Hacı Bektaş'ın Fatiha tefsiri

mihrimah

Well-known member
Köylere, kasabalara dağılan büyük bir kaynak suyunun esas çıkış noktası çok mühimdir. Çünkü kanallara ve kanaletlere ayrılan kollarının teferruatı içine hariçten bazı şeyler karışabilir ama ana kaynağa ulaşan asıl âb-ı hayatla buluşmuş olur.
Maalesef yazılı olmayan sözlü aktarmalarla asıl meselenin içine zamanla değişik yorumlar karışabiliyor ve aslın hakikati başka renklere girebiliyor. Onun için yanılmama adına her zaman ana kaynaklara dönmek gerekir...
Yard. Doç Dr. Hüseyin Özcan Bey "Alevî /Bektâşî Kültürüne Bakışlar" (2003), "Alevî / Bektâşî İnancına Bakışlar" (2007) ve "Hâver-nâme" (2008) isimli basılmış eserlerine, bir yenisi olarak "FATİHA TEFSİRİ, Hacı Bektaş Veli" isimli araştırma eserini ilave etti. Bu güzel çalışma inşaallah hayırlı gelişmelere vesile olacaktır.
Birbirlerini tam olarak tanımayan Alevî ve Sünnî toplumlar, bu çeşit kaynak eserler vasıtasıyla birbirlerinin inanç ve anlayış temellerini öğrendikçe aralarında hiçbir uçurumun olmadığını, hepsinin de aynı kaynaklardan beslendiklerini görerek mânasız ayrılık ve gayrılık anlayışlarından sıyrılmaya çalışacaklardır.
Hüseyin Özcan Bey, Hacı Bektaş-ı Veli'nin "Fatiha Tefsiri"ni, hocası Abdurrahman Güzel'in tavsiyesiyle 1989'da Tire'deki yazma eserler ile ilgili kütüphaneden bulmak ve üzerinde çalışma yapmak istemiş, maalesef bulamamış, ancak 19 sene sonra 2007 yılında Londra'da British Museum Library'de bulmuş ve daha sonra İstanbul'da Süleymaniye Kütüphanesi'nde aynı eserin başka nüshasını bulup karşılaştırmış ve bazı kelimeler dışında iki eserin hemen hemen aynı olduğunu tesbit etmiştir. Hacı Bektaş'ın Fatiha Tefsiri'nden bir fikir vermek için bazı bölümleri aktarmak istiyorum. (Sadeleştirilmiş şekliyle):
"Ayrıca şöyle bil ki, her kim namazı kılmasa dini yoktur. Kendisine tesbih edilen Yüce Allah, Musa Peygambere (a.s.) münâcâtı Tur dağında verdi. İbrahim Peygambere (a.s.) mescitler ve ateş içinde verdi. Yunus Peygambere (as) münâcâtı balık karnında verdi. Yusuf Peygamber'e (a.s.) münâcâtı kuyu içinde verdi. Ve iki cihanın övüncü Muhammed Mustafa'ya (sas) münâcâtı namaz, mescitler içinde verdi. Her kim namaz kılsa, Yüce Allah ile konuşmuş gibidir, kendisinden Tanrı'ya övgüler sunar." (...)
"Hak Taâlâ altı nesneyi dost tuttu. Önce, el yıkamayı (abdest almayı), (kim) böyle yaparsa, elini neye sürse, bereketlenir. İkinci, sabır kılmayı dost tuttu (...) Üçüncüsü, sünnet ve farzı işlemeyi dost edindi. Cenneti onlara bağışladı, onları cennete atıverdi. Dördüncü, tevekkül etmeyi dost edindi. Cümle işi bitirmek için, bu, yol oldu. (...) Beşinci, şükür kılanı dost edindi. Nimet artığını ona verdi." (...)
"Bütün kitapların esası Kur'an'dır Kur'an'ın esası Fâtihâ'dır. Hz. Resulullah (sas) buyurdu: 'Hak Taâlâ Tevrat, İncil ve Zebur'da her ne anlattıysa tamamı Kur'an'dadır. Kim Fâtiha'yı doğru samimiyetle okursa İncil'i, Zebur'u, Tevrat'ı ve Kur'an'ı okumuş gibi sevap bulur." Hacı Bektaş ile ilgili sözleri yine Hüseyin Özcan Bey'in değerlendirmeleriyle bitirelim: "Gözden kaçırılmaması gereken en önemli temel unsur Hacı Bektaş-ı Veli'nin Müslüman kimliğidir. Her mutasavvıf gibi onun da asıl referans kaynakları Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerdir. Bu durumu Makâlât ve benzeri eserlerinde açıkça görmekteyiz. Hacı Bektaş-ı Veli eserlerinde konuları işlerken ilgili âyet ve hadislere sıkça yer vermiş, bu temel kaynakları kullanmıştır. Hakkında yazılan velâyetnameler incelendiğinde de onun aşk ve cezbe sahibi bir şahsiyet olduğu, Kur'an ve sünnet'e uygun bir hayat yaşadığı, bu kaynaklardaki hükümler ışığında tebliğ ve irşâd faaliyetlerinde bulunduğu açıkça görülür."
 
Üst