Kula Yakışan, Yüzünü Hakk'a Çevirmektir

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Kula Yakışan, Yüzünü Hakk'a Çevirmektir

Aksemseddin K.S. Hazretleri’nin beyanına göre, Allah dostlarının hallerini, hayatlarını ve menkıbelerini nakletmek, Allah’ın feyzinin celbine, rahmetinin inmesine vesile olur. Ayrıca anlatılan meseleler gönüllerimizde yer tutar, amellerimize tesir eder ve hayatimizin hayırlı bir yasayışa dönmesine sebep olur.

Esas olan ilâhî rızaya ulaşmak, mafiret-i ilâhîye yönelmektir. “İlâhi, maksudum sensin, matlubum da senin rızandır” cümlesini, Sâdât-i Kiram bunun için her türlü amelde elimize rehber, dilimize zikir, gönlümüze ışık olarak bildirmişlerdir. Böylece, “iki kişi Allah için bir araya gelirse, üçüncü Allah’tır.” sözünün manası ortaya çıkar. İste bu maksatla bir araya gelenlerin üzerinde Allah Tealâ’nın rahmet ve kudret eli vardır.

Bir misafirliğe gittiğinizde evin sahibi sizi buyur eder, izzet ve ikramda bulunur. Allah Tealâ da kainatın yaratıcısı ve sahibidir. Bu kadar ümmet-i Muhammed , “ey Rabbimiz!” der de, O “buyur ey kulum!” demez mi? İste bizim münacaatimiz “buyur ey kulum!” dedirtmek içindir. Sohbetler buna vesiledir.

Allah Tealâ insana bir yüz verdi. O yüz, iki elin parmaklarının birleşmiş halinden daha küçük. Bu dünyaya milyarlarca insan geldi geçti, ama hiçbir zaman bir kimsenin yüzü diğer birinin yüzüne benzemedi. Çünkü yüz, Cemalullah’ın aynası, ilâhî isimlerin ve nakışların ayrı ayrı mühürleridir. Allah’ın mührü nihayetsiz derecede meseleye hükmettiği gibi, kimsenin yüzü diğerine benzemez. Yüz Allah’tan gelen bir mektup gibidir. Bu mektup Allah’ı gösterir. O zaman bu yüzü Allah Tealâ’nın tecelli ve sübhanî kudretine çevirmek gerekir. Tıpkı bütün çiçeklerin yüzünü güneşe çevirdiği gibi.

Bir insanin iki cihan saadetine ulaşabilmesi için, Hakk’ı bilip O’na döndüğü yüzünü zikirle süsleyip nurlandırması, bunun için de bir kâmil bir rehbere başlanması gerekir. O rehber yüzünü Allah’tan ayırmayan bir ay gibi olduğundan zikri hatırlatır. Evliya-i izam o kimselerdir ki, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatırlar.

Eğer dostuna baktığında o sana Allah’ı hatırlatıyorsa, hayır kapısını açmış demektir. Aksine bir adam sana siyaseti, gafleti, alış-verisi, düşmanlığı, dedikoduyu hatırlatıyorsa, o adam yüzünü batıla çevirmiştir. Tabii mümine de, yüzü Allah’ı hatırlatanlara baktığında onu görüp anlayacak feraset gerekir.

Evet; yüzü her iki tarafa çevirmek de mümkündür. Hülâsa, mürşidin elini tutan Hakk’ı hatırlar. Çünkü mürşid, Allah’ın nuruyla nurlanan bir cemal sahibi olup yüzünü Hak’tan ayırmadığından, yüzünü ona çevirenlere Allah’ın zikrini telkin eder. Bunu söyle de ifade edebiliriz: İnsanin yüzü kâmile bakacak. Ondan Rasulullah A.S.’i görecek. Oradan Allah’ı bilecek. Eğer yüzünü Hak’tan çevirirse, o zaman nefse bakacak, şeytana ram olacak ve dünyada boğulacaktır.
İste bir tane yüzün var. Ne tarafa bakacağını sen seç.

Mehmet ildirar
 
Üst