Allah cc için sevmek ve bunu teşvik etmek

secde_gülü

Active member
Duyguların en güzli SEVGİDİR.Sevgilerin en güzelide Allah sevgisidir.Ayrıca Allah için sevmektir.Allah için sevmenin önemi büyüktür.Bu sevgi karşılık beklemeksizin ,çıkar endişesi olmayan bir sevgidir.Bunun içinde değerlidir.Böyle bir sevginin özü Allah inancı ve Allah sevgisidir.

Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:

-Ey iman edenler!Sizden kim dinden dönerse (bilin ki)Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki Allah onları sever,onlar da Allahı severler.Onlar müminlere karşı alçak gönüllü,kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar.Allah yolunda cihad ederler(Bu yolda)hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.İşte bu Allah ın bir lütfudur.Onu dilediğine verir.Allah lütfu geniş olandır,hakkıyla bilendir.(Maide suresi/54)

-Muhacirlerden evvel Medine yi yurt edinenler ve imanda ihlas gösterenler,yanlarına hicret edenleri severler.(Haşr suresi/9)

-Sevgili peygamberimiz şöyle buyurur:

-İman etmedikçe cennete giremezsiniz .Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi?
Aranızda selamı yaygınlaştırınız.(Müslim)

-Kendisinde şu üç huy bulunan kimse imanın tadını alır:Allah ve Rasulünü diğer her şeyden fazla sevmesi,insanın başkasını yalnız Allah rızası için sevmesi.Ateşe atılmaktan nasıl hoşlanmıyorsa,tekrar oraya dönmekten hoşlanmaması.(Buhari ve müslim)

Sonsuz hayata inanan herkes cennete girmek ister.Cennete girmek için ,Allah 'ın varlığına ve birliğine inanmak gerekir.İmanın hayata yansıması özellikle insanlar arasındaki ilişkilerde belli olur.İnsan sosyal bir varlık olup ,toplu olarak yaşamak durumundadır.Allah,bu toplumun sağlam temeller üzerine kurulmasını ister buda birbirine güvenmenin dayanışma içinde olmanın karşılıklı fedarlık ta bulunmanın ve birbirini sevmenin topluma hakim olmasına bağlıdır.

-Ebu Hureyre (r.a) Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

-Kıyamet günü Allah şöyle buyurur;Benim rızam için bir birini sevenler nerde?Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bu günde onları arşımın gölgesi altında gölgelendireceğim.
Bu kudsi hadistede Rabbimin bildirdiği gibi.Kıyamet gününde dünya hayatı boyunca yapılan iyi kötü bütün işler olduğu gibi karşımıza çıkacaktır.Kötü işler yapan insanlar,bunun sıkıntısını kıyamet gününde çekeceklerdir.Bu günde Allah için birbirini sevenler rabbimin korumasında olacaklardır.

-Ebu İdris El Havlani (r.a) Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

-Dımeşk camisine girmiştim,güler yüzlü bir gençle karşılaştım.İnsanlar etrafını çevirmiş ,ihtilafa düştükleri meseleleri ona soruyorlardı ve söylediklerini de kabul ediyorlardı.Kim olduğunu sordum Muaz b.Cebel dediler.Ertesi gün kuşluk vakti meclise koştum.O zatı,orada benden evvel gelmiş namaz kılarken buldum.Namazı bitinceye kadar bekledim,Sonra yanına giderek selam verdim ve vallahi seni Allah için seviyorum dedim.Allah içinmi ?diye sordu.Allah için dedim.Elbisemin kenarından tutarakbeni çekti ve şöyle dedi:Müjdeler olsun sana!Rasulullah ın şöyle dediğini duydum:Allah teala buyuruyorki:Benim için birbirini sevenlere,benim rızam için oturup sohbet edenlere ,rızam için birbirini ziyaret edenlere ve rızam için harcamada bulunanlara muhabbetim gerekli olmuştur.(Malik Muvatta ve İbn Hibban)

-Muaz(r.a) den rivayet olunmuştur.

Allah Teala;Benim rızam için birbirini sevenlere,nebiler ve şehidlerin bile imrenecekleri derecede nurdan yapılmış minberler vardır.buyurmuştur.(Tirmizi)
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Evet şayet öle değilmidir...

Amel-i saliha nın şartlarından biride sırf Allah için sevmek.. Evet araban olsun ama arabanı kalbinde değil garajında muhafaza etmelisin ..Paran olsun paranı kalbinde değil kasanda muhafaza etmelisin ve ila ahir.. ve kalbine Allah sevgisinden baskasını yerlestirmemlisin. Hem ölede değilmidir eğer sen kendi nefsin için sever ve kalbine o sevgileri koyar isen sadece kıymetini o nisbette bırakırsın belkide elemi kıymetinden daha fazla olur ızdırab verir. Sayet Ustad Bediüzzaman mektubatta diyor ya :

"Dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzün üstündeki zeval ve fenâ çirkinliğini görüp ondan yüzünü çevirse, bâki bir mahbup arasa, dünyanın pek güzel ve âyine-i esmâ-i İlâhiye ve mezraa-i âhiret olan iki diğer yüzüne bakmaya muvaffak olursa, o gayr-ı meşru mecazî aşk, o vakit aşk-ı hakikîye inkılâba yüz tutar. Fakat bir şartla ki, kendinin zâil ve hayatıyla bağlı kararsız dünyasını haricî dünyaya iltibas etmemektir. Eğer ehl-i dalâlet ve gaflet gibi kendini unutup, âfâka dalıp, umumî dünyayı hususî dünyası zannedip ona âşık olsa, tabiat bataklığına düşer, boğulur. Meğer ki, harika olarak bir dest-i inâyet onu kurtarsın."(Mektubat)

Hem yine Besmele bahsinde ustad Bediüzzaman diyor ki :
"Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah nâmına başla, Allah nâmına işle, vesselâm."(Sözler)
 

secde_gülü

Active member
Sahabe-i Kiram‘dan Sevbân [r.a], bir gün mahzun ve boynu bükük bir vaziyette Allah Resûlü‘nün [s.a.v] huzuruna girdi. Resûl-i Kibriya Efendimiz [s.a.v],

“Neyin var senin?“diye sordu. Sevban,


“Ey Allah‘ın Resulü! Ben sizi nefsimden, çocuklarımdan, ailemden ve malımdan daha çok seviyorum. Evimde otururken sizi hatırlıyorum. Duramıyorum, hasretinizden ölecek gibi oluyorum. Derhal koşup sizi görmeye geliyorum“ dedi ve ağladı. Resûlullah Efendimiz [s.a.v] niçin ağladığını sordu, Sevban [r.a] şöyle dertlendi:

“Sizin ve benim vefat edeceğimizi düşündüm. Siz ahirette peygamberler ile yüksek makamlarda bulunursunuz, ben cennete girsem bile, aşağı makamlarda bulunurum, sizi göremem, bunun için ağlıyorum“ dedi. Efendimiz [s.a.v] sükût buyurdu. Biraz sonra, Cebrail [a.s] şu ayeti indirdi:


“Kim Allah‘a ve Resûlü‘ne itaat ederse işte onlar ahirette Allah‘ın kendilerine özel ihsanlarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaktır. Onlar ne güzel arkadaştır. Bu Allah‘tan bir ihsandır. Her şeyi bilici olarak Allah kafidir.“ [Nisa 4/70.]

Bunun üzerine Efendimiz [s.a.v] ona,

“Müjde sana, sevin‘“ buyurdu. [Said b. Mansûr, Sünen, nr. 661; Süyûti, ed-Dürrü‘l-Mensûr, 2/588-589; Taberânî, el-Kebir, nr. 12559; Heysemi, ez-Zevâid, 7/7.]


KISSADAN DERSLER

Sevgi iki türlüdür. Biri, insan fıtratının tabii meyli, diğeri de irade ve tercihi ile olur. iradeye dayanan sevgi amel hükmündedir. Sonucu ya rahmet ya da azaptır.

İnsan, fıtratının uyduğu, kalbinin ısındığı, ruhunun kaynaştığı kimseleri sever. Bu sevgi bir aynadır. İnsana kalbini, niyetini ve fıtratını gösterir.

İyileri seven kimse temiz fıtratlı, güzel kalpli, iyi niyetlidir. Kâfir, zâlim ve fâsıkları seven ise onların safında ve yolundadır. Bu sevgi ölene kadar devam ederse, sevenleri ahirette birleştirir. İyiler cennette, kötüler azap içinde birbiriyle buluşur.

Sofilerden birisi şöyle anlatır:

“Rüyamda Hz. Peygamber‘i [s.a.v] gördüm; etrafında bir grup fakir derviş vardı. O sırada gökten iki melek indi; birisinin elinde leğen, diğerinin elinde ise bir ibrik vardı. Melek leğeni Hz. Peygamber‘in [s.a.v] önüne koydu, Efendimiz ellerini yıkadı; sonra meleklere emretti, leğeni diğerlerinin önüne getirdiler, hepsi ellerini yıkadı. Sonra leğeni benim önüme koydu. Meleklerin birisi diğerine,

“Bunun eline dökme, çünkü bu onlardan değil!“ dedi. Ben,

“Ya Resûlellah, sizden rivayet edilen bir hadiste, siz,

“Kişisevdikleriyle beraberdir!“buyurmadınız mı?“ dedim. Efendimiz [s.a.v],

“Evet, öyle söyledim“ buyurdu. O zaman Ben,

“Ben sizi ve bu fakirleri seviyorum!“ dedim; bunun üzerine Hz. Peygamber [s.a.v],

“Onun eline de dök, o da onlardandır!“ buyurdu.“ [Kuşeyrî, Kuşeyrî Risalesi, s. 715 [Semerkand, 2005].]

SELAM VE DUA İLE..
 
Üst