Onlar Bilmiyorlar

mihrimah

Well-known member
"Allah Rasulünü(s.a.s) hatırlıyorum. Bir peygamberin hikâyesini anlatıyor. O peygamberi dövüyor, yaralıyorlar. O ise, bir yandan yüzünden akan kanları siliyor, bir yandan dua ediyor: "Allahım, sen kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar."1

Bunlar, Efendimiz’in sevgili dostu Abdullah b. Mesud’un(r.a) sözleri. Hani bir zamanlar Mekke’de, Kureyş müşriklerinin karşısında ilk kez Kuran-ı Kerim okuyan genç sahabi.2

Yine o genç sahabinin anlattığına göre; Peygamberimiz(s.a.s) Kabenin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ve arkadaşları da oradaydılar. Efendimiz secdeye vardı ve secdesini uzattı. Ebu Cehil, yanındakilere: ‘’Hanginiz filancanın yeni kestiği devesinin işkembesini Muhammedin sırtına bırakır’’, dedi.

İçlerinden en kötüsü olan Ukbe b. Ebi Muayt kalktı. Pislik dolu işkembeyi getirerek Nebi aleyhisselamın sırtına bıraktı.

Abdullah b. Mesud olduğu yerde kalakalmıştı. Ne konuşabiliyor, ne de hareket edebiliyordu. Onu bu durumdan kurtabilecek hiçbir gücü yoktu. Henüz İslamın ilk günleriydi. Müslüman olduğunu ilan edenlerin sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmiyordu. Abdullah o günlerde, Kureyş liderlerinden birinin develerini güden kimsesiz bir çobandı.

Resulullah, işkembenin ağırlığı sebebiyle secdeden kalkamıyor, Kureyşliler ise gülmekten yere düşmemek için birbirlerine tutunuyorlardı.

İbn Mesudun yaşadığı çaresizliği, en sevdiği insana yardım edemediği için duyduğu acıyı ne anlamak ne de anlatmak herhalde mümkün değildir.

Kureyşin azgın liderlerinin gürültüsünü duyan küçük Fatıma(r.anha) koşarak geldi ve babasının omuzlarından pislikleri aldı. Allah Resulü secdesini tamamlayıp ayağa kalktığında ellerini açtı ve üç kere : ‘’Allahım! Kureyşi sana havale ediyorum. Utbe’yi, Ukbe’yi, Ebu Cehil’i ve Şeybe’yi sana havale ediyorum. Elimden bir şey gelmiyor’’, dedi.3

İbn Mesud adları sayılan müşriklerin, Bedir’de tek tek öldürüldüklerini gördü, hatta Ebu Cehil’i bizzat kendisi öldürdü.

Uhud Savaşının en kızgın zamanıydı. Okçular yerlerini terketmiş, Müslümanlar darmadağın olmuş, binlerce düşmanın ortasında bir avuç arkadaşıyla bir peygamber yalnız kalmıştı. O peygamberin dişleri kırılmış, damağı, yanağı, alnı yaralanmıştı. O peygamber bir yandan yüzündeki kanları siliyor, bir yandan dua ediyordu:

"Allahım, Sen kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar."
 

Livza

Well-known member
tsklerpq7.gif
 

ARİF

Well-known member
"Allahım, Sen kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar."
efendiler efendisinin(sav) engin hoş görüsü bu idi çünkü onu yaratanda (cc)o(sav)nun böyle olmasını murad buyurmuştu yığınla işlediğimiz günahlarımız karşısında bizi rızıklandırmasıda ALLAH (CC) nun bizlere merhameti adına bir örnektir.peki ya efendimiz bu hoş görüye sahipken bize böyle olunmasını yaşantısıyla göstermişken ne oluyor bizede bugün birbirlerimizi dahi hazmedemez oluyoruz hoş görü diyalog diyerek efendimizin izinden giden bugünkü büyüğümüze karşı alınan takılan tavırlarda neyin nesi oluyor pekala böyle olunması doğruyken biz ve birbirini hazmedemeyenler acaba kimi örnek alıyorlar(uz)...rabbim efendimizin yolundan bizleri bir saniye bile ayrı koymasın...
 

PIRLANTA

Well-known member
’Allahım! Kureyşi sana havale ediyorum. Utbe’yi, Ukbe’yi, Ebu Cehil’i ve Şeybe’yi sana havale ediyorum. Elimden bir şey gelmiyor’’

"Allahım, Sen kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyor."

:( :( :(
Allah razı olsun
 
Üst