eski ramazanlar

ARİF

Well-known member
Mis Gibi Pideler


er12.jpg
Pastırmalar zevke göre yağlı, az yağlı veya tamamen yağsız olurlardı. Fakat hepsi de sırt, ya da gön tarafından yapılmış halis Kayseri pastırmaları. Yumurtalar da tazeden daha taze, günlük idiler. Günlük yumurta tedarik etmek, şimdiki gibi imkansız değildi. Her evin bir bahçesi vardı. Bahçelerinde bir de kümesi. Kümeslerde 5-10 tavuk beslenir, yumurtalarından günü gününe istifade edilirdi. Meraklıları da o gün hatta öğleden sonra aldıkları yumurtaları fırınlara getirip, pidelerine sürdürürlerdi. Bir de şimdi, bayat yumurta bile değil, boya sürülüp pidelerin üzerleri sapsarı yapılıyor.

O zamanlar, pideler rengarenk uçurtma kağıtlarına sarılarak verilir, evde de temiz bir beze sarılarak tazeliklerini muhafaza etmelerine dikkat edilirdi. Top atılmasına 5 dakika kala, kesilerek ince dilimlere ayrılır, sofraya taksim edilirdi. Pide fırınlarının önünde görülenlerden bir tanesi günümüze kadar muhafaza edilmiştir. O da sıra kavgası. O gün de, bugün de fırınların önünde sık sık kavgalar olur, pidesini kapan Milli Piyango'nun en büyük ikramiyesini kazanmış gibi koşup evine giderdi.

Bu arada, top atıldığı halde pidelerini henüz alamayıp bekleşenler de görülürdü. İstanbul'un her tarafında hep has undan yapılmış ve kıvamında pişirilmiş pideler yapılırdı ama yine de bazı fırınların pideleri daha nefis, lezzetli bir kıvamda olurdu. Bugün ne bu fırınlar kaldı, ne de isimleri. Adettir diye deve hamuruna benzeyen pideleri vaktinde eline geçiren günümüzün insanları, kendilerini mutlu sayıyorlar.


Pide çıkartan fırınların önleri, dünün Ramazanlar'ında da tıpkı bugünkü gibi kalabalık olurdu. Evet, kalabalık yine o kalabalık, telaş yine o telaştı. Fakat pideler, bugünün pideleri değildi. Has undan yapılmış, kıvamında pişirilerek deve hamuru olmaktan uzaklaştırılmış, mis gibi kokulu, çörek otlu pidelerdi. Sade pidelerden başka yumurtalı, pastırmalı pideler de yapılırdı. Meraklıları, pastırmaları kendileri getirirlerdi
 
Üst