Bizim kardeşliğimiz

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Birbirinde fani olma seviyesinde kardeşlik, dış dünyada tesir edecek en önemli faktörlerden biridir.Öyle ki bizim kardeşliğimiz başkalarında neşvü nema bulup hayat soluklamalı.Birbirinin fazilet ve meziyetleriyle iftihar etme ve onları aynen kendindeymiş gibi kabullenme yanlışlıkları görmeme,kendi nefsine karşı savcı kardeşinin nefsine karşıda avukat olma Muhammedi bir ahlaktır.

Müslümanları birbirlerine sımsıkı kenetleyecek ve içlerindeki aksiyon ruhunu kamçılayarak birbirine merhamet göstererek bütünleşecek noktalarda birleşmeli.Karşısındakini üzecek hal ve hareketlerinden sakınarak bu konuda adeta diken üstündeymiş gibi yaşamalıdır.

Bizim kardeşliğimiz birer kor haline gelerek ve İlahi rahmetin sağnak sağnak inmesine vesile olmalıdır.Vifak ve ittifak içinde birbiriyle bütünleşmiş ve tek vücut haline geliniş bu cemaatın ruh ve gönlüne Allahın nusret ve yardım eli uzanacak ve onu hep müspete, güzele ve doğru tarafa çevirecektir, dolayısıyla de ümmetin yanılma payı en asgariye inmiş olacaktır.


Niyetleri halis olduğu için, belki bu yanılmalar da onlara sevap kazandıracaktır. Fakat birbirinden kopuk çizgide bulunanlarda, aynı çizgide olmalarına rağmen bu dediklerimizin tahakkuku mümkün değildir. Hele bir de çizgide inhiraflar, dolayısiyle de ihtilaflar baş gösterirse bir daha içinden çıkmak mümkün olmayan fasit daireye girilmiş olur. Böyle bir fasit daireye giriş ise, hedefe sırtını dönüp koşan insan gibi, her attığı adım onu esas gaye ve hedeften uzaklaştırır. Bizim kardeşliğimizin önemi çok mühimdir.

Allah Rasulü SAV ve O'nun ashabı bu konuda zirveydiler.Birinin yüzünde hüzün tüllense karşısındaki insan ateşlere atılmış gibi hisseder kardeşinin derdiyle dertlenirdi.
Bütünüyle onlar gibi olma, keyfiyet itibariyle mümkün olmayabilir. Fakat biz, ancak onlara benzediğimiz nispette onların yaptıklarını yapabilme durumunda olduğumuzu da unutmamalıyız.Onlar nasıl ve ne şekilde bir kardeşlik anlayışına sahiptiler ve bu kardeşlik anlayışı onları muvaffakiyette hangi noktalara getirdi, bizler için de bu kaide ve netice değişmeyecektir. .

Müsamaha bir Müslüman sıfatıdır. Her Müslüman bu sıfatla muttasıf olmalıdır. Müsamaha gönülleri yumuşatıcı bir unsurdur; hakikatları kabul ettirme de ancak onunla olur. Maamafih, müsamaha ne kadar güzel bir haslet olursa olsun, ifrata-tefrite düşülmeden dengeli ve belli bir ölçü içinde olmalıdır.

Allah Rasulü SAV kendi şahsına yapılan her türlü bed muameleye karşı alabildiğine müsamahalı davranırdı. Ancak bir başkasının hakkı veya dinin esaslarına saldırı söz konusu olduğunda, kükremiş arslanlara döner ve o hak yerine gelinceye veya o bela defedilinceye kadar da yerinde duramazdı.

Evet, biz bize karşı bağnazca, fanatikçe ve küfür hesabına mürteciyane hareket edenlere, müsamahalı, esnek ve bir mümine yakışır mürüvvet edebini takınarak mukabele etmek zorundayız. Kuran'ın bize öğrettiği ahlâk anlayışı böyle olmamızı gerektirmektedir.
"Onlar (mü'minler) ki, boş bir şeyle karşılaştıklarında oradan vakarla geçip giderler". (Furkan/72)

Bir mü'minin ferdi planda daima göz önünde bulundurması gereken düstur Rabb'imizin şu ifadeleri olmalıdır: "Eğer affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız bilin ki Allah (cc) Gafûrdur, Rahîmdir". (Teğâbûn/14)


Prizma
 
Üst