En büyük günahlar

Nevzatt

Well-known member
PXB_278x1x.jpg
“Eğer size yasaklanmış şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günahlarınızı örter ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan Cennete koyarız.” (Nisa Suresi: 31.)

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), “Size kebairden haber vereyim mi?” diye söze başladıktan sonra Allah’a ortak koşmayı, anne ve babaya eziyet etmeyi ve yalan söylemeyi kebair olarak vasıflandırmıştır. (Müslim, İman, 143.) Bazı rivayetlerde “yalancı şahitlik” de büyük günahlar arasında zikredilmiştir.

Bir de kebair içinde ayrı bir ehemmiyeti olan ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) insanı felâkete götüren yedi sebep olarak vasıflandırdığı günahlar vardır ki, şöyle sıralanmıştır:
1. Allah’a ortak koşmak
2. Sihir
3. Haksız yere birini öldürmek
4. Yetim malı yemek
5. Faiz kazancı yemek
6. Harpten kaçmak
7. Masum kadınlara zina isnadında bulunmak (Müsned, 2: 201.)

Günah işleyen ve bilhassa büyük günahları çekinmeden işleyen bir insan açıkça Allah’ın iradesine karşı geliyor demektir. Bu yüzden “büyük günahlardan kaçınmak” mümin bir insanın başlıca vasıfları arasında zikredilmiştir. Ama insan hatadan hâli olmadığı ve zaman zaman zaafa düşüp nefse yenildiğinde günahlara girmesi mümkündür. Mühim olan işlenen günah ve kusurlardan dolayı Allah’a karşı mahcubiyet duyup pişman olmak, tövbe ve istiğfar ile tekrar Allah’a yönelmektir.

Tahribatın ve menfî cereyanların dehşetlendiği bu zamanda farzları yapan ve kebirelerden (büyük günahlardan, yani (1) haksız yere birini öldürmekten, (2) zinadan, (3) içkiden, (4) ana-baba hukukuna riayetsizlikten, (5) kumardan, (6) yalancı şahitlikten, (7) dine zarar verecek bid’alara taraftarlıktan. Barla Lâhikası, s. 192.; Hizmet Rehberi, s. 109.) kaçınanların kurtulacakları müjdesini de hatırlamamız gerekir.

İstiğfar, kulun hatâ ve günahlardan temizlenmesini sağlayan ve onu Cenab-ı Hakka daha çok yakınlaştıran bir vesiledir. Allah Kur’ân’da bizleri günahlardan kaçınmamız için ikaz etmekte, insanlık icabı olarak düşülen günahlardan dolayı da yine sonsuz rahmetinin kapılarını ardına kadar açıp affetmeye hazır olduğunu açıkça ilân etmektedir.

Şu asırda, her taraftan hücum eden günahlara karşı, Rahmet Peygamberinin (a.s.m.) sık sık yapmış olduğu şu duâyı, yine onu şefaatçi yaparak tekrarlamaktan başka çaremiz var mı?

“Allah’ım, beni iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman da istiğfar ederek bağışlanmalarını dileyen kullarından eyle!” (Müslim, Salat: 105.)
Kaynak: İlâhiyat Serisi, İmtihan.

Kul hakkı nedir? Kul hakkının affı ve tövbesi nasıl olur?

Kul hakkı kulların birbirlerine doğuştan getirdikleri hak ve vazifelerdir. Kul hakkının önemi konusunda Peygamberimiz (a.s.m.) “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. Her Müslümanın ırzı, malı ve kanı diğer Müslümanın üzerine haramdır.(Mübarek kalbini göstererek) Allah korkusu buradadır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi yeter!” buyurmuştur.

Her Müslümanın hayat hakkı, şahsiyetinin korunması hakkı, özel hayatının gizliliği hakkı, ikamet, öğrenme, mülk edinme, çalışma gibi kendi zatına ait hakları İslâm dini tarafından korunmuştur ve dokunulmaz ilân edilmiştir. Müslümana iftira atmak, gıybetini yapmak ve haksız yere kalbini kırmak da kul hakkı kapsamına girer. Kul hakkının günahından ve vebalinden kurtulmanın tek yolu bu hakka riayet etmek, karşı taraf ile gönülden ve içten helâlleşmektir. Helâlleştikten sonra da tövbe ve istiğfarda bulunmaktır.
 
Üst