Bir Namaz Seyri(Deryaya dalar gibi)

Eyvàh!

Well-known member
Kıyamınla kıyametini başlatıyorsun. Kalk ayağa. Kıbleye yönel. Tekbir
getir. "Allahuekber.." Ayağına takılan, yolunu kesen, emellerini yok eden,
hayallerini engelleyen ne varsa, hepsinden daha büyüktür O. Ayağına takılanı
kaldıracak inceliği, emellerini gerçekleştirecek şefkati, seni hayallerine
eriştirecek gücü O´nun büyüklüğünde bulacaksın. Bunu bilerek, teslim ol
Rabbine, kaygılarını ve korkularını rahmetinin kucağına bırak usulca. Kaldır
ellerini ve bir gün nasılsa huzurunda hareketsiz kalacak bu bedeni, bütün
hücreleriyle O´na teslim et. Ayağa kalk ve "buradayım ey Rabbim" de.
"Evinden kaçan kulun, yuvadan uçan kölen yine Sana geldi. Buradayım! Geldim!
Huzurundayım!"
* * *

Elini bağlamakla kötülükten çekiliyorsun. Dünya telaşının nabızlarını
ne kadar da kuvvetli alıyorsun. Öyle bir rüya ki dünya, içinde uykunu da
uyanıklığını da kaybetmişsin, uyanmaktan korkuyorsun. Rüyasında gördüğü
rüyayı anlatan adam gibi, kendini uyanık sandığın yerde uykunun en derin
yerindesin. Kendini burada kalmaya razı etmişsin, şimdiye razı olmuşsun.
Ötesine gönlün de gözün de kapalı. İşte şimdi, dünya telaşını ellerinle
geriye atıp tekbir getiriyorsun. Büyük bildiklerinden de büyük olanın
huzurunda kaygılarını küçültüyorsun, telaşlarını durultuyorsun, korkularını
dağıtıyorsun. Sağ elini sol elinin üzerine koyup şerden el çekip hayra
uzanıyorsun, yokluktan yüz çevirip varlığın kalbine akıyorsun. Varlığın
göğsünde cılız bir nefes kadar hafifliyor, sadeleşiyorsun. "Subhaneke"
fısıltısında, sonsuz gürültüler ortasında, bitmez telaşlar arasında,
meyvesiz koşturmalar sonrasında Seni işiten, en ince sızılarına, en gizli
arzularına kulak veren Rabbinle tanışıyorsun.

* * *

Eğilmekle doğrultuyorsun kendini. Rükûlarında koca bir dünyanın yükünü
atıyorsun omuzlarından. Azîm olan Rabbinin huzurunda eğilip başkalarına
izzetini ilan ediyorsun. "Subhane Rabbiye´l-Azîm." Bedenin eğiliyor; ruhun
doğruluyor. Başın alçalıyor; kalbin duruluyor. Yüzün yere dönüyor; alnına
rahmet dokunuyor. Yalnızlaşıyorsun rükûda; telaşlarda unuttuğun, dünya
çölünde kaybettiğin kendini yeniden buluyorsun. Tutup dizlerinden kendini
kendine doğru çekiyorsun. Kendine gelmek için kendinden geçiyorsun.

Oturmakla hayatın kalbinde yer tutuyorsun. Tahiyyata otur şimdi ve
gözlerini ellerine kilitle. Diri olan her şeyin selâmını söylerken dirileri
diriltene, ölüleri diriltene dön, ellerini eline vereni bil. Ellerinin ne
kadar da küçük kaldığını hatırla hırsların karşısında. Elinde kalanların
seni avutamayacağını anla. Sahiplendiklerinin hepsi avuçlarının içinde ama
avucun boş olacak bir gün. Biriktirdiklerinin hepsi şimdi yanında ama avucun
boşalacak bir günün akşamında.

* * *

Secde ederek başını göğe ağdırıyorsun. Yüzünü toprağa sür şimdi. Evine
dön. Sılana koş. "Subhane Rabbiye´l-A´la." Başını yere koyarak sıfırla
kendini. Rabbine de ki: "Sen varsın. Sen a´lâsın. Eksiklikten uzaksın,
noksanlıktan muallâsın, kusurdan mukaddessin. Kusur bende. Benden yana
eksiklik. Bende saklı acizlik. Bende bekler fakirlik. Yalnız Sana muhtaç
olma zenginliğimdir secdem. Yalnız Sana kul olma şerefimdir secdem."
Secdeler ruhunun saltanatıdır. Varlığını huzurunda hiçlediğin andır secden.
Rabbinin şahdamarı yakınlığından kalbine yakınlıklar emdiğin yerdir secde.
Ruhunun muştular bulduğu demdir. Miracının ´kab-ı kavseyn´idir secde. Seni
beni aradan çıkardığın yerdir secde. De ki: "Dediğini yapıyorum, secde edip
yaklaşıyorum. Sana yaklaşıyorum. Tüm uzaklıkları uzaklara bırakıyorum. Tüm
aldanışları tuzaklarda bırakıyorum."

* * *

De ki: "Yüzümde secdelerimin izini bırak ey Rabbim. Alnıma rahmetinin
nefhasını bırak ey Rabbim. Kalbime En Sevgili´nin aşkını bırak ey Rabbim.
Secdemden dirilt beni. Secdemde öldür beni. Secdemde durult beni. Secdemde
doğrult beni."

* * *

Tenini kalbine bitiştiriyor her namaz. Ve sabah gelince yeniden, tenine
dokunur ötelerin hülyası. Göğsüne değer bin İsâ nefhâsı. Yûsuf kokulu
gömlekler sarılır tenine. Mûsa gibi ellerini göğsünden çıkarırsın. Uzakta
bir ateş görmüşsün gibi kıvılcımlanır gökler. Yeniden dirilir gibisin.
Unuttuğunu da unuttuğunu hatırlarsın yastığının kuytusunda. Rüyâlardan
dönersin. Yeniden yüklenirsin hicranları. Biriktirmeye başlarsın yeniden.
Çoğaltmaya ayarlarsın kendini yine. Lâkin, hâlâ yırtıktır hayatın cepleri.
Ayaklarının ucuna dökülüyor zamanın parçaları. Bir secdenin pınarında
söndürüyorsun kalbinin yangınlarını.
 
Üst