Cehennemlik Olduğumu Söyleseler Bile

ARİF

Well-known member
CEHENNEMLİK OLDUĞUMU SÖYLESELER BİLE
İslâm büyükleri bu dünya hayatını gaye değil vasıta bilir. Bu bilginin gereğine göre de hayatlarını tanzim ederler. Biz buna "ilmiyle amel etme" hâli de diyoruz. İşte bu hâl ile hallenen, yani ilmi ile amel eden İslâm büyüklerinden biri de. Herem bin Hayyan'dır. Hayatı hakkında fazla birşey bilemediğimiz bu zât, günlük nafakasını hayatının gayesi değil, belki vasıtası bildiğinden, bunun vasatını elde edince mes'elesi biter, gayesine teveccüh eder, ebedi hayatını alâkadar eden mevzular ile meşgul olurdu.
Herkesin uykuya daldığı gecelerde O, tenha yerlere çekilir, derin tefekkürünü huşû içindeki ibadetiyle tenvir ve tezyin ederken şöyle söylenirdi: "Hayret ederim, Cennete talip olanlarla, Cehennemden korku duyanlara. Bunlar hem Cennete talip, hem de Cehennemden korkarlar; ama yine de uyumaya devam eder, bu kat'i gerçeğin heyecanıyla bir miktar olsun uykularını terk etme fedakârlığında bulunmazlar:" Herem bin Hayyan, ihlâslı dostlardan bir an olsun ayrılmak istemez, tefekkür âlemini zayıflatacak dünya ehli kimselere yaklaşmayı faydalı bulmazdı. Nitekim Onun bu ihlâslı dostlarından biri de Ashâbdan Hamime idi. Bir gün Hamime'nin evine misafir gelen Herem, yatsı namazından sonra Hamime'nin yatmayıp göz yaşları içinde namaza devam ettiğini anladı. Sabah olunca sordu: "Bu gece seni çok ağlar gördüm. sebebi nedir acaba?" . Şöyle cevap verdi aziz sahabî: "İnsanların yataklarından kalkar gibi mezarlarından kalkarak hesap yerine toplanacakları ânı hatırladım. O anda suçluların günahkârların, ibadetsizlerin dehşetli hâllerini hayal ettim. Kendimin bunların hangileri arasında yer alacağımı düşündüm, gözlerime bir türlü uyku girmedi, ağlamaktan kendimi alamadım."
Herem bin Hayyan'ın sözlerinden biriyle hatırasını bitirmiş olalım. Der ki: "Bütün mâneviyat büyükleri, benim Cehennemlik olduğumu söyleseler, ben yine ibadetimden, hayır ve hasenatımdan gerilemem. Dini vazifelerimi bütünüyle yerine getirme gayretimi devam ettiririm. Zira ben Cennet ve Cehennem için yapmıyorum bu vazifeleri. Belki Cennet ve Cehennem emri altında olan Zâtı Ulûhiyyet'in emri olduğu için yapıyor, O'nun rızasını kazanmak için ifa ediyorum. O dilerse Cennetine, dilerse Cehennemine koyar. Benim vazifem, O'nun emirlerini yerine getirmek, rızasını kazanmaktır. Kaldı ki O, razı olduğu kulunu da Cehennemine atmaz."
 
Üst