1) Nefret Ettirmeme

Eyvàh!

Well-known member
1) Nefret Ettirmeme

Yakın tarihimiz itibarıyla bizde ve diğer İslâm ülkelerinde yetişen nesiller, dinin kolaylaştırıcı ve müjdeleyici mesajlarına yeterince ulaşamamış, hatta uzak kalmışlardır. Hadise, selim bir kalb, sahih bir akılla incelendiğinde bunun sebebinin 'mânâ' konusundaki bilinçsizlik ve gayretsizlik olduğu görülür.

Bu dönemde müminler, 'Allah'a (cc) iman ettik' demekle beraber bu kelimenin ifade ettiği mânânın şuurunda olamamış, dış âlemle iç dünya arasındaki koordineyi sağlayamamış ve dine, diyanete ait olguları vicdânî enginlikleriyle anlayamamışlardı. Ne acıdır ki, mekteplere din dersi konduğu zaman dahi, böyle bir fırsata rağmen bazı din ve ahlâk dersi muallimleri sadece Kur'ân-ı Kerim'i ezberletmekle iktifa etmiş ve dine sempatisi olmayan çocuğa yanlış eğitim metodları uygulayarak onlardaki o çok az olan 'dine hürmet' hissini dahi yıkmışlardı. Bunu yaparken elbetteki çocuklar dinden soğusun diye yapmıyorlardı; ancak asırlardan beri devam edegelen birkaç büyük yanlışımızdan biri son bir kez daha tekerrür ediyordu.

Ben şahsen şu anda bile, Cenâb-ı Hakk'ın bize bahşettiği imkânları yeterince değerlendirdiğimizi söyleyemeyeceğim. Vatan evlâdı, din ve diyanet adına bin türlü şüphe ve tereddüt içinde önümüze kadar gelmekte ve bunlara karşı bizim vazifemiz de şüpheleri izale etmek, dini sevdirmek, Allah'ı (cc) birinci matlub, maksut hâline getirmek ve Rasûlü Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sevgisini akıl mantık dairesi içinde kalblere koymak iken, bunları bir kenara bırakarak onların daha sonra içinden doğan bir iştiyakla yapacağı işleri daha ehemmiyetli sayarak onu ürkütüyoruz. Evet, din konusu sadece bir kısım formalitelerden ibaretmiş gibi, çocuğa bazı şeyler ezberletmelerle iktifa edersek, çocuk -Allah muhafaza buyursun- dinden nefret edebilir; bir derse girmişse, başka bir derse girmek istemeyebilir. Altı aylık bir çocuğa nasıl yetişkinlere ait yiyecekleri vermiyorsak, öyle de belli bir yaşa kadar ezberleme meselesini de zorlamamak icap edecektir. İhtimal o, iman şuurunu elde ettikten sonra kendisi ezberlemeye çalışacaktır. Konu, sevdirmek, düşündürmek, benimsetmek ve belletmek çerçevesinde ele alınmalıdır. Böyle bir yolda yürümeyip de o masum dimağları rakamlara boğarak on iki, otuz iki, elli iki farz deyip bazı adetleri ezberletme metodlarına başvurursak, çocuğun kafasını, bilerek veya bilmeyerek dine, dinî duygulara karşı nefret ettirmiş oluruz ki, bu da dine hizmet yolunda ona karşı apaçık kötülük demektir.

Müminler bu hususta müteyakkız olmalı ve mutlaka dini her yönüyle sevdirmelidirler. Çocuğun kemmiyet ve riyâzî şeylerle, kafasını doldurma yerine kalb ve kafasını mânâya açmalıdırlar. Onlar öyle Kur'ân'a aşık olmalıdırlar ki, onu öğrenme, makâsıd-ı İlâhîyi kavrama, idealleri hâline gelmeli ve 'Allahım, bana dini anlamayı ihsan et, böylece makâsıd-ı sübbaniyeni öğreneyim, Kur'ân-ı Kerim'le dolayım.' diye düşünmeli ve hayatlarını bu mefkûreye bağlamalıdırlar.
 
Üst