Sizi hiç Kuran'la aldattılarmı?..

memluk

Hatim Sorumlusu
b_360_0_0_00___files_images_content_resized-3724-1316865510.jpg



Ehlullah demiş ki: hiçbir değerli söz yerde kalmaz, yeter ki sen sözünü yerden söylemeyi bil!
Nede güzel söylemiş.
Hakikat tevazu ile söylenildiğinde tesir ediyor kibir ile söylenildiğinde söz doğru olsa bile tesiri faydalı değil, zararlı olabiliyor.
O halde cümlen var ise var olmadan söylemelisin.
Dilin var ise kalbin ile konuşabilmelisin.
Bu yazımı kaleme aldığım yer Mekke şehri Kabe ye beş yüz metre mesafede bir konaklama yeri.
İslamiyet’in doğduğu ve ilan edildiği kutsal belde.

Bir yazarı yazmaya tetikleyen bir sebep olmalı ki mürekkebini sayfaya döksün. Evet, öyle bir sebep oldu ki bundan önceki bütün yazdıklarımı adeta bana ikinci üçüncü derecede gösterdi.

Evet ne söylemeye nede yazmaya elim dilim ve kalbim varmıyor ama zahiri bir surette artık gözüme bu problem parmağını sokuyor körlere de gösteriyor ve diyor ki: “bana bakın ben İslam için sizin ahretiniz için ciddi bir problemim beni çözseniz tüm müşküllerinizde çözülür beni çözemezseniz tüm müşkülleriniz daha da müşkül bir hal alır.
” Dikkat ediyorsun nedir o problem ki adeta insanlığın saadeti sadece bu meselenin halli ile hal olacak bu meselenin çıkmaza girmesi ile mahvolacak.

Ve anlıyorsun ki o problem insanlara necisin nerden geliyorsun ve nereye gitmektesin olan üç müşkül suale ikna edici bir cevap veren Kuran-ı Kerimin, anlaşılmaması için Kuran ile aldatma yolunu tutmakmış. Nasıl olur demeyin oluyor hem de (zehirli bir)bal gibi oluyor.


Kuran böyle dedi diyerek bölünmeler parçalanmalar ihtilaflar husumetler vesaire vesaireler.. yayıldıkça yayılıyor çoğaldıkça çoğalıyor.

Halbuki Kuran dese Allah diyor demektir.

Allah dediği an birliktelik beraberlik dayanışma huzur barış ve mutluluklar birbirini takip eder gider ve herkes onu dinlese ebedi bir saadeti kazanabilir.
Mevzuumuza ilk dikkati çeken tanınmış bir isim ve cisim ve eseri var meydanda. O zatı muhterem şu şekilde diyor:
işittim ki, en dehşetli ve muannid bir zındık Kur'ana karşı sû'-i kasdını tercümesiyle yapmağa başlamış ve demiş ki: "Kur'an tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin." Yani, lüzumsuz tekraratı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş.
Sözler ( 461 )

Evet sende işittin mi bu sözü? Hayır işitmedin işitemezsin. Zira hiçbir insan alet olduğu oyunu bozmadıkça ne işitebilir ne görebilir sadece bu oyunu kuranların, piyonu olur onlar dilerse zar gibi sallar dilerse zar gibi atar.

Şimdi bu zatı muhteremin bilinçli ve çok ciddi tarihi gerçekler barındırdığı tek satırlık cümlesi üzerinde duralım.

“İşittim ki”, yani o kadar çok tellalları bağırmışlar ki hapiste olan, hayattan çıkarılmış bir insanın dahi kulaklarına duyurmuşlar.

“En dehşetli”, yani korkup kaçılacak şey, ürkmek, şaşmak,korku ve telâş içinde olmak demektir. Yani dehş kökünden geliyor o ise bulanıklık, karanlık ve zulümat demektir.
Birde dehş(e) var ki tembel olmak manalarındadır. İşte bu manaların cisimleşmiş ve fikriyat sahasında bu cisimleşmiş elbisesini giyen o kişi ise yine ikinci cümlede zındık tabiri ile vasıflandırılmış.
Zındık ise zendekadan geliyor. Kâfirlik, dinsizlik yani Zendeka sâhibine zındık dinsiz de denir.

Buraya kadar sözlük manasını anladı isen bak gör ki bu dinsiz ve ondan korkulup kaçılması gereken dehşetli kişi ne demiş: Kuran tercüme edilsin. Peki tercüme ne demek?
Tercüme: Bir sözü bir dilden başka dile çevirmek. Bir lügatı, diğer bilinen lügata çevirerek anlatmak demektir ki aslı terceme şekliyledir.

Ne kadar masum bir istek gibi geliyor değil mi?

Yılanın yaklaşması da sessiz ve yumuşak surettedir fakat ısırığı ve zehri çok bağırttırır çok ağlatır çok acı çektirir bazen de öldürür o kuvvettedir.
Sonra aynı kişi ne demiş:
Ne mal olduğu bilinsin. Yani tercüme edilsin ve kuran okuyanlar artık asıl olan orijinal metini bıraksınlar ve kendi kafalarına göre okuyup okuduklarını yorumlasınlar mana versinler ve kendi anlayışlarına göre amel etmeye başlasınlar.
Ve kafalar adedince, tercüme edilmiş kuranlar o kafalardan türetilen manalar ile anlayış çatışması idrak çatışması gerçekleşsin.
Kurana inananlar ellerinde kuran varken şaşırsın inanmayanlarda bu kargaşayı görüp Kuran’dan ve tabilerinden kaçsın ve onlara karşı savaş açsın.
Ne kadar uç ve sivri bir cümle ile en sade dille kaleme aldım değil mi? İşte durum ve vaziyetimiz İslam dünyasında ekseri bu şekildedir.
O cümlede aldatıcı dessas ve masonik iki plan var.
Birinci planlarında “Lüzumsuz tekrarlar” cümlesi ile Kuran’dan uzak insanları hepten uzaklaştırmaya çalışmak ve Kuran karşıtı ameller ile dünyaya tapar bir şekilde yaşam sürmeleri istenir esas alınır ve sağlanır.
İkinci planda ise “tercümesi onun yerine okunsun” cümlesi ile de Kuran’a inanan ve amel etmek isteyen insanların sapıttırılması birbirlerine düşürülmesi bölündürülmesi parçalandırılması esas alınmıştır ve isteniyordur.
Bu vartadan bu tehlikeden kurtulmanın tek formülü vardır. Oda hakiki bir ilimdir.
İkinci plan olan tercüme meselesi ile birinci planlarını çok rahat işlettirebilmektedirler.
Buna örnek vermek için ‘a’ sı ‘b’ si ‘c’ si demeyeceğim örneklendirmeyeceğim elbet. Çünkü bir yazar akla kapı açıp insanların ihtiyarını ellerinden almayandır onlara tercih etme hakkını yazılarında sunabilendir.
O muhterem zat kim, anlattığı kişi kim, hangi kitapta bunları uyarı mahiyetinde bizlere ders veriyor?, okuyucularımın feraset, basiret ve araştırmalarına bırakıyorum, havale ediyorum.
Şimdi cevaba geçelim bakalım Kuran-ı Kerimin hakiki tercümesi yapılabilinir mi? Öğrenelim.
Evet zındık ve dehşetli şahsı haber Veren o muhterem onların bu planını bozacak bir cevab vermiş ve diyor ki:

Kur'anın hakikî tercümesi kabil değil,(mümkün değil olamaz) Lisan-ı nahvî olan lisan-ı Arabî yerinde(gramere ait olan arabca dili yerine) Kur'anın meziyetlerini ve nüktelerini başka lisan(dil) muhafaza edemez(koruyamaz), Herbir harfi, on adedden bine kadar sevab veren kelimat-ı Kur'aniyenin mu'cizane ve cem'iyetli tabirleri yerinde, beşerin âdi ve cüz'î tercümeleri(insanların sıradan ve kısır tercümeleri) tutamaz, onun yerinde câmilerde okunmaz. Sözler ( 461 )

Ve bu vahyolunan kitabın en büyük mürşidi Hz.Muhammed aleyhisselam yine mealen buyuruyor ki:

Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim Kitabullah hakkında şehsî re'yi ile söz ederse, isâbet bile etse hatâdadır.
Ebu Dâvud, İlm, 5 (3652);Tirmizî, Tefsir 1, (2953).

Rezîn şu ilâvede bulunmuştur: "Kim re'yi ile söz eder de hata ederse küfre düşer."
409 - İbnu Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim Kur'ân hakkında ilme dayanmadan söz ederse ateşteki yerini hazırlasın."
Tirmizî, Tefsir 1, (2951).
410 - Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Benim hakkımda da bildiğiniz dışında sözden kaçının. Kim bana bile bile yalan nisbet ederse ateşteki yerini hazırlasın. Kim de Kur'ân hakkında re'yi ile söz ederse ateşteki yerini hazırlasın."
Tirmizi, Tefsir 1, (2952).

Evet insanlar Kuran’ın bu yönünü acilen ilmen görebilmeliler yoksa piyasada dağıtılan ve tercüme edilmiş Kuran mealleri ile ilimsiz bir şekilde kafalarından yaptıkları yorumlara tabi olarak hem kendilerinin hem de etkiledikleri insanların imanlarını tehlikeye düşürebilirler.

Çare Kuran tefsirlerindedir.
Çare Kuranı anlamak için ilim tahsil etmektedir.
Mealden manaya ilmin yok ise geçemezsin fakat özden sözün mahiyetine ulaşabilirsin. Kuran seni öze çağırıyor öze ulaş ve sözünü yap diye..

Sanal imamlardan, sanal sözcülerden de kaçının, dikkatli olun sanal mescitler sanal meyhanelere dönmüş sanal bir hayat ile herkesi istisnasız tehdit ediyor, bilinç altınıza sızarak nicelerini öyle bataklığa çekiyor ki bazen düşen bir daha asla çıkamıyor oracıkta boğuluyor.

Ey ifsad komitesinin ağa babaları her zaman pis planlarınız ile alem-i islamı ifsad etmek onların ahretlerini kendi ahretleriniz gibi berbat etmek için geceli gündüzlü çalışıyorsunuz.
Fakat kalbi bozulmamış akıl ışığı sönmemiş hiçbir kimseyi ebediyen karanlıkta bırakamazsınız.
Kalem tutan ellerimiz bir gün kırılsa düşünen akıllarımız bir gün mecnun olsa hakka koşan bedenlerimiz bir gün felc olsa kalplerimiz ve vicdanlarımız sizi mahkemelerin en büyüğü olan mahşeri meydanda yargılayacak ve davacı olacaktır.
Çekin o habis fikriyat ve ellerinizi pak sinelerden oynamayın bu milletin imanı ile ve imana gelin.. son sözümüz hasbunallahi veniğmelvekil dir..

Araştırmacı Yazar
Süleyman Yasin AKDENİZ
 

kýrýmlý

Well-known member
Bu kadar yazıdan çıkaracağımız sonuç."Meal okumayın kafanız karışır,sizi aldatırlar"mıdır.

Söylendiği gibi tefsir okuduğumuzda,yine mealde olduğu gibi başkasının yorumlarını okumuş olmuyormuyuz?
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Bu kadar yazıdan çıkaracağımız sonuç."Meal okumayın kafanız karışır,sizi aldatırlar"mıdır.

Söylendiği gibi tefsir okuduğumuzda,yine mealde olduğu gibi başkasının yorumlarını okumuş olmuyormuyuz?

Çare Kuran tefsirlerindedir.
Çare Kuranı anlamak için ilim tahsil etmektedir,günümüzde herkes hoca tam ilim tahsil etmeyen konuya tam vakıf olmayan, ayete kafasına göre meal verip kitap neşrediyor bunun farkında olmayan insalarda o kitaba bakarak yanlış yorumlar ve fikirlerle eleştiriyor .Bunun önünü kesmek için hakiki mufessirlerin eserlerini okuyun diyor yukardaki yazı kırımlı hocam..
 

Hüzün Rüzgarý

Well-known member
Çare Kuran tefsirlerindedir.
Çare Kuranı anlamak için ilim tahsil etmektedir,günümüzde herkes hoca tam ilim tahsil etmeyen konuya tam vakıf olmayan, ayete kafasına göre meal verip kitap neşrediyor bunun farkında olmayan insalarda o kitaba bakarak yanlış yorumlar ve fikirlerle eleştiriyor .Bunun önünü kesmek için hakiki mufessirlerin eserlerini okuyun diyor yukardaki yazı kırımlı hocam..

Vee En Hakikatlı KU'RAN TEFSİRİ RİSALE-İ NUR'dur..! :045:
 
Üst