Dini nikâhı aralıklarla tazeleme gerekli mi?

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Dini nikâhı aralıklarla tazeleme gerekli mi?
Dini nikâhı belli aralıklarla tekrarlamak gerekli midir? Evlendiğimizde kıyılan nikâh ömür boyu geçerli midi

Mehmet PAKSU'nun yazısı...

47188.jpg



Nikâh tazelemek gerekir mi?

Hocam, dini nikâhı belli aralıklarla tekrarlamak gerekli midir? Evlendiğimizde kıyılan nikâh ömür boyu geçerli midir? Ben sekiz yıllık evliyim, eşim "nikâh tazelemek gereklidir" diyor. (Volkan Öztürk) Evli çiftlerin nikâhı bir defa kıyılır. Ondan sonra ölünceye kadar devam eder.
Tekrarlamaya, yenilemeye hiç ihtiyaç yoktur. Bu açıdan evlendiğinizde kıyılan nikâh ömür boyu geçerlidir. Kaç yıllık evli olursanız olun, nikâhın tazelenmesi diye bir olay söz konusu değildir.

Çünkü nikâh eskiyen ve yıpranan bir şey değildir. İlk günde iki tarafın rızası ve sözlü ifadeleriyle iki şahit huzurunda evlilik bağı kurulmuş ve tamamlanmıştır. Nikâhın gitmesi de, boşanmayı olayı da, erkeğin kendi elinde ve dilindedir.

Dinen boşamaya götürecek bir ifade kullanır ve bir söylerse nikâh gitmiş, boşanma gerçekleşmiş sayılır. Cuma gecelerinde camilerimizde namazdan sonra imamın "iman ve nikâh tazelemesi" yle nikâha herhangi bir şey gelmiş olmaz. Çünkü nikâh ne tazelenir, ne de yenilenir.

Çünkü nikâh eskiyen, azalan ve noksanlaşan bir şey değildir. Sonuç olarak, nikâh nikâhtır, ayrılıncaya veya ölünceye kadar devam edip gider.
İçimizden dua edince duamız kabul olur mu? Dua bir ibadettir, bir kulluk görevidir, kulluğun ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Dua, kulun Rabbine yaklaşması, yakınlaşması ve ulaşmasıdır. Duanın diğer bir anlamı da Allah'ı çağırmak, Ona bir çağrı göndermektir.

Çağrımıza cevap verdiğini bildiğimiz için, içimizde bir rahatlık ve huzur olur. Bir âyette bildirildiği gibi, "Bana dua edin, Ben de duanıza cevap vereyim" denmektedir. Zaten dua eden adam bilir ki, Birisi var, onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder.

Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun sonsuz ihtiyaçlarını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini düşünerek bir ferah, bir sevinç duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atar. Âraf suresinde (âyet: 55) de, "Rabbinize için için yakararak dua edin" buyurulur.
Bunun için dua dille de olur, kalble de olur, sadece içimizden geçirerek de olur. Yeter ki, insan bir şekilde derdini ve ihtiyacını Rabbine açsın, Ona içini döksün, yalvarıp yakarsın.
Her şeyi Allah'tan iste Abdullah bin Abbas anlatıyor: Birgün Resulullahın (a.s.m.) bineğinin terkisinde bulunuyordum. "Ey oğul, sana bazı şeyler öğreteyim" dedi ve şöyle buyurdu: "Sen Allah'ın emir ve yasaklarını koru ki, Allah da seni korusun.
"Allah'ın emir ve yasaklarına riayet et ki, Onun yardım ve inayetini devamlı yanında hazır bulasın. "Bir şey isteyeceğin zaman Allah'tan iste. Bir yardım dileyeceğin zaman Allah'tan yardım dile. "Şunu da iyi bil ki: Bir hususta yardım etmek amacıyla bütün millet biraraya gelse Allah'ın senin için takdir etmiş olduğundan öte bir yardımda bulunamazlar.

"Sana zarar vermek amacıyla hepsi biraraya gelseler, yine Allah'ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler. "Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur. Meydana gelecek her şey önceden tespit ve takdir edilmiştir."

Bugün

 

nurlu hacý

Active member
Sana zarar vermek amacıyla hepsi biraraya gelseler, yine Allah'ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler. "Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur. Meydana gelecek her şey önceden tespit ve takdir edilmiştir."

eline koluna sağlık ALLAH RAZIolsun
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
NİKÂH TAZELEME


Müslümanların zaman zaman nikah tazelemeye ihtiyaç duydukları ve bunu çeşitli usüllerle yaptıklarını biliyoruz. Fakat birçok kişi, bunun zor bir işlem olduğunu zannederek nikah yenilemekten uzak kalıyor. Kimileri de uygulama şeklini yeterince bilmediklerinden, nikah tazelemeleri usule uygun olmuyor.

Bilindiği gibi, İslâm hukukunda evliler arasındaki boşanma hakkı en fazla üçtür. Üç boşamadan sonra, yeni bir evlilik geçirmeyen aynı kadınla bir daha nikahlanma ve boşanma hakkı olmaz. Ancak, bu durum boşanma yoluyla olan ayrılığa mahsustur. Müslüman erkek veya kadından biri -Allah korusun- iman dairesinden çıkıp “mürted” olsa, bu durumda nikah doğrudan bozulup, evlilik bağı ortadan kalkar. Fakat dinden çıkma durumunda bozulan nikah boşanma değil, nikahın feshidir (yok olmasıdır). Bu ise boşanma (talak) sayısını etkilemez. Erkeğin sebep olduğu boşanma hali dışında, her iki eşin sebep olabildiği bu gibi nikah feshinde, üç kereden çok fazla da olsa, herbirinde nikahın yenilenmesi mümkündür.

Yine bilinen fıkhî bir gerçektir ki, mürted olmuş kişinin hiç kimseyle nikahı sahih değildir. Önce müslümanken, evlendikten sonra dinsiz olan kimse de nikah bağını koparmış olur.1 Bu durumdaki kimseyle evlilik hayatını sürdürmek caiz değildir. Ancak, imanı bozulan eşin tevbeyle iman tazeledikten sonra, şartları çerçevesinde nikahını da yenilemesi gerekir. Sadece tevbe etmek nikahın tazelenmesi için yeterli olmaz.


İman Nasıl Bozulur?

İmanın şartlarından birini inkar eden veya dini zaruretlerden namaz, oruç, zekat gibi kesin farzları inkar ve tahkire kalkan, yahut zina, şarap, faiz gibi kesin haramların haramlığını kabul etmeyen kimse, dinden çıkıp mürted olur. Bunun gibi din ve mukaddesata hakaret eden, müslümanın imanına ve kitabına söven de kafir olur. Müslümanlık iddiasıyla yaşadığı halde, baştan beri mezhep ve itikadı küfür üzere olan, ismen müslüman, fakat aslen kafir olan batıl inançlı kimseler ise putperest ve müşriklerden sayılır. Müşriklerin kendi aralarındaki nikahları geçerlidir.

Müslüman erkeğin, ehl-i kitap denilen -dinine bağlı- yahudi ve hıristiyan kadınlarla evlenmesi, kerahetle de olsa caizdir. Ancak müslüman kadının müslüman erkekten başkasıyla evlenmesi caiz değil, batıldır, hükümsüzdür.

Bilerek veya bilmeyerek küfre düşülüp imanın ve nikahın bozulması, yahut dikkatsizce sarfedilen bazı sözlerden dolayı boşanmanın meydana gelmesi ihtimal dahilindedir. Bu münasebetle zaman zaman tevbekâr olup, iman tazelemek gerekebilir. Ayrıca evliler için şartlarını gözeterek nikah yenilemek de ihtiyatlı bir davranıştır. Zaten nikah tazelemelerin birçoğu bu sebeple olmaktadır. Yani nikahın sıhhatine bir şüphe düştüğü zaman, şartlarına uygun olarak yenilenmesi isabetli olur. Böyle ihtiyata dayalı bir nikah için, ayrıca nikah bedeli (mehir) ödemek de gerekmez.



Nikah Nasıl Tazelenir?

Nikah tazeleme, bilinen nikah akdinin aynısıdır. Yani en az iki erkek şahit yanında, evlenen tarafların birbirlerini eş olarak kabullendiklerini açıkça ifade etmeleridir. “Ben seni eşim olarak (yeniden) nikahıma alıyorum”; “Ben de bu nikahlanmayı kabul ettim.” gibi.

Nikah yenilemede işin daha kolay şekli ise şöyledir: Erkek, nikahını yenilemek için eşinin vekalet ve rızasını alır. Uygun şahitler (ergen, müslüman ve en az iki erkek) huzurunda: “Ben, mevcut eşimi onun rızasıyla yeniden kendime nikahladım.” der. Böylece nikah yenilenmiş olur. Bir de bereketlenmek için Fatiha ve dualar okunabilir.

Ancak, Şafiî mezhebinde kadının sadece erkek velisi veya velinin erkek vekili karşı tarafla nikah sözleşmesi yapabilir. Yani Şafii bir erkek, karısının velisinden vekalet alarak, karısının da izniyle nikah tazeleyebilir.2 Fakat gerekirse bu meselede Şafiîler de, Hanefileri taklid edebilirler.

Bazen camilerde ve benzer topluluklarda, “Allahümme, innî üridü...” (Allah’ım ben istiyorum ki...) diye başlayan ve imamın cemaatle birlikte tekrarladığı bir nikah tazeleme şekli var. Bu durumda imam haricinde cemaatin söyledikleri, yetersiz telaffuzlarla ve şahitlik yönüyle de anlaşılmaz gürültülerle birbirine karışıyor. Bu durum bir hatırlatmanın ötesinde, nikah tazeleme için yeterli olamaz. Ancak hanımından nikah vekaletini almış bir-iki kişi, imamın yanına çıkarak onunla birlikte veya kendi başlarına cemaate karşı: “Ben mevcut zevcemi onun rızasıyla, yeniden kendime nikahladım” demiş olsalar, nikahları yenilenmiş olur.

1- Kâsânî: Bedaiu’s-Sanai, Beyrut-1997; İbnu’l-Hümam: Fethu’l-Kadîr, Beyrut-1995, 3/394, 406
2- Maverdî: el-Havi’l-Kebir, Beyrut-1994, 9/128; Beğavî: et-Tehzib, Beyrut-1997, 5/286



Yusuf Özcan / Semerkand
 
Üst