Ramazanı Ramazan gibi geçirmek istiyorum..

teblið

Vefasýz
Bismillah;

Senenin on iki ayı içindeki Ramazan ayını, Yusuf Peygamber’e (a.s), diğer on bir ayı da Yusuf Peygamber’in (a.s) on bir kardeşine benzetmişler, bunu da şöyle yorumlamışlardır:

Yusuf peygamber, nasıl kendisine kötülük eden on bir kardeşini affetmiş ve Allah tarafından da affedilmelerine vesile olmuş ise; Ramazan ayı da, diğer on bir ayın kötülüklerinin affına vesile olacaktır. Yeter ki, on bir ayda işlenen kötülük ve günahlara bir daha dönülmesin.

Yusuf’un (a.s) on bir kardeşi, nasıl kurtulmaları için Yusuf Peygamber’e (a.s) muracaat ettiler, kurtuldular; on bir ay da işlenen günahların günahkârları da, Ramazan ayına iltica edecekler, onun rahmeti ve mağfiretiyle kurtulacaklardır.

Muracaat şart, yani tevbe, istiğfar. Ağlamayana meme yok. Dönmeyene, yalvarmayana da af yok.

İşte böyle bir Ramazan istiyorum. Yani herkesin affettiği ve affedildiği, merhamet görüp, merhamet ettiği, ikram alıp ikram sunduğu, sevdiği ve sevildiği, saydığı ve sayıldığı bir Ramazan istiyorum.

Hakkıyla kadr u kıymeti bilinen, hakkı eda edilen, her gecesi, Kadir Gecesi imiş gibi değerlendirilen bir Ramazan istiyorum. Kadr u kıymeti bilinmeyen, hakkı eda edilmeyen yani orucu tutulmayan, teravihi kılınmayan, fitresi ve zekâtı verilmeyen, geceleri ve gündüzleri, özellikle de bin aydan daha hayırlı ve bereketli olan Kadir Gecesi ihya edilmeyen bir Ramazan nasıl kurtarıcı olabilir?

Peygamberimiz alemlere rahmet, alemlere nur, alemlere huzur. Ama bir insan Ebucehil ve Ebûleheb olursa, küfürde inad ederse, Peygamberi taşlarsa âlemlere rahmet Peygamber ona ne yapsın? Bir meyve yüzünü güneşe döndürmüyor, onun ısısına ve ışığına ihtiyaç duymuyorsa, ham ve kal kalmaya karar vermişse güneş ona ne yapsın?

Allah, insanı, kâinat ağacının bir meyvesi olarak yaratmıştır. O meyvelerden bir kısmı Şems-i Ezeli’ye yüzlerini döndürdükleri için kâmil, ekmel ve mükemmel olmuşlar, olgunlaşmışlardır. Peygamberler, veliler ve müttakîler gibi. Bir kısmı da Şems-i Ezeli’ye sırtlarını dönmüşler, kuzeyde kalmışlar, echel, ahbes olmuşlardır. Nemrutlar, Firavunlar, Ebucehil ve Ebulehebler gibi.

Bir Ramazan istiyorum ki yüzümüzü Şems-i Ezeli’ye döndersin. Bir Ramazan istiyorum ki, bizi Alemlerin Fahri’nin rahmet ve muhabbetiyle tanıştırsın, buluştursun. Bir Ramazan istiyorum ki Yusuf’umuz olsun, affetsin, affımıza vesile olsun.

Bir ramazan istiyorum ki gündüzü oruç ve mukabelelerle, gece teravihleriyle, tazarru, niyaz, cevşen, salat ve selamlarla, tefekkürî derslerle, sohbetlerle ve türlü ibadetlerle ihya edilsin. Bir Ramazan istiyorum ki, fitre ve zekatlarla, iftar yemekleriyle, türlü türlü hayır ve hasenatla fakir fukara, garip gureba sevindirilsin, giyindirilsin, yetimler, çaresizler, evsizler, yurtsuzlar, imkânsızlar imkâna, dermansızlar dermana kavuşturulsun.

Ramazan bayramı bir şükür bayramı iken, “şeker bayramı” diyerek onu Ramazan’ın ruhaniyetinden koparanlar ve materyalistleştirenler, Ramazan ayını da maalesef oyun ve eğlence ayına dönüştürme yolundadırlar. Halbuki Ramazan ayı oyun ve eğlence ile şeytanın rızasını kazanma ayı değil; günahlara, gayr-i meşru eğlencelere veda ayıdır. Tevbe, dua, göz yaşı ve ibadet ayıdır.

Muhasebe ve ahrete ciddi hazırlanma ayıdır. Tefekkür, teheccüd, infak, ihsan, isar, ihlas ayıdır. Yoksul ve yetimleri düşünme ayıdır. Bütün bu ve benzeri amellerle Allah’ın rızasını kazanma ayıdır. İşte böyle anlaşılan ve algılanan bir Ramazan istiyorum.

Büyüklerden birine sormuşlar:
-Bayram ne zaman efendim?
-Rabbimin beni bağışladığı gün. Cevabını vermiştir.

Ramazan ayı ve Kadir Gecesi hepimize özellikle hayatını gaflet ve günahla geçirmiş insanlara tanınmış bir fırsat veya fırsatları kaçırmışlara açılmış ek bir kontenjandır.

Cennetlere uçmak ve Cehennemden kurtulmak isteyenlere Allah’tan uzanmış bir rahmet eli, bir rahmet çağrısıdır. Aklı olan bir insana yakışan, bu çağrıya koşmak, bu eli öpüp başına koymak ve bir daha bırakmamaktır. Gerçek bayram da budur herhalde ..kıymet bilirsen kıymet görürsün vesselam..........
 
Üst