Sonsuz Hazine: Kanaat ve İktisad

Nevzatt

Well-known member
iXF_20x1x.jpg
Nimetin kıymetini bilmemeyi ve şükürsüzlüğü netice veren israf, aynı zamanda bereketsizliğin de en büyük sebebidir.

İktisada riayet etmeyen, görenek ve moda alışkanlığıyla israfa giren fert ve ailelerde, para kazanma yolunda izzetlerini feda edenlere çokça rastlanır. İsraf ile bütçelerini zorlayanlar, kazançları kâfi gelmeyince, meşru sınırı aşma hususunda kendilerini mazur ve mecbur sayarlar. Böylece hayat şartlarını yükselttiklerini düşünürler. Medyanın da tazyikiyle, verilen şaaşalı reklamlarla tüketime olanca hızıyla teşvik edilir. İnsanlar sadece dünya hayatını yaşamak ve onu gidişâtına ayak uydurmaktan ahiret işlerine zaman ayıramayıp, dînî yaşantılarını ikinci plâna atarlar.

Cenab-ı Hak, insanların maddi ihtiyaçlarını karşılarken iktisat prensibine azamî derecede riayet etmeleri gerektiğini açıkça beyan buyurmuştur. Meselâ, En'am Sûresinin 141. ayetinde üzüm bağlarını, meyveleri, tahılları, zeytinleri, hurmaları, narları insanlar için yetiştirdiği beyan edildikten sonra "İsraf etmeyin. Allah müsrifleri sevmez." buyurulur. Çok bilinen diğer bir ayet de meâlen şöyledir: "Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz." (Araf Sûresi, 31.)

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) "Nübüvvetten bir cüz" olarak vasıflandırıp peygamber hasletleri içinde saydığı iktisat, yine Kur'ân'da "Rahmanın has kullarının" sıfatları arasında sayılır. "Onlar ki, harcadıkları vakit, ne israf, ne de sıkılık yapmazlar. Harcamaları bu ikisi ortası olur." (Furkan Sûresi, 67.)

İnsan şükür için yaratılmıştır. Bu şükrün yolu da hayatın her safhasında iktisat etmekten geçer. Allah'ın verdiği her türlü nimetlerin gerçek ihtiyaçlara yetecek miktarla ölçülü olarak sarfına kadar, şükür böyle şuurlu bir yaşayışın tabî neticesidir.
 
Üst