Hikmetü’l-İstiâze Altıncı İşaret

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bismillahirrahmanirrahim
Şeytanın en tehlikeli bir desisesi şudur ki:
Bazı hassas ve sâfi-kalb insanlara, tahayyül-ü küfrîyi tasdik-i küfürle iltibas ettiriyor.

tahayyül-ü küfr
küfrün yani tevhidi bozan itikadi anlayışların hayal dairesinde incelenmesidir veya suretlendirilmesidir
[/FONT]
rnksohbet.gif
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]arkadaşlar evvela hayal dairesi serbest bir dairedir
yani şeriatle hududlandırılmamıştır[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]bu hayal dairesi hayr şer guzel çirkin rahmani şehvani her şey orada bir arada bulunur
yani bu daire şeriati dinlemez
iradeyi dinlemez
ancak iradeyle yönlendirilebilir bazan onuda yapamaz bir sure sonrra irade mağlub olabilir
tekrar nefsani hallere dönebilir
bu daire serbest olduğundan ve iradeyi dinlemedğinden mesuliyeti yoktur
bu daire Allahın varlığını hayal edebileceğmiz gibi yokluğunuda hayal edebilir
eğer (haşa) Allah olmasaydı ne olurdu
bu sorunun cevabını ararken hayal dairesi kullanılır ve hayalen kainatın işleyişine evveline vedahi diğer unsurlarına bakılır ve eğer Allah olmasaydı bu unsurlar Allah olması lazımdır gibi tefekkurler yapılabilir
ve daha başka şekilde tasavvurlarda yapılabilir
şeytan tam bu noktada bir vesvese atıyor o kişiye
ya gerçekten Allah bunlar olabilirmi gibi veya daha başka şekillerde vesvese atarlar
bu duşuncede olan insan eğer ince bir duşunceye sahib değilse bu hayal dairesindeki tasavvuru
kalbinin tasdiki sanabilir ve aldanabilir
bu tarz insanlar hassas ve safi insanlardır
safiliğin manası ilimsiz samimilikdir
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Tasavvur-u dalâleti, dalâletin tasdiki suretinde gösteriyor.
Ve mukaddes zatlar ve münezzeh şeyler hakkında gayet çirkin hatıraları hayaline gösteriyor

kişi afedersiniz helada ihtiyaç gideriyorken aklına peygamber efendimiz a.s.v. gelebilir veya Kur’an-i Kerimden ayetler gelebilir
hem gözü kendi necasetinde ve hayali Kur’an-i Kerim ayetlerinde olabilir
kendi necasetine bakmaması gerektiği dinin emridir ve efendimizi duşunmemeside efendimizin emridir
ama hassas musluman bunu unuturda necasetine bakarsa o esnada şeytan ya efendimizi hayaline getiriyor yada ayetleri hayaline getiriyor
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ve imkân-ı zâtîyi imkân-ı aklî şeklinde gösterip, imandaki yakînine münâfi bir şek tarzını veriyor
Ve o vakit o biçare hassas adam, kendini dalâlet ve küfür içine düştüğünü tevehhüm edip imandaki yakîninin zâil olduğunu zanneder, ye’se düşer

evet
Ünviversite de okurken tanıştığım biri vardı demiştiki
ben normal zamanlarda ayetleri sureleri ezberleyemedim
ne ezberlediysem helada ezberledim orada daha kolay ezberliyordum
neden böyle oluyor acaba diye düşünüyordum cevabını bu dersi ve sözlerdeki vesvese dersini dinleyince
anladımki
şeytanın tuzağına düşmüş
bunun asıl zararı ve devamlı zararı hela harincindedir
çünkü kişi normal şartlarda ayetleri düşündüğü zaman bu sefer hayaline heladaki necaseti geliyor
ağzı ayetleri söylerken hayali necastiyle oynuyor
budurum ki kişi eyvah benim kalbim bozulmuş
latifelerim iflas etmiş
ben ne alçak biriyim der önce ibadetten sonra islamiyetten ve Allah korusun imandan soğuyabilir
çünkü bu tuzağa düşen kişi ye’se düşmüştür
bu halde olan birine şeytan her istediğin yaptırabilir
o yeisle şeytana maskara olur.
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Şeytan hem ye’sini, hem o zayıf damarını, hem o iltibasını çok işlettirir; ya divane olur, yahut “Her-çibâd-âbâd” der, dalâlete gider.
Şeytanın bu desisesinin mahiyeti ne kadar esassız olduğunu

evet aslında bu tuzağın mahiyeti esassızdır
sair derslerde bunun geniş izahı var
inşallah
ileride özel olarak vesvese bahsinide işleriz burada
bazı risalelerde beyan ettiğimiz gibi, burada icmâlen bahsedeceğiz
arkadaşlar bugelecek misali iyi anlamalıyız
tam derdimize derman hükmündedir
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Şöyle ki:
Nasıl ki aynada yılanın sureti ısırmaz ve ateşin misali yandırmaz ve murdarın aksi telvis etmez.

[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]bir tanıdğım vardı televizyonda yılan görse oturduğu yerden bağırır ve koltukların uzerine çıkardı
halbuki aynadaki yılan ısırmaz o sadece bir resimdir
aynadaki ateş yakmaz çünkü o sadece bir resimdir
aynadaki necaset necaset değildir çünkü o sadece bir resimdir
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Öyle de, hayal veya fikir aynasında küfriyâtın ve şirkin akisleri ve dalâletin gölgeleri ve şetimli çirkin sözlerin hayalleri itikadı bozmaz, imanı tağyir etmez, hürmetli edebi kırmaz
evet hayal
fikir
gibi bizdeki hasseler birer aynadırlar
ve hariçden bazı şeylerin resimleri bu aynalara gelebilir
küfür gibi
dalalet gibi
yukarıda dediğimiz gibi
Kur’an-i Kerim okurken
hayal aynamıza necaset gelebilir
bu necaset sadece bir resimdir
gerçek bir necaset değilki gerçekten bulaşsın bulaştırsın zarar versin
bu iki aynada olan resimler ne olurlarsa olsun
bizim itikadımıza zarar vermez
inancımıza zarar vermez
samimiyetimize zarar vermez
kalbimize kirletmez ve bozmaz
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çünkü meşhur kaidedir ki, “Tahayyül-ü şetim şetim olmadığı gibi, tahayyül-ü küfür dahi küfür değil ve tasavvur-u dalâlet de dalâlet değil.”
bu ifade guzel bir özettir
İmandaki şek meselesi ise
imkân-ı zâtîden gelen ihtimaller, o yakîne münâfi değil ve o yakîni bozmaz
imkan ı zatiyi ileride anlatıcaz inşallah
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İlm-i usul-i dinde kavâid-i mukarreredendir ki,
İmkân-ı zâtî, yakîn-i ilmîye münafi değil ve zaruret-i zihniyeye zıddiyeti yoktur.

bunun ne demek istediğine bir misal vericez
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Meselâ, Barla Denizi su olarak yerinde bulunduğuna yakînimiz var.
evet şübhe etmiyoruz şu anda barla gölü yerindedir
buna yakin diyoruz
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Halbuki, zâtında mümkündür ki, o deniz, bu dakikada batmış olsun.
evt şu dakikada batması mümkün olmazmı
elbetteki olur
Ve batması mümkinattandır.
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bu imkân-ı zâtî,
madem bir emâreden neş’et etmiyor; zihnî bir imkân olamaz ki, şek olsun.

yani bir delil varmı ortada yok
madem delil yok ozaman barla gölü yerindemidir acaba diye şübheye düşülürmü
düşülebilmesi için ne lazım
delil lazım bir emare lazım
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çünkü, yine ilm-i usul-i dinde bir kaide-i mukarreredir ki,
Yani, “Bir emâreden gelmeyen bir ihtimal-i zâtî ise, bir imkân-ı zihnî olmaz ki şüphe verip ehemmiyeti olsun.”

emare= delil demektir
eğer delil olursa o zaman o ihtimal imkan ı zatitilikden çıkar imkan i zihniliğe geçer
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İşte bu desise-i şeytaniyeye mâruz olan biçare adam,
hakaik-i imaniyeye yakînini böyle zâtî imkânlarla kaybediyor zanneder.

başına belalar gelir
dualar eder
sonuç değişmez
bu sefer isyan eder Allahım benim suçum neydi der itiraz eder
sanki Allah ona duşman olmuş zanneder
halbuki Allahın ona duşman olması imkan i zatidir
imkan i akli değildir
eğer kişinin imanı varsa
Allah onun duşmanı değildir çünkü delili var çünkü imanı var
ama şeytan onu evhama sokar ve isyan ettirir
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Meselâ, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm hakkında, beşeriyet itibarıyla çok imkân-ı zâtiye hatırına geliyor ki, imanın cezim ve yakînine zarar vermez. Fakat o zarar verdi zanneder, zarara düşer.
Hem bazan şeytan, kalb üstündeki lümmesi cihetinde, Cenâb-ı Hak hakkında fena sözler söyler. O adam zanneder ki, onun kalbi bozulmuş ki böyle söylüyor

evet her insanın kalbine yakın yerde
vesvese vermekle vazifeli şeytan vardır
onun işi her fırsatta vesvese vermektir
oradan kalbe çirkin suretler ve sözler söyler durur
birinin olsun tutmasını bekler
titriyor.
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Halbuki onun titremesi ve korkması ve adem-i rızası delildir ki, o sözler kalbinden gelmiyor, belki lümme-i şeytaniyeden geliyor veya şeytan tarafından ihtar ve tahayyül ediliyor.
Hem insanın letâifi içinde teşhis edemediğim bir iki lâtife var ki, ihtiyar ve iradeyi dinlemezler, belki de mes’uliyet altına da giremezler.
Bazan o lâtifeler hükmediyorlar, hakkı dinlemiyorlar, yanlış şeylere giriyorlar.
O vakit şeytan o adama telkin eder ki: “Senin istidadın hakka ve imana muvafık değil ki, böyle ihtiyarsız bâtıl şeylere giriyorsun.
Demek senin kaderin seni şekavete mahkûm etmiştir.” O biçare adam ye’se düşüp helâkete gider.
İşte, şeytanın evvelki desiselerine karşı mü’minin tahassungâhı,

tahassungah
sığınma yeri
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]muhakkıkîn-i asfiyanın düsturlarıyla hudutları taayyün eden hakaik-i imaniye ve muhkemât-ı Kur’âniyedir.
Ve âhirdeki desiselerine karşı, istiâze ile, ehemmiyet vermemektir

Allah sığınma euzu demek ve ehemmiyet vermemek duymazdan gelmek
[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çünkü ehemmiyet verdikçe, nazar-ı dikkati celb ettirip büyür, şişer. Mü’minin böyle mânevî yaralarına tiryak ve merhem, Sünnet-i Seniyyedir.
el fatiha[/FONT]
[FONT=verdana,geneva]Risale-i Nur Sohbetlerimiz
www.risalesohbet.net & irc.risalesohbet.net
[/FONT]
 
Üst