3 vakitte kurtuluşa var mısınız?

beyzkardelen

Active member
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]3 vakitte kurtuluşa var mısınız?[/FONT]Modern şehir hayatı insanın kendine vakit ayırmasına çok az imkan tanıyor. Sabah erkenden işinin yolunu tutan insanlar, akşam döndükleri yuvalarında çok fazla bir şey yapamadan uykunun kollarına bırakıyor yorgun bedenlerini.

hourglassbuyuk.jpg
Vakitler bilinçsizce geçip gidiyor belki de hayatımızdan. En özel olması gereken zamanlar bile sıradanlaşıyor.

Bilim adamları, insanların şu 3 vakite dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor:

Bedenin en zayıf olduğu ve ölümlerin en sık meydana geldiği gece 3-4 suları,

felç vakalarının en fazla yaşandığı sabah 5-8 saatleri arası ve

kalp krizlerinin en çok olduğu 9-10 saatleri arası.

Bilim adamları bu saatleri, insanların, (mümkün olduğunca) uyanık ve dinamik geçirmesini tavsiye ediyor.

Eğer saatlere dikkat ettiyseniz, namaz kılanlar için hiç yabancı olmadıkları vakitler.

Gece 3-4 arası yani ölümlerin en sık olduğu saatler; kalbi ötelere açık, hassas ruhlu bir Müslüman zaten haftanın bir kaç günü bu saatlerde teheccüd namazını kılmakta, ibadetlerini yapmakta ve kalbini doyurmaktadır.

Sabah 5-8 saatleri arası yani felç vakalarının en sık rastlandığı vakitler, Müslümanlar zaten her sabah namazına kalkarak bu saatleri de ayakta ve dimanik geçiriyorlar.

Kalp krizlerinin en yoğun olduğu 9-10 saatleri arası ise kutlu insanlar işlerine 10 dakika bile olsa ara verip kuşluk (duha) namazını kılıyorlar. Yani sabah başladıkları yoğun iş temposundan abdest alıp namaz kılarak bir nebze olsun rahatlıyorlar.

Durum madem böyledir gelin, ‘ölümlerin’ en yoğun olduğu saatlerde ‘kurtulmak’ için ibadet edelim. Her sabah, sabah namazını zaten kılıyoruz, kuşluk ve bazı gecelerde de teheccüd namazlarını kılsak, hem Rabb’imize karşı sevgili bir kul oluruz hem de bilimadamlarının ‘sıkıntılı vakitler’ dediği saatleri bilinçli olarak ve ibadetle geçiririz. Haydi kurtulmaya...

 
Üst