Lahika Analizi 16 : Birinci Dunya Harbinin Basinda gorulen manidar ruya...

FaKiR

Meþveret Bþk.
Es Selamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


Birinci Dunya Harbinin Basinda gorulen manidar ruya...

Okuyalim...
Dusunelim...
Anladiklarimizi paylasalim...


[DIKKAT]
Eski Harb-i Umumîden evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: "Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir; O Rahîmdir ve Hakîmdir."
Birden, o halette iken, baktım ki, mühim bir zat bana âmirâne diyor ki: "İ’câz-ı Kur’ân’ı beyan et."
Uyandım, anladım ki, bir büyük infilâk olacak. O infilâk ve inkılâptan sonra, Kur’ân etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’ân kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur’ân’a hücum edilecek; i’câzı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’câzın bir nev’ini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak. Ve namzet olduğumu anladım.

Barla Lahikasi, s.8
[/DIKKAT]
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Bu Lahikada, Birinci Dunya Savasindan once, üstadimiz Said Nursi hazretlerinin gordugu sadik bir ruya anlatiliyor.

Ruyada olayin gectigi yere dikkat edersek , çok manidar bir yer: AGRI DAGI

Hz NUH aleyhisselam zamaninda olan, ve butun semavi dinlerin mukaddes kitaplarinda veya sonradan din gorunumlu farkli program ve kitaplarda yer alan, meshur tufanin oldugu yerdir AGRI DAGI.

Bu ruyasinda Ustad, agri daginin eteginde bulunuyor. Birden dag muthis bir sekilde patlamaya basliyor ve parcalarini dunyanin her bir tarafina atmaya basliyor.
O anda annesini yaninda goruyor ve ona: "Anne korkma bu Cenabi Hakkin emridir, o Hakimdir ve O Rahimdir" diyor
ve orda muhim bir zat kendisine :
"İ’câz-ı Kur’ân’ı beyan et." Kuranin mucize oldugu beyan et diye emrediyor.

Ustad hz uyandiginda anliyor ki buyuk bir infilak olacak, o infilaktan sonra Kuran-i Kerimin etrafindaki duvarlar kirilacak, ve Kuran dogrudan dogruya kendi kendini mudafa edecek ona hucum edenlere karsi.

onun mucize olusu, ona bir çelikten zirf giydirecek

ve NUH tufani gibi butun insanligi ilgilendirecek olaylar olacak. (Birinci dunya savasinin belirtileri)

Once Osmanli devleti parcalanacak; Islam bayraktarligini yapan bu devlet sarsilacak ve Kuranin etrafindaki koruyucu kaleler yikilacak...
Kuran artik kimsenin korumasi altinda olmayip, mucizelik sirriyla kendi kendini koruyacak ve mudafa edecek..ve oyle bir mudafaa yapacakki butun dunyaya meydan okuyacak...

Koruyucu kalelerin yikilmasiyla, Kuran mucizesini yayarken etrafinda hizmetkarlari olacak... Bu hizmetkarlar davalarina sahip cikan, onunla dertlenip, istiraplanan, onun askiyla yanip tutusan insanlar olacak... Zor donemler gecirecekler, ama Ustadinda ruyasindaki gibi anne sefkati gibi bir himaye her zaman etraflarinda olacak...

Cunku onlar RAHIM ve HAKIM isimlerine mazhar olacaklar... Butun hizmetlerini engin sefkat ve rahmet altinda gerceklestirecekler.

Ve maide suresinde 5/56 gecen o muthis ayeti kerime Kuran hizmetinde olanlarada olacaktir:

" ALLAH, SENI INSANLARDAN KORUYACAKTIR"

 

teblið

Vefasýz
Bence Hızır (as) olabilir..Sorunuzu okuyunca aklıma hz'Hızır (as) geldi ..belkide risalalerde bazı kısımlarda okuduğum için böyle düşündüm..Hatta Üstadımızın Mubearek peygamberle bir kaç defa görüştüğünü bizzati kendileride beyan etmişlerdir ..

Ki onunla ilgili bir anısını aktarıyorum buraya..,

Bediüzzaman Saidi Nursi Emirdağ veya Afyon hapishanesi'nde yatarken, bir gece Konya'nın Ladik kasabasına Ahmed Ağa'nın yanına geldi. Ahmed Ağa'nın yanında o anda sadece oğlu Zekeriya vardı.

Bediüzzaman tayy-i mekan ederek gelmişti. Ahmed Ağa'nın odasının eşiğinde, ellerindeki kelepçeyi ve ayaklarındaki zincirleri çözdü, içeri girdi:
-Bu çıksın, dedi,
Zekeriya'dan ötürü, konuşacaklarım var...
Ahmed Ağa:
-Mahzuru yok kardeşim, yabancımız değildir, oda duysun .., dedi.Bediüzzaman:
-Ahmed Ağa, üstada Hızıra söyle, tahammülüm kalmadı, dedi.
Ahmed Ağa:-Olur, söyleyelim kardeşim Said, dedi.

Bediüzzaman tekrar anında kelepçeyi ellerine zincirleri ayaklarına takarak geri döndü.

Bir müddet sonra aynı şekilde Bediüzzaman yine geldi ve:
-Söyledin mi Ahmed Ağa?... Ne oldu netice? diye sordu.Ahmed Ağa:- Söyledim kardeşim Said, söyledim, dedi.Bediüzzaman:-Ne dedi Üstad? diye sordu.Ahmed Ağa:-Sabretmeni söyledi, dedi.

Bediüzzaman bu cevabı alınca, bu defa kapıdan değil, pencereden çıkıp gitti. Yine elleri kelepçeli, ayakları zincirli idi.

Şimdi söyle bir sorulsa, hem tayy-i mekan edebiliyor, hapishaneye girip çıkabiliyor, kelepçelerini çözüp takıyor. Hemde hapishaneden çıkmak için Hazreti Hızır'dan yardım istiyor... Bu nasıl oluyor diye bir soru akla gelebilir.

Evliyalar bu güce sahiptirler. o kuvvet ve o tasarruf ellerinde var ama, izin almadan kullanamazlar. İşte Bediüzzamanda o tasarruf kendisinde olduğu halde üstadı Hızır'dan izin almadan kullanamamıştır.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Hazreti Ali efendimiz oldugunuda dusunebilir miyiz acaba? Cunkur Risale-i -Nurlarin bir cok yerinde, Ustad hz, kendilerine "USTADIM" diye hitap ediyor.

Hatta agabeyler aktarirlar : Bir cok muhim zatlarin ruyasinda Hz. Ali efendimizin Risale-i Nurlari kucak kucak getirip Bediuzzaman hazretlerinin kucagina koydugunu gorduklerini ifade ediyorlar. (yanlis bilgm varsa duzeltilsin lutfen arkadaslar)
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Burada ikinci bir soru daha akla geliyor : ACABA neden Ustad hazretleri ruyasinda babasini degilde annesini buluyor? Savas ortaminin ilan edildigi bir yerde, yaninda neden babasi degilde annesi var?
 

kýrýmlý

Well-known member
Çok güzel bir rüya belliki Rahmani bir rüya.Üstad çokta güzel ve açıkça tabir etmiş.Burada belirtilmeyen şeyleri bu rüyada varmış gibi tahmin ve beyanlarda bulunmak.Müridin Şeyhini uçurmasına benzer.
 

faris

Well-known member
Arkadaslar, Ustad belirtmemis ama, sizce burda ustada "Kuran'in mucizeligini beyan et" diyen zat kim olabilir?

Allahu alem herşeyi hakkıyla ancak o bilir lakin buradaki o mühim zat Peygamberimiz a.s.v efendimizdir. Tarihçe-i Hayatta Ustadımız Bediüzzaman hazretlerinin başka bir rüyayı sadıkada yine çocuk yaşlarda iken gördüğü rüyasında peygamber efendimiz a.s.v'ın kendisine kur'an dersini vereceğini görmüştür. Ki bu zaman dilimi de birinci dünya savaşından evveline dairdir. Bu hususta biraz daha araştırma yapayım bilgilendiririm.

kırımlı kardeş varsa bildiğiniz konuşunuz yoksa bırakınız burada kardeşler aralarında sohbetlerini yapsınlar. Kimsenin kimseyi uçurma niyeti yok. Bu konu bir dersdir ve bilen bildiklerini anlayan anladıklarını söylemekte. Ustadımıza ait olmayan bir sıfatı kimse takıştırmıyor yakıştırmıyor.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Bu soruyu çok mu düşündünüz?

sizinde ifade ettiğiniz gibi şefkat ve merhamet mi?

:) Bu soruyu çok dusunmedim aslinda, sorulan bi soruydu cevabida hosuma gitmisti, aklima gelince buradaki arkadaslarimizada yoneltmek istedim.

Ustadin bu ruyasi F.Gulen hocaefendi ve talebeleri arasinda mevzubahis edilirken, bu soruya soyle yanit veriyor :

Hizmeti imaniyenin 4 esasindan birisi sefkattir. Anneler sefkat kahramanlaridir.
Zaten bu sefkat dersini ve esasinida annesinden almistir. Insanlar vefat edince KAbir telkininde annelerinin ismiyle cagrilirlar.
Kurani Keril, Mekke'den EBU KURA diye degil, yani "KOYLERIN VE SEHIRLERIN BABASI" diye degil,
UMMI KURA yani "KOYLERIN VE SEHIRLERIN ANASI" diye bahsedilir. Ayrica Agri dagi ve civari bolgelerin Islamiyetin tanitilmasinda muhim yerlerden ve vesilelerden olacaktir insallah"diye belirtiyor.
 
Üst