Her Sey VaTaN İcİN
- Konbuyu başlatan Garib
- Başlangıç tarihi
bu video ozellikle ve ozellikle sehit Piyade Er Halil İbrahim (aktutun sehidi Allah hepsine rahmet etsin)gelsin ruhun sad olsun makamınız cennet olsun 
[googlevid]-171911836500259528&ei[/googlevid]
BU VATAN BİZİM
Şehidimizi Beyağaç'da toprağa verdik
Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Piyade Onbaşı Halil İbrahim Arılık'ın cenazesi, Denizli'de toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Piyade Onbaşı Halil İbrahim Arılık'ın cenazesi, Denizli'de toprağa verildi.
Şehit Jandarma Piyade Onbaşı Arılık için Delikliçınar Yeni Camisi'nde düzenlenen törene, şehidin ailesi ve yakınlarıyla, AK Parti, MHP ve DSP milletvekilleri, Denizli Valivekili Abdullah Acar, Vali Yardımcısı Mehmet Çapraz, Aydın Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faik Canbolat, 11. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ergüdar Toptaş, Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, askeri ve mülki erkan ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Tuğgeneral Faik Canbolat, şehit babası Duran ve annesi Elif Ayşe Arılık'a başsağlığı dileğinde bulundu. Baba Duran Arılık, oğlu Halil İbrahim'in bayramda çektirdiği son fotoğrafı cep telefonundan Tuğgeneral Canbolat'a gösterdi.
Törende metanetini koruduğu gözlenen şehit annesi Elif Ayşe, gözyaşları içinde " Bana da silah verin, ben de gideceğim. Ağlamayın, onu ben vatan için saldım" dedi.
Denizli Müftüsü Mehmet Köse, şehit cenazesinin başında yaptığı konuşmada, bu olayın bir kez daha, Müslüman Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini gösterdiğini belirterek, " Bu evlatlarımız, birlik beraberliğimizi bozmak isteyen hunharlara karşı durdukça, Türkiye devleti ebediyete kadar varlığını sürdürecektir" dedi.
Törene katılan bir grubun şehidi alkışla uğurlamak istemesine, Denizli Müftüsü Köse, " Adetlerimizde şehidin alkışla uğurlanması yoktur" diyerek karşı çıktı.
Şehit Onbaşı Arılık'ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, öğle vakti kılınan cenaze namazından sonra bir süre kortej eşliğinde eller üzerinde taşındı.
Top arabasına konulan şehidin cenazesi, toprağa verilmek üzere Beyağaç ilçesine bağlı Kapuz köyüne götürüldü.
www.sonnoktagazetesi.com
[googlevid]-171911836500259528&ei[/googlevid]
BU VATAN BİZİM
Şehidimizi Beyağaç'da toprağa verdik
Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Piyade Onbaşı Halil İbrahim Arılık'ın cenazesi, Denizli'de toprağa verildi
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Piyade Onbaşı Halil İbrahim Arılık'ın cenazesi, Denizli'de toprağa verildi.
Şehit Jandarma Piyade Onbaşı Arılık için Delikliçınar Yeni Camisi'nde düzenlenen törene, şehidin ailesi ve yakınlarıyla, AK Parti, MHP ve DSP milletvekilleri, Denizli Valivekili Abdullah Acar, Vali Yardımcısı Mehmet Çapraz, Aydın Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faik Canbolat, 11. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ergüdar Toptaş, Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, askeri ve mülki erkan ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Tuğgeneral Faik Canbolat, şehit babası Duran ve annesi Elif Ayşe Arılık'a başsağlığı dileğinde bulundu. Baba Duran Arılık, oğlu Halil İbrahim'in bayramda çektirdiği son fotoğrafı cep telefonundan Tuğgeneral Canbolat'a gösterdi.
Törende metanetini koruduğu gözlenen şehit annesi Elif Ayşe, gözyaşları içinde " Bana da silah verin, ben de gideceğim. Ağlamayın, onu ben vatan için saldım" dedi.
Denizli Müftüsü Mehmet Köse, şehit cenazesinin başında yaptığı konuşmada, bu olayın bir kez daha, Müslüman Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini gösterdiğini belirterek, " Bu evlatlarımız, birlik beraberliğimizi bozmak isteyen hunharlara karşı durdukça, Türkiye devleti ebediyete kadar varlığını sürdürecektir" dedi.
Törene katılan bir grubun şehidi alkışla uğurlamak istemesine, Denizli Müftüsü Köse, " Adetlerimizde şehidin alkışla uğurlanması yoktur" diyerek karşı çıktı.
Şehit Onbaşı Arılık'ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, öğle vakti kılınan cenaze namazından sonra bir süre kortej eşliğinde eller üzerinde taşındı.
Top arabasına konulan şehidin cenazesi, toprağa verilmek üzere Beyağaç ilçesine bağlı Kapuz köyüne götürüldü.
www.sonnoktagazetesi.com
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
YER KIRMIZI GOK BEYAZ
VATAN SAGOLSUN
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
YER KIRMIZI GOK BEYAZ
VATAN SAGOLSUN
Satuk Buðra Han
Well-known member
"Malını müdafaada öldürülen şehiddir, ırz ve nâmusunu müdafaa ederken öldürülen şehiddir, nefsini müdafaada öldürülen şehiddir..."
"Şehidleri kanları ile sarın. Zira Allah yolunda açılan bir yara kıyâmet günü mahşere geldikte, o yara, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olarak kanar..."
5. "Sehit öldürüldügünde, sizden birinin pirenin isirmasindan duydugu rahatsizlik kadar rahatsizlik duyar." (Tirmizi, Nesai ve Darimi rivayet etmistir.)
8. "Inkâr edenlerle (savasta) karsi karsiya geldiginizde hemen boyunlarini vurun. Sonunda onlari yenik düsürüp üstünlük sagladiginizda (esirleri) siki baglara baglayin. Artik bundan sonra ya lütufta bulunu(p serbest biraki)n veya fidye karsiligi saliverin. Savas agirliklarini birakincaya kadar (böyle sürdürün). Iste böyle. Allah dileseydi onlardan öç alirdi. Ancak sizi birbirinizle imtihan etmek için (böyle emrediyor). Allah yolunda öldürülenlerin ise (Allah) amellerini bosa çikarmayacak." (Muhammed, 47/4)
Allah rahmet eylesin Allah hepimize şehit olarak ölmeyi nasip etsin.Amin
"Şehidleri kanları ile sarın. Zira Allah yolunda açılan bir yara kıyâmet günü mahşere geldikte, o yara, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olarak kanar..."
5. "Sehit öldürüldügünde, sizden birinin pirenin isirmasindan duydugu rahatsizlik kadar rahatsizlik duyar." (Tirmizi, Nesai ve Darimi rivayet etmistir.)
8. "Inkâr edenlerle (savasta) karsi karsiya geldiginizde hemen boyunlarini vurun. Sonunda onlari yenik düsürüp üstünlük sagladiginizda (esirleri) siki baglara baglayin. Artik bundan sonra ya lütufta bulunu(p serbest biraki)n veya fidye karsiligi saliverin. Savas agirliklarini birakincaya kadar (böyle sürdürün). Iste böyle. Allah dileseydi onlardan öç alirdi. Ancak sizi birbirinizle imtihan etmek için (böyle emrediyor). Allah yolunda öldürülenlerin ise (Allah) amellerini bosa çikarmayacak." (Muhammed, 47/4)
Allah rahmet eylesin Allah hepimize şehit olarak ölmeyi nasip etsin.Amin
((MİRA))
New member
yüreğim elim ayagım titredi izlerken, dinlerken paylaşımlarını...Allah rahmet eylesin hepsine....
Huseyni
Müdavim
"Öl de Köye Dönme"
l. Cihan Harbi'nin bütün cephelerde devam ettiği, vatanı her tarafından barut ve kan kokusunun yayıldığı 1915 senesi sonbaharının serin ve yağışlı günlerinin birinde, ak saçlı beli bükülmüş, soluk benizli ihtiyar bir ananın Bilecik İstasyonundan "Söğüt'ün Akgünlü Köyünden Mehmed oğlu Hüseyin namlı tazecik oğlunu cepheye uğurladığını...
Uğurlarken de: "Hüseyinim yiğit oğlum benim!.,Dayın Şıpka'da, baban Dömeke'de, ağabeylerin Çanakkale'de şehit düştüler, Bak, son yongam sensin. Eğer minarede ezan sesi kesilecekse camilerin kandilleri sönecekse sütüm sana haram olsun. Öl de köye dönme!
Yolun Şıpka'ya uğrarsa dayının ruhuna bir fatiha okumayı unutma, Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin " diyerek bağrına basıp uğurladığını biliyor muydunuz?
Allah askerlerimize iman, güç, kuvvet; bekleyenlerine de sabırlar ihsan eylesin inşallah...
l. Cihan Harbi'nin bütün cephelerde devam ettiği, vatanı her tarafından barut ve kan kokusunun yayıldığı 1915 senesi sonbaharının serin ve yağışlı günlerinin birinde, ak saçlı beli bükülmüş, soluk benizli ihtiyar bir ananın Bilecik İstasyonundan "Söğüt'ün Akgünlü Köyünden Mehmed oğlu Hüseyin namlı tazecik oğlunu cepheye uğurladığını...
Uğurlarken de: "Hüseyinim yiğit oğlum benim!.,Dayın Şıpka'da, baban Dömeke'de, ağabeylerin Çanakkale'de şehit düştüler, Bak, son yongam sensin. Eğer minarede ezan sesi kesilecekse camilerin kandilleri sönecekse sütüm sana haram olsun. Öl de köye dönme!
Yolun Şıpka'ya uğrarsa dayının ruhuna bir fatiha okumayı unutma, Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin " diyerek bağrına basıp uğurladığını biliyor muydunuz?
Allah askerlerimize iman, güç, kuvvet; bekleyenlerine de sabırlar ihsan eylesin inşallah...
[googlevid]4146450130443845958&ei[/googlevid]
yeni tertip peygamber ocagına gidecek mehmetlere tevhid.gen.tr olarak bizde Allah yar ve yardımcınız olsun melekler yoldasınız olsun attıgınız her kursun bir hain vursun,yureginizde iman olsun basınız dik alnınız ak olsun yolunuz acık olsun