Peygamber'e İtaat

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Peygamber'e İtaat

Allah Tealâ hepimizi yeryüzüne ibadet ve taat için gönderdi. Dünyada bulunma sebebimiz aslî işimiz budur. Bu ibadet ve taatin gerçekleşmesini de Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e ittiba etmeye O’na uymaya bağladı. Dinini bize O’nunla bildirdi dini nasıl yaşayacağımızı O’nunla gösterdi. Bu nedenle Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in bildirip gösterdiklerine uymadan dinimizin gereklerini yerine getirmemiz mümkün değildir.

Allah Tealâ’nın isminin anıldığı her yerde Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in ismi de birlikte anılır. Habib-i Hüda Efendimiz’in ruhaniyeti bütün ruhlardan önce yaratılmış peygamberlik ise O’na en son gönderilmiştir. Fakat Allah Tealâ Hazretleri bütün peygamberlerden misak almıştır ki peygamberler de O’nun risaletini tasdik edip O’ndan ümmetlerine bahsetmiş O’nun geleceğini bildirmişlerdir.

Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in yüceliği güzelliği binlerce sohbetle nakledilse yeterli olmaz. “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasulullah” kavl-i şerifinin içinde Rasulullah’ın anlatılması dil ile mümkün olmayıp ancak kalp ile anlaşılır.

Allah Tealâ Hazretleri Peygamber Efendimiz hakkında ayet-i celilelerde şöyle buyurmuştur: “And olsun ki Allah inananlara ayetlerini okuyan onları arıtan onlara Kitap ve hikmeti öğreten kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. Halbuki onlar önceleri apaçık sapıklıkta idiler.” (Âl-i İmran 164)

“Nitekim biz size aranızdan ayetlerimizi okuyacak sizi her kötülükten arıtacak size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir Peygamber gönderdik.” (Bakara 151)

Hz. Adem a.s.’ın alnında tecelli eden Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in nuru babası Abdullah’ın alnında tecelli edinceye kadar seçkin ve muteber insanlardan tevarüs ederek gelmiştir. Onun nesebi Adem Aleyhisselam’dan başlayarak en temiz en güzel soy olmuştur.

Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e uymak O’nu sevmek iman ve itaat etmek her müminin üzerine vazifedir. “Peygamber Efendimiz’i seviyorum” demek iman etmekle olur. Allah’a iman kitaplara ve peygamberlerin tümüne iman ile olur. Bir kimse Allah’a ve peygamberlere iman etse de yalnız birine iman etmese iman sahibi olmaz. Bu itibarla yahudiler hıristiyanlar Efendimiz s.a.v.’e iman etmedikleri için küfür içerisinde kalmışlardır. Onun için buyruluyor ki: “O halde Allah’a peygamberine ve indirdiği nura (Kur’an’a) inanın Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Tegabun 8)

Yine buyuruluyor ki: “Şüphesiz biz seni şahit müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ta ki (ey müminler) Allah’a ve Rasulü’ne iman edesiniz...” (Fetih 8-9). Görülüyor ki peygamberler bizlere cennete ulaştırıcı ilâhi rızaya kavuşturucu umduğumuza nail korktuğumuzdan emin edici Allah’ın ikramı hidayet rehberleri olarak gönderilmişlerdir.

“... Öyle ise Allah’a ve ümmi peygamber olan Rasulüne -ki o Allah’a ve O’nun sözlerine inanır- iman edin ve O’na uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Araf 158) ayetiyle imandan sonra Rasulullah s.a.v.’e tâbi olmanın gerekliliği bildirilmiştir.

Bir diğer ayet-i kerimede de şöyle buyruluyor: “Ey müminler! Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin. İşittiğiniz halde peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.” (Enfal 20)

Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini Rasulullah s.a.v. Efendimiz açıklar anlatır yaşatır. Allah’ın Rasulü olmadan Allah’ı bilmek mümkün değildir. Allah Tealâ buyuruyor: “Eğer ona (peygambere) itaat ederseniz doğru yolu bulmuş olursunuz...” (Nur 54) “Kim Rasul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur...” (Nisa 80). Görülüyor ki Habib-i Hüda s.a.v. Efendimiz’e itaat etmeden Allah’a itaatten söz edilemez. Allah’a itaatin anahtarı O’nun Rasulü’ne itaattir.

Allah Tealâ’nın rızası Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e yakınlaşmadan hoşnutluğunu kazanmadan mümkün değildir. Elbette elçiyi baştacı eden gönderenin katında baştacı olur.

Mehmet Ildırar
 
Üst