Hizmet insanında kendini sıfır bilme tevazuu!.

Nevzatt

Well-known member
0y2_28.jpg
Her mümin, inancına ya fikren ya da fiilen hizmet eden bir (fikir işçisi) sayılır. Bu fikir işçilerinin, çevresini hayran bırakan orijinal hizmet ölçüleri vardır. Benimseyenleri başarıya kilitleyen bu orijinal hizmet ölçülerini bir gözden geçirelim isterseniz.

Bakalım, inanmış insan, inancına fikren, fiilen hizmet ederken, nasıl bir tevazu ve mahviyet ölçüsü içinde fikir işçiliğini sürdürür bir görelim. Hocaefendi'nin 'Fikir Atlası' kitabındaki tespitlerinden takdim ediyoruz fikir işçisi müminlerin hizmetteki örnek tevazu ve mahviyet ölçülerini.

***

Sonsuz ve sıfır!..

Fikir işçileri arasında zahiren bir disiplin olsa da esas itibarıyla onlar, kendi aralarında müdür, amir, şef vb. gibi herhangi bir makam, mevki ve rütbe mülahazası olmayan kimselerdir. Bu mülahazaya sahip kimselerden her bir fert kendisini, "İnsanlardan bir insan ol!" düsturu gereği, basit bir fert olarak kabul etmeli ve değer itibarıyla da ancak soluna konulacak herhangi bir rakamla kıymet kazanmayı bekleyen (sıfır) görünümünde olmalıdır!

Sıfırların kendi aralarında herhangi bir üstünlüklerinin bulunması bahis mevzu değildir. Zira bunların birbirleriyle toplanmaları, çıkarılmaları, çarpılmaları bölünmeleri onları kat'iyen farklılaştırmaz. Sıfır ancak tam bir mana-i harfi ile soluna konulacak rakam ya da rakamlar sayesinde birdenbire on, yüz, bin veya milyonlarca kat büyüyüp değer kazanır.

Bu itibarla da makam ve mansıba talip olmamayı, en akıllıca bir iş kabul ediyoruz. Düz yerde yürümek her zaman için emniyetli, zirvelerde dolaşmak ise tehlikelidir. Çünkü zirveden düşmekle meydana gelecek sonuç çok defa düz yolda tökezleyip düşmekten daha vahim neticeler doğurur.

Ayrıca burada istitradi olarak bir hususu daha arz etmek istiyorum.

Ben nokta (.) şeklindeki sıfırı bu espriye bağlı alarak Latince içi şişirilmiş boş bir yuvarlak olan 'O'dan daha elverişli görüyorum. Çünkü eski sıfır, Latincedeki sıfırdan çok daha fazla acziyet ve mahviyet ifade etmektedir. O eski sıfırın ifadesi diyeceğimiz (.) varlığın en küçük parçasını oluşturan zerrecikler gibi kendisinden daha küçük herhangi bir şey olmayan işaretçiktir.

Evet insan, Allah (celle celalühu) karşısında gerçek konumunu ifade edebilmesi için her zaman ve her şeyde O'nu bilip O'nu duymalı, kendisini de koca bir hiç görmelidir.

Hasan Ala Yücel'in başından geçen şu hadise mevzumuza güzel bir misal teşkil etmektedir.

Bir gün paşa, Hasan Ali Yücel'e sıfır ve sonsuzun ne olduğunu sorar. Hasan Ali Yücel, paşanın bu sorusuna: 'Paşam sonsuz siz, sıfır da ben'im', cevabını verir.

Kanaat-i acizanemce bu sözü insanlar, kendilerini hiç yoktan var eden ve sonsuz nimetlerle perverde kılan Rab'lerine karşı duymalı, kabullenmeli ve engin bir kulluk şuuru içinde, "Allah'ım Sen sonsuzsun, biz ise bir sıfırız." demelidirler.

Evet, herkes kendisini bir sıfır olarak görmeli, Allah'ın lütfettiği değişik muvaffakiyetlerin hepsini O'ndan bilmeli, kendisine verilen değişik payeleri bir vazife taksimi olarak telakki etmeli ve kendisi gibi birer nefer olan diğer arkadaşlarına karşı da kesinlikle herhangi bir gurur, kibir ve üstünlük taslama tavırlarına girmemelidir. Çünkü bütün muvaffakiyetleri lütfeden ve bizleri çeşitli istidat ve kabiliyetlerle donatıp dinine hizmet yolunda değişik makam ve mevkilerde istihdam eden Cenaba-ı Hak'tır. Öyle ise minnet O'na, şükran O'nadır!

Ayrıca mazhar oldukları nimetleri kendilerinden bilen talihsizlerin takılıp yollarda kaldıkları da unutulmamalıdır! Onun için bizim yolumuz:

- Der tarik-i acz-mendi, lazım amed çar-ciz: Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak şükr-ü mutlak ey aziz! İfadeleriyle çerçevesi çizilen acz, fakr, şevk ve şükür yoludur ki, bu yol insanın kendisini sonsuz güç ve kudret sahibi Rabb'i karşısında bir (sıfır) olarak görüp, mazhar olduğu bütün nimetleri O'ndan bilmeyi ve şükürle mukabelede bulunmayı gerektiren bir yoldur.

***

-Fa'tebiru, ya ülil ebsar!.. Düşünün ey basiret sahipleri!..* * (Haşir/2)
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bu itibarla da makam ve mansıba talip olmamayı, en akıllıca bir iş kabul ediyoruz. Düz yerde yürümek her zaman için emniyetli, zirvelerde dolaşmak ise tehlikelidir. Çünkü zirveden düşmekle meydana gelecek sonuç çok defa düz yolda tökezleyip düşmekten daha vahim neticeler doğurur.

Evet..

Bursırdandır ki hicbir ehli iman makam ve mevkiye talip olmamıslar belki vazife verildi diye yapmıslar...

Ancak atlanılmasın ki hakikatteki sıfır butun noktaları ile kendini sıfır bilmekdir yani ben sıfırım demek ile olmamaktadır belki sıfır olduğunu anlamıs derke etmiş hayatının her safhasında yaşamıs ancak vazifesi emril bil maruf olma hasebi ile Allahı anlatmıs tanıttırmısdır...
 
Üst