DUA SİLAHINI KUSANMAK

Eyvàh!

Well-known member
Silah cemiyetimizde kavga aracı olarak bilinse de bizim kastettiğimiz silah bu türden değil. Mümini Rabbine yaklaştıran duadan bahsediyoruz. Bununla ilgili olarak Resulullah’ın “Dua müminin silahıdır” hadisinden yola çıkıyoruz.
Duayla ilgili olarak yüce Rabbimizin çok açık bir beyanı var. Duayla alâkalı Hak Teâlâ Hazretleri şöyle buyuruyor: “Ey Resul-i Ekremim! Benim kullarım 'Rabbimiz uzakta mıdır, yakında mıdır? ' diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana dua eden kulumun duasını kabul ederim. Dua ettiğinde benden dualarının kabulünü istesinler. Ve bana iman etsinler. Umulur ki onlar imanları ve duaları sebebiyle doğru yola vasıl olurlar ve irşat olunurlar. '(Bakara Suresi, 186)
İnsanoğlu ne kadar da aciz bir varlıktır. Fakat çoğu kişi bu acizliğini ya bilmez ya da kabul etmek istemez. Oysa hiçbir şey, hakikatleri ilelebet gizleyemez. Güçsüzlüğümüz ve muhtaçlığımız ayan beyan ortadadır.
Hangi birimiz zamanın geçişini durdurabilir ya da yavaşlatabilir. Hastalanmamak için sihirli bir reçeteniz var mı? Herkesin kapısını çalacak olan Azrail’in geliş vaktini hangi birimiz tehir edebiliriz? Bu soruların hiçbirine müspet cevap veremiyoruz. O hâlde acziyetimizi kabul etmek mecburiyetindeyiz. Gerçi kabul etmesek de bu gerçeği değiştirebilir miyiz?
O hâlde kadir-i mutlak olan Allah’a yönelip ihtiyacımız olan her şeyi ondan istemeliyiz. Çünkü o bütün mevcudatın tek hâkimi ve sahibidir. Mülk onundur. Anahtar onun uhdesindedir. Bizler isteme makamındayız. İstemenin dindeki adıdır dua. Bununla ilgili olarak Resulullah Efendimizin mübarek sözlerinden bazıları şunlardır:
“Büyük zorluklarla karşılaştığınız zaman 'Allah bize yeter. O ne güzel vekildir' güzel zikrine devam ediniz.”
“Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever.”
'Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususta duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevap yazılır.”
“Bir babanın oğlu için duası, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duası gibi makbuldür.”
“İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duaları reddolunmaz.”
“Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin sâlihlerin duası, nüzul etmiş ve edecek olan elem ve musibeti def etmeğe ve kaldırmağa medar olur. İş böyle olunca ey Allah'ın kulları, dua ediniz.”
“Mazlumun bedduasından sakınınız. Zira bir kıvılcım süratiyle semaya icabete yükselir.”
“Fâcir(günahkâr) de olsa mazlumun duası makbuldür.”
'Cenâb-ı Allah buyurmuştur ki: 'Kim bana dua etmezse ona gadab ederim.”
'Her kim dualarının kabulünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdadına yetişsin.”
Bu mübarek hadisler duanın biz fani kullar için ne derece ehemmiyetli olduğunu açık seçik ortaya koyuyor. O halde niçin duadan uzak bir hayat süreriz? Dua eden kendini Allah’a teslim eder. Allah’a teslim olan ve ondan isteyen hiçbir zaman aç ve açıkta kalmaz. Resul-i Ekrem Efendimizin bütün Müslümanlara örnek teşkil edecek dualarından bazıları şunlardır:
“Bize dünya ve ahirette iyilik, güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru! ”
“Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmayan ibadetten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım”
“Ya Rabbi, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahiret azabından bizi koru! ”
“Ya Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle! ”
“Ya Rabbi, bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan eyle! ”
“Ya Rabbi, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan sana sığınırım! ”
“Ya Rabbi, işinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle! ”
Kendimiz dua etmeyi beceremiyorsak Peygamber Efendimizin dualarını aynen zikredelim. Mühim olan temiz kalple, pişmanlık duyarak, Allah’ı mutlak hâkim olarak görüp istemektir. O kendisine kaldırılan elleri boş çevirmez. Yeter ki niyetimiz halis olsun. Onun hazinesi geniştir. Vermekle hazinesinden hiçbir şey eksilmez.
Dua kapısını aşındıralım. Kullara el açıp zelil olacak yerde mülkün gerçek sahibine yönelip vezir olalım. Fakat duadan evvel elimizden gelen ne varsa onu gerçekleştirelim. Aşağı yatıp da Allah’tan istemek yüzsüzlükten başka bir şey değildir. Zaten öyle bir durumda edilen dua makbul değildir. Öyle bir duaya icabet de edilmez. Her şey samimiyette ve ihlâsta gizlidir. Rabbim dualarımızı makbul etsin. AMIN
mü'minin tek silahı ve tek dayanagı eger dualarınız olmasaydı kullugunuz neye yarardı?
 
Üst