Evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor..!

Nevzatt

Well-known member
iNd_bu_resmi_koy.jpg

Asrın müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi, hayatı ve eserleri ile tüm Müslümanlara örnek olmuştur. Bediüzzaman, Allah sevgisi, tevekkülü, sabrı ve Kuran ahlakını yaymadaki kararlılığı ile sadece kendi döneminde değil, günümüzde de pek çok insanın İslam ahlakını öğrenmesine vesile olmaktadır. Tefekkürlerini kaleme aldığı Risale-i Nur Külliyatında samimiyet ve hikmet içeren anlatımıyla okuyanların kalbinde derin etki meydana getirmektedir.

Geçtiğimiz asrın müceddidi olan Bediüzzaman, çok küçük yaşlardan itibaren Kurana ve Peygamberimiz (sav)in sünnetlerine dayalı yaşamış, Rabbimiz'in emri olan güzel ahlakı çevresindekilere anlatma gayreti içinde olmuş değerli bir İslam alimidir.
Allahın rızasını kazanmaktan başka hiçbir gayesi olmayan, dünyevi her türlü menfaatten elini çeken bu mübarek zat, bugün milyonlarca mümin tarafından gerçek bir Allah dostu olarak tanınmakta, teşhis ve tespitleri en muteber kişilerden biri olarak bilinmektedir.
Bediüzzaman, hayatının yaklaşık üçte birini, -hiçbir suçu olmamasına rağmen- hapislerde ve sürgünlerde geçirmiş ve gördüğü eziyetlere rağmen olanları tam bir tevekkülle karşılamıştır. Kendisine yapılanların, hizmetlerinin etkisi ve başarısı sebebiyle olduğunu çok iyi bilen Bediüzzaman, başına gelenleri metanetle karşılayan ve Allaha şükretmek için vesile sayan salih bir mümindir.
Bediüzzaman: Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. sözleriyle Kuran ahlakının yayılması için gösterdiği çabanın, imanı kurtarma davası olduğunu ifade etmiştir. Bediüzzaman Said Nursi pek çok açıklamasında da belirttiği gibi, ele aldığı konularda önceliği daima halkın acil ihtiyacı olan konulara vermiştir. 80li yaşlara geldiğinde bile büyük azim ve fedakarlıkla Kuran ahlakının yayılmasına hizmet eden, insanları coşku ile güzel ahlaka çağıran Bediüzzaman, geçtiğimiz asrın en büyük İslam alimlerinden birisidir.
Bediüzzaman tebliğ faaliyetlerini yürütürken, geçmişte peygamberlerin karşılaştığına benzer olaylarla karşılaşmış, çeşitli iftiralara maruz kalmıştır. Kendisine türlü eziyetler edilmesine rağmen, Resulullah (sav)ın yolunu takip ederek, onları gerektiği yerde affetmiş, gerektiği yerde de Müslümanın onuruna yakışan vakarlı tavrı göstermiştir. İçindeki güçlü Allah sevgisi, Kuran ahlakına bağlılığı, bitmek bilmeyen şevk ve heyecanı, eserlerindeki her cümlede kendini açıkça göstermektedir.
Binlerce takipçisi, seveni ve talebesi olmasına rağmen o bununla övünmemiş, her zaman mütevazı bir hayatı tercih etmiştir. Yaşamı boyunca sahip olduğu bu tevazulu ruh halini, şu sözlerinden de anlamak mümkündür:
Lezzetli üzüm salkımlarının özellikleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim
.

9fU_cocuklarla_birlikte.jpg

Ayrıca Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım. ifadesi de onun bu güzel ahlakının başka bir delilidir.
Eserlerinde, insanların Allaha olan imanlarını güçlendirecek samimi anlatımlara yer vermiş, hikmetli üslubu ile kendisinden sonra gelen insanların da Kuran ahlakına sahip olup, imanda derinleşmelerine vesile olmuştur. İnsanları Rabbimiz'in örneksiz yaratma sanatını incelemeye ve düşünmeye davet etmiştir:
Her varlık kendi hal diliyle bizlere Rabbimiz'i tanıtır, onu dinleyelim.
Kuran ahlakını tebliğ ederken kullandığı samimi ve kararlı anlatım, çevresindeki insanların Allaha ve ahiret gününe olan imanını pekiştirmiştir. Ayrıca yakın talebelerini kendisinden sonra da bu eserlerin yayılması için yetiştirmiştir. Nitekim yakınları da onun bıraktığı bu değerli eserlerin yayılması için çaba harcamış ve milyonlarca insanın Kuran ahlakını tanımasına vesile olmuşlardır.
Bediüzzamanın Müslümanlara örnek olan başka bir özelliği de hiçbir zaman ümitsizliğe rıza göstermemesi, müminleri daima müjdeleyici ve şükredici olmaya çağırmasıdır. Örneğin, bazı öğrenciler ona gelip, r0;Allahr17;tan bahsetmesinir1; istediklerinde onları, salih bir Müslüman üslubu ile iman hakikatlerini görmeye çağırmış ve r0;Sizin okuduğunuz fenlerden her fen (her bir bilim dalı), kendi lisan-ı mahsusuyla (kendine has dili ile), mütemadiyen (sürekli) Allahtan bahsedip, Halıkı tanıttırıyorlarr1; diyerek müjdeleyici üslubu ile yol göstermiştir.
Lider kişiliğiyle Kuran ahlakını yaşamaları için çok farklı kesimlerden pek çok insanı biraraya getiren Bediüzzaman Said Nursi, Siz farzları yapsanız, yaptığınız sair (diğer) işler de ibadet hükmüne geçer6 sözü ile Kuran ahlakını yaşamadaki kolaylığa dikkat çekmiş ve bu tavrı ile İslamiyeti yeni tanıyan insanları da güzel ahlaka teşvik etmiştir. Bediüzzaman, Kurandaki hüküm ve tavsiyeleri kendi döneminde yaşayan insanların anlayış ve ihtiyaçlarına uygun olarak izah etmiştir. Örneğin kardeşlik, tevekkül ve ihlas gibi önemli kavramları en anlaşılır şekilde açıklamış, detaylı gibi görünen konuları bile günlük hayattan örneklerle yediden yetmişe herkesin anlayabileceği şekilde anlatmıştır
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Geçtiğimiz asrın müceddidi olan Bediüzzaman, çok küçük yaşlardan itibaren Kurana ve Peygamberimiz (sav)in sünnetlerine dayalı yaşamış, Rabbimiz'in emri olan güzel ahlakı çevresindekilere anlatma gayreti içinde olmuş değerli bir İslam alimidir.
Allahın rızasını kazanmaktan başka hiçbir gayesi olmayan, dünyevi her türlü menfaatten elini çeken bu mübarek zat, bugün milyonlarca mümin tarafından gerçek bir Allah dostu olarak tanınmakta, teşhis ve tespitleri en muteber kişilerden biri olarak bilinmektedir.

Evet ..

Demekki Allah dostu olmak ve gönüllerde taht kurmakda en buyuk rol veya etken küçük yaşlarda başlamak.. Yani ben küçüğüm yaşım ufak buyuyunce yaparım buyuyunce dinimi öğrenmeye calısırım demek doğru bir düşünce değil cünkü buyuduğunde belki daha buyuk yanlıslıklara düşebilirsin kücük yasdan doğruyu ve yanlısı öğrenmek buyudüğünde ise onu yapmak gerekir. Hem atalarımız demiş ya ağaç yaş iken eğilir onun için bilerde kendimizi hayata atılmadan eğitmeliyiz...

okujb71bx8.jpg


Ayrıca Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım. ifadesi de onun bu güzel ahlakının başka bir delilidir.

Evet Ustad Bediüzzamanın Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez sözü cok buyuk bir etken ve rol oynamakda cünkü insan kücükken ne ile baslar ise buyukkende öle gider .. Evet sayet öle değilmidir insan hayatının buyuk bir kısmını kucuk yasta planlar buyuduüğünde ise uygular onun için bizler bu programı yapar iken nefsimizi kötü alıskanlıklardan ve Allahın yasakladıklarından men etmeliyiz ki buyudüğümüzde ise hayatımızda yanlıslıklar yapmamıs olalım...
 

Nevzatt

Well-known member
evet cahillik başa bela .kur`an okumalrında da sölemiyorlarmı kekeliyerek okumak günah okuyamıyorsan bırak çok duydum halbusem daha sevap :)
 

imported_eFTaL

Active member
tamam işte Nevzatt başkalarının cahılıyetı ıle degıl yada onların eksilerını bularak degıl bızler inşallah hal insanı olacagız kı bir işe yarasın hızmetımız..
hanı bu şeye benzıyor bence bır baba ogluna oglum sigara içme diyor ama kendısı sigarayı agzından düşürmeyen bırısı ne kadar ogluna sigarayı bıraktırabılır ..
Rabbım hepımızın yar ve yardımcısı olsun İnşallah..
 

Nevzatt

Well-known member
şimdi daha kötüye mubarek bilip yapmayanlarla dolu ,kur`an-ı kerimi hiç açıp bakmayan kaç kişi var ??? ben hep onu düşünüyorum. bilerek reddeden abuu halimiz yaman el-aman :(
 
Bana «Sen şuna buna niçin sataştın?» di¬yorlar.
Farkında değilim.
Karsımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmanım tutuşmuş ya¬nıyor. O yangım söndürmeye, îmanımı kur¬tarmağa koşuyorum. Yolda biri beni köstek¬lemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısın¬da bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder
Dar düşünceler! Dar görüşler!
 

hasret

Well-known member
Birincisi: Risale-i Nur'un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır. Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: "Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?"

İşte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a'mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve âhirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.



evet bir cocuk kişisel gelişiminin yüzde seksenini altı yasına kadar, diğerinide ömrünün sair dönemlerinde tamamlıyor,bu noktadan 0-6 yaş gurubu ile daha ziyade alakadar olmak cok önemli...
 
Üst