iktiran nedir

Garib

Well-known member
iktiran nedir
. Esbab-ı zâhiriyeyi perestiş edenleri aldatan, iki şeyin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki, iktiran tabir edilir.(Zahiri sebeplere bakan ve düşkün olan insanları aldatan,iki şeyin veya nimetin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki,buna iktiran tabir edilir.)

2. iki şeyin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki, iktiran tabir edilir, birbirine illet zannetmeleridir.(İki şeyin beraber gelmesi olan iktiran illet olan hakiki sebep ile karıştırılmaktadır.)

3. Hem birşeyin ademi, bir nimetin mâdum olmasına illet olduğundan, tevehhüm eder ki, o şeyin vücudu dahi o nimetin vücuduna illettir.(Hem bir şeyin yokluğu,bir nimetin madum yani ölü olmasına illet-hakiki sebep olduğundan vehmedilir ki,o şeyin vücut bulması dahi o nimetin vücuduna hakiki illet yani sebeptir.)


4. Şükrünü, minnettarlığını o şeye verir, hataya düşer.(Bu nedenle şükrünü ve minnettarlığını o şeye verir ve hataya düşer.Demek ki bir şeyin vücuda gelmesi için bütün şartlar hazır olması gerekir.Ancak bu şeyin yokluğu için bir şartın eksik olması o şeyin vücuduna hakiki illet yani sebep olur.Bu nedenle yokluk olan vücudun oluşamamasının hakiki sebebi şer olduğu için insana aittir.İnsan bu cihetle mesuldür ve yokluğa sebep olduğu için hakiki illet olmuştur.Çünkü o şeyin vücudu için tüm şartların içtima etmesinden sonra hikmet-i ilahi,irade ve kudret-i rabbani tecelli edecektir.İnşan ise bu şartlardan bir tanesini dahi eksik bırakırsa irade ve kudret-i rabbani tecelli etmez ve insan bu ademi neticenin hakiki illeti ve sebebi olmuş olur.)

5. Çünkü bir nimetin vücudu, o nimetin umum mukaddemâtına ve şerâitine terettüp eder.

6. Halbuki o nimetin ademi, birtek şartın ademiyle oluyor.

7. Meselâ, bir bahçeyi sulayan cetvelin deliğini açmayan adam, o bahçenin kurumasına ve o nimetlerin ademine sebep ve illet oluyor.

8. Fakat o bahçenin nimetlerinin vücudu, o adamın hizmetinden başka, yüzer şerâitin vücuduna tevakkufla beraber, illet-i hakikî olan kudret ve irade-i Rabbâniye ile vücuda gelir.

9. Evet, iktiran ayrıdır, illet ayrıdır.(iktiran iki şeyin birlikte gelmesidir. Diyelim ki ben Risale-i Nurları tanırken bana gelen nimet ile bana vesile olan kişiye gelen tanıtma ve ifade nimeti birlikte tayin edilmiş ve iktiran olmuş. Allah tarafından bana tanıma nimeti diğer kişiye ise tanıtma ve ifade nimeti birlikte verilmiş.İşte burada bu iki nimeti de gönderen Yüce Allah olduğu için birbirimize minnet yerine bizlere birlikte yapılan ihsana şükretmek ve birbirimizi bu nimetlere mazhar olduğumuz için tebrik etmek gerekir.Minnettarlık olmaması gerekir,ancak birbirimize duaya vesile olabilir.İllet ise hakiki sebeptir.hayırlarda hakiki illet yani sebep müessi-i hakiki olan Allahtır.şerlerde ise hakiki illet tahrip ve ademe sebep olup hayırı önlediği için bizim nefsimizdir.Çünkü hayırn terki şerdir ve vücut için gerekli olan şartları terk ettiği için hayır için gerekli olan şartlar eksik kalır ve İrdae ve kudret-i rabbaniye o şeyin vücudunu hikmeti gereğince yaratmaz.Böylece şeytanın da telkiniyle hayırı terk ettiren nefsimiz şerlerde hakiki illet sahibi olur ve mesul olur.)

10. İşte bu mağlâtanın ne kadar hatası zâhir olduğunu anla ve esbabperestlerin de ne kadar hata ettiklerini bil.

11. Bir nimet sana geliyor. Fakat bir insanın sana karşı ihsan niyeti o nimete mukarin olmuş. Fakat illet olmamış.(Bir nimet bize gelirken bir insanın bize karşı ihsan iyiylik niyeti o nimete mukarin yani yakın olur.fakat illet olmuyor.Çünkü o kişinin ihsan ve iyiylik yapma niyeti o ihsanın vücudu için sadece bir şattır.Vücudun ortaya çıkacağı hakiki sebep olan illet değildir.)


12. Evet, o adam ihsan etmeyi niyet etmeseydi o nimet sana gelmezdi, nimetin ademine illet olurdu.(Evet o adan bu ihsan ve iyilik niyetini yapmasaydı o nimet bizlere gelmezdi,çünkü o nimet için gerekli şartlar esik kalırdı ve o nimetin ademine yani yokluğuna hakiki sebep olurdu.)


13. Fakat, mezkûr kaideye binaen, o meyl-i ihsan, o nimete illet olamaz. Ancak yüzer şerâitin bir şartı olabilir.(Demek ki o ihsan meyli,o nimetin yüzer şartından sadece birisidir.Yoksa o nimete o ihsan niyeti hakiki sebep değildir.)


14. Meselâ, Risale-i Nur'un şakirtleri içinde Cenâb-ı Hakkın nimetlerine mazhar bazı zatlar (Hüsrev, Refet gibi), iktirânı illetle iltibas etmişler, Üstadına fazla minnettarlık gösteriyorlardı. Halbuki, Cenâb-ı Hak onlara ders-i Kur'ânîde verdiği nimet-i istifade ile, Üstadlarına ihsan ettiği nimet-i ifadeyi beraber kılmış, mukarenet vermiş. (Burada ise Üstada Allah tarafındav ifade nimeti ile ağabeylere istifade nimeti beraber verilmiş ve bu nimetler yani ifade ve istifade nimeti birbirine yakın kılınmış ve iktiran edilmiş.Yani bu iki nimetin yüzer şartları tamam olmuş ve Allah bu ifade nimeti ile istifade nimetini beraber yakın kılmış ve bundan sonra ise irade ve kudret-i rabbani tecelli ederek bu nimetler yaratılmıştır.)

15. Onlar derler ki: "Eğer Üstadımız buraya gelmeseydi biz bu dersi alamazdık. Öyleyse onun ifadesi, istifademize illettir."(Buradan da anlaşılıyor ki ifade ve istifade nimetleri birbirine illet değildir.Ceneb-ı Hak şartlar tahakkuk ettikten sonra ve hikmeti de gerekli gördükten sonra bu nimetleri yaratabilir.Bunun için sebepler tesir edici değildir.Önemli olan nimetlerin yüzer şartlarının tahakkuk etmesi ve ondan sonra irade ve kudret-i Rabbeniyenin hikmetini beklemektir ki zaten ekseriyetle yüzer şartların içtimasından sonra yapılan bu fiili ve kavli dualardan sonra o nimetler de Allahın kudreti ile yaratılıyor.)


16. Ben de derim: Ey kardeşlerim! Cenâb-ı Hakkın bana da, sizlere de ettiği nimet beraber gelmiş. İki nimetin illeti de rahmet-i İlâhiyedir. Ben de sizin gibi, iktirânı illetle iltibas ederek, bir vakit Risale-i Nur'un sizler gibi elmas kalemli yüzer şakirtlerine çok minnettarlık hissediyordum. Ve diyordum ki: "Bunlar olmasaydı, benim gibi yarım ümmî bir biçare nasıl hizmet edecekti?" Sonra anladım ki, sizlere kalem vasıtasıyla olan kudsî nimetten sonra, bana da bu hizmete muvaffakiyet ihsan etmiş. Birbirine iktiran etmiş; birbirinin illeti olamaz. Ben size teşekkür değil, belki sizi tebrik ediyorum. Siz de bana minnettarlığa bedel, dua ve tebrik ediniz.



17. Bu Dördüncü Meselede gafletin ne kadar dereceleri bulunduğu anlaşılır.

(On Yedinci Lem'a )
(bunu bi forumdan almıstım ama hatırlamıom :()
 
Üst