Tohum ve Söz

secde_gülü

Active member
İlmin başı güzel dinlemedir. Sonra anlama, sonra hıfzetme, sonra onunla amel etme ve sonra da onu yayma gelir. Hikmetli söz söyleyenlerden bir zat şu darb-ı meseli aktarır bize: Tohum eken, tohumunu getirir ve ondan bir avuç alıp saçar. O tohumun bir kısmı yol üstüne düşer, onu hemen kuşlar kapışırlar. Bir kısmı, üzerinde çok az toprak bulunan bir kayanın üstüne denk gelir. Birazcık nemlenir, kök salar. Kökler sert kayaya varıp geçecek yer bulamayınca kuruyuverir. Bir kısmı, güzel fakat dikenli bir toprağa düşer bitip boy verince dikenler etrafını sarar ve boğarlar, işe yaramaz hale gelir. Bir kısmı da ne yol, ne kaya, ne de dikenli olan bir toprağa isabet eder. Boy atar ve yararlı hale gelir. Bu misâlde tohum eken, hikmetli söz söyleyene; tohum, hikmetli, doğru söze; yola düşen tohum, dinlemek istemediği halde dinleyen ve neticede de şeytanın kalbine attığı düşüncelerle dinlediğini unutana; kayalığa düşen tohum güzelce dinleyen fakat onu uygulayacak gayreti taşımayan bir kalbe havale eden ve anladığını ifsad edene, dikenli toprağa düşen tohum, söze kulak verip onu uygulamaya niyetli, fakat kötü duygu ve isteklerin itirazı karşısında boğulan ve dinlediklerini ifşa edip niyetlendiği şeyi yerine getirmeyene; ne yola ne kayalığa ne de dikenli toprağa düşmeyip, güzel bir toprağa düşen tohum ise, sözü dinleyip onu uygulamaya niyet eden, anlayan, yeri gelince uygulamak için sabırlı olup, kötü duygulardan uzaklaşan adama benzetilmiştir.
 
Üst