Hikmetü’l-İstiâze Onbirinci İşaret

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bismillahirrahmanirrahim
bu işaret kanattaki butun mevcudatın, kainattaki unsurların yani yer gök ve hava gibi unsurların
Allahı inkara ve imansızlığa karşı hiddet ettiğini
ve bunun sebebini akla ispat ettiriyor
mesela kavimlerin helakında bu unsurların
o inkarcılardan intikam aldığına işaret ediyor..

[/FONT]
rnksohbet.gif

[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ehl-i dalâletin şerrinden kâinatın kızdıklarını ve anâsır-ı külliyenin hiddet ettiklerini ve umum mevcudatın galeyana geldiklerini,[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Allahu teala ayeti kerimesinde
yapılan bütün iyiliklerin mükafatı
yapılan bütün kötülüklerin mucazatı yani cezası verileceğini
kimisi mukafatını kimiside cezasını
ya bu fani dünyada alacağını
veyahut büyük bir mahkeme kurulacağını orada hesapa cekileceklerini
mükafatlarının ve cezalarının orada verileceğini haber vermekde
Hatta Ustadımız Bediüzzaman
gerek haşir bahsinde
gerekse risale-i nurun sair kısımlarında
ufak sucların cezaları kucuk mahkemelerde
büyük sucların ve iyiliklerin
hesabı ve mukafatı büyük mahkemelerde görüleceğini söleyerek ahiretteki mahkem-i kubrayı anlatmakdadır
işde ölede bütün kainatın inkarcıların
şerlerine hiddetlendiğini ustad sölemekde
mesela risale-i nurun mahkeme davaları ve Ustadımız Bediüzzamanın mahmeye karşı
cevaben verdiği itiraznameleri okuduğumuzda
hatta hayatını okuduğumuzda
bizler o gafillerin ve o komitelerin
haksız yere Ustadımız Bediüzzaman ve Talebelerin yapdıkları zulum ve işkencelere karşı hiddet ediyoruz
işde ölede
mutlak hikmet sahibi olan Allahu teala
kainatı binlerce hikmet dairesinde yaratmışdır
ehli dalaletin kainatın bu kadar hikmetlerini görmezden gelmelerine Allahın gazabını kendilerine celbeder
ve kainattakı bütün varlık ve unsurlar ;
kendilerindeki bu sanata olan ittihamdan hiddete gelmesi iktiza eder
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kur’ân-ı Hakîm, mucizâne ifade ediyor.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Şimdi ayeti kerimelerden bazıları ile kavimler helakını hatırlıyalım
ve kainattai unsurların nasıl hiddet ettiklerine şahit olalım
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yani, kavm-i Nuh’un başına gelen tufan ile semâvat ve arzın hücumunu[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.(Hakka Süresi 11)[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]ve kavm-i Semud ve Âd’ın inkârından hava unsurunun hiddetini[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.(Hakka Süresi 5)
Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler. (Hakka Süresi 6)
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]ve kavm-i Firavuna karşı su unsurunun ve denizin galeyanını[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Biz de, âyetlerimizi inkâr ettikleri ve onlara kulak vermedikleri için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk. (Araf Süresi 136)
Firavun ordularıyla hemen onları takip etti, denizden kendilerini sarıveren (korkunç boğulma) sarıverdi (Taha Süresi 78)
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]ve Karun’a karşı toprak unsurunun gayzını[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Derken biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, o,
kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.(Kassas Süresi 81)
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]ve ehl-i küfre karşı âhirette[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Neredeyse öfkeden parçalanacak! (Mülk Sûresi 8)[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
evet yukarıda ayeti celile ile kavimlerin toprak, su, hava gibi unsurlar ile helak olduğunu görmekdeyiz
bildiğimiz gibi gerek kavimlerin helakı gerek ise firavun nemrud ve karun gibi inkarcıların helakında iki rol var
bu iki rolu Ustadımız Bediüzzaman bir soru ile cevap verecek konu içinde değinmeğe çalışacağız
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]sırrıyla Cehennemin gayzını ve öfkesini ve sair mevcudatın ehl-i küfür
ve dalâlete karşı hiddetini gösterip ilân ederek gayet müthiş bir tarzda ve i’câzkârâne ehl-i dalâlet ve isyanı zecrediyor.
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Sual: Niçin böyle ehemmiyetsiz insanların ehemmiyetsiz amelleri ve şahsî günahları kâinatın hiddetini celb ediyor?
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Evet başta kainattaki o güzellikleri ve Allahın esmasının tezahurunu inkar etmek
onlardaki o guzellikleri görmeyerek kıymetlerini düşürmek
Allahı ve ahireti inkar etmek
ehemmiyetsiz gözükebilmekde
zahirde böle olabilir
ama hakikate inince
o ehemmiyetsiz gözüken hal ve hareketler azim cinayetleri işlendiği
bütün kainattaki unsurların hakkına girdiklerini göstermekde
elbette mutlak adalet sahibi olan Allah
zerreden şemse kadar bütün mevcudatın hakkını gözetecekdir
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Elcevap: Bazı risalelerde ve sabık işaretlerde ispat edildiği gibi, küfür ve dalâlet, müthiş bir tecavüzdür
ve umum mevcudatı alâkadar edecek bir cinayettir.

burada haşir risalesine bir göz atalım ve umum mevcudatı nasıl alakadar ettiğini öğrenelim
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hem hiç mümkün müdür ki, bir ağaca taktığı neticeler, meyveler miktarınca, her bir zîhayata, belki lisân gibi her bir uzvuna,
belki her bir masnua o derece hikmetleri, maslahatları takmakla, Kendisinin bir Hakîm-i Mutlak olduğunu ispat edip göstersin,
sonra bütün hikmetlerin en büyüğü ve bütün maslahatların en mühimmi ve bütün neticelerin en elzemi ve hikmeti hikmet,
nimeti nimet, rahmeti rahmet eden ve bütün hikmetlerin, nimetlerin, rahmetlerin, maslahatların menbaı ve gâyesi olan bekâ
ve likâyı ve saadet-i ebediyeyi vermeyip terk ederek, bütün işlerini abesiyet-i mutlaka derekesine düşürsün..
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
evet bu onuncu sözde Ustadım butun mevcudatı daireler halinde
ve dairelerdeki güzellikleri göstererek vurguluyor
mesela
bir elma çekirdeği,
bir incir cekirdeği vs.
herbiri ufak bir zerre iken
Allahu teala o zerrede umum guzellikler derc etmiş
toprağa atıyorsun suyu veriyorsun
ismi hayy ın cilvesi ile ağac oluyor sonra yeşeriyor
ve sonra meyve veriyor
ve o yaprakda çiçekde meyvede ve ağacda
umum guzellikleri
gören gözlere gösteriyor.
Hem mesela etli kanlı bir canlıdan kan ve irin arasından süt gibi bir nimeti veriyor
Hem arı gibi bir mahlukattan bal gibi leziz bir gıda ihsan ediyor
madem bütün bu bu güzelliklerinde abesiyet yok
hani soruda diyordu ya
böyle ehemmiyetsiz bir fiilsizliğe, Halbuki kainatın butun bu güzelliklerine bakdığımızda abesiyet görmüyoruz
hep bir hikmet bir gaye görmekteyiz madem öle azim bir güzelliğe ve vazifeye ayine oluyorlar öle ise
bu kıymeti düşürecek her bir fiil elbette ehemmiyetsiz olamaz..
hazır yeri gelmişken bu kısmı biraz daha açalım :
işde bu kadar güzelliklerde madem abesiyet yok
ve madem Allah abes iş yapmaz
öle ise bunlardaki amaca bakalım
otuzuncu lemada ustadımız bediüzzaman amac ve gayeyi şöle anlatmakda
Bütün kainata bakdığımızda
hayat sahibi varlıklara hizmet ettiğini anlıyabilmekdeyiz
hedefte gaye hayat görünmekdedir.
Hayat madem kainatın en azametli gayesi
ve en büyük neticesi ve en kıymetli meyvesi ise
elbette bu hayatın kainat kadar büyük bir hedefi gayesi neticesi ve meyvesi olması gerekir
Mesela ağacın neticesi meyve olduğu gibi
meyveninde neticesi gelecekde bir ağac olabilmekdir
işde bu hayatın gayesi ebedi bir hayat oılduğu gibi
bir meyveside Allaha kulluk ve şükür ve duadır.
bu şükür ve kulluk ve ibadet ve dua
hayatın meyvesi olduğu gibi
aynı zamanda kainatın gayesidir
işde o ehli dalalet böle azim bir gaye ve meyves ilişkisini inkar etmesi
elbette butun mecudatı hiddete getirecekdir
çünkü onlara ilişiyor onlardaki güzelliği ve hakikati göremiyor
bu azim kıymeti hice indirmeye çalışıyor ve hakaret ediyor
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çünkü hilkat-i kâinatın bir netice-i âzamı, ubudiyet-i insaniyedir
ve rububiyet-i İlâhiyeye karşı iman ve itaatle mukabeledir.
Halbuki ehl-i küfür ve dalâlet ise, küfürdeki inkârıyla, mevcudatın ille-i gayeleri
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
yukarıda mevcudatın varlıkların esas gayelerini anlatmaya çalışmışdık
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]ve sebeb-i bekàları olan o netice i âzamı reddettikleri için, umum mahlûkatın hukukuna bir nevi tecavüz olduğu gibi,
umum masnuatın âyinelerinde cilveleri tezahür eden ve masnuatın kıymetlerini âyinedarlık cihetinde
âli eden esmâ-i İlâhiyenin cilvelerini inkâr ettikleri için,
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
evet her bir varlıkda özelliklede butun esmasının tezahur ettiği insandaki
bu hakiki kıymeti görmemek
ve guzellikleri ve sanatı inkar edip tahkir etmek
onlardaki guzellikleri hice indirmek ve kıymetini düşürmeye çalışmak
o varlıklarda tecelli eden Allahın isimlerini tazyifdir bir nevi inkardır bir nevi tanımamadır
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]o esmâ-i kudsiyeye karşı bir tezyif olduğu gibi, umum masnuatın kıymetini tenzil ile,
o masnuata karşı bir tahkir-i azîmdir.
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Ustadımız Bediüzzaman azim bir tahkir dir derken
soruda yine diyordu ehemmiyetsiz görünen şu inkarları;
evet zahiren ehemmiyetsiz görünüyor
ama hakikate bakdığımızda
Ustadımız Bediüzzaman her bir mevcuddaki guzellikleri ve hussan esma-i ilahiyeyi inkar etmeleri tecavuz etmeleri
büyük bir cinayet olduğunu bize göstermekde
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hem umum mevcudatın herbiri birer vazife-i âliye ile muvazzaf birer memur u Rabbânî derecesinde iken,[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Evet yukarıda dediğimiz gibi butun kainat hayata hizmet etmekde
ve bu hizmet ile vazifelendirilmiş
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]küfür vasıtasıyla sukut ettirip, câmid, fâni, mânâsız bir mahlûk menzilesinde gösterdiğinden, umum mahlûkatın hukukuna karşı bir nevi tahkirdir.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
işde küfür yani inkar bir nevi onlardaki butun bu vazifeleri hiçliğe düşürmekde
ve gayesiz hala getirmekde.
Hem nasıl ki bizde dahi bu hissiyat mevcut bir işde çalışdığımızda yapdığımız işi tamamıyla hakkıyla yerine getirdiğimiz halde bizde o vazifeyi
ve o çalışmamaızı beğenmemek bir nevi bizlerdeki hissiyatı galeyana getiriyor bizleri hiddetlendiriyor.
Bizim fani gecici olan bir işimizi ve sanatımızı tanımama tahkir etme bu kadar galeyana getiriyor ise şu koca kainattaki umum
bekaya bak vazife ve guzellikleri tahkir ne kadar hiddete getirir ?
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İşte, envâ-ı dalâlet, derecâtına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki hikmet-i
Rabbâniyeye ve dünyanın bekàsındaki makasıd-ı Sübhâniyeye zarar verdiği için,
ehl-i isyana ve ehl-i dalâlete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcudat kızıyor, mahlûkat öfkeleniyor.
Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük
ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan!
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
evet ayeti kerimede Allahu teala söle diyor
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi.
O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.(Ahzab Süresi 72)
[/FONT] [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen,
işte kurtulmanın çaresi:
Kur’ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir ve Kur’ân’ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyyesine ittibâdır.
Gir ve tâbi ol.
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
Rabbim Kuran dairsinde bulunmayı ve sünneti seniyye ile amel etmeyi her daim nasip etsin ..
sübhaneke la ilmelene illa ma allemtena inneke entel alimül hakim
velhamdulillahil rabbulalemin el-fatiha
amin
[/FONT]
 
Üst