Peygamberimizin Çocukları ve Torunları

ASHAB-I BEDR

Well-known member
205763_210045809015020_188014157884852_827291_756228_n.jpg


Ümmü Gülsüm (r.anha)


Hz. Osman, Rukiyye ile birlikte sıkıntılı, fakat mesut bir hayat yaşamıştı. Şimdi ise hem öyle bir hayat arkadaşını kaybetmiş, hem de Resûlullah ile olan akrabalık bağı kesilmişti. Bunun için çok üzülüyordu.

Peygamberimiz bir defasında onun bu hâlini görünce, “Ey Osman, niçin bu kadar üzüntülüsün?” buyurdu.

Hz. Osman, “Yâ Resûlallah, ben üzülmeyeyim de kim üzülsün?! Kızınızın vefatıyla yalnız kaldım; daha mühimi, sizinle olan akrabalık bağım koptu!” dedi.

Peygamberimiz (a.s.m.), Hz. Osman’ı müjdeledi. Cenâb-ı Hakk’ın Ümmü Gülsüm’ü de kendisine nikâhlamayı emrettiğini haber verdi. Hz. Osman buna çok sevindi.

Kısa zamanda düğün hazırlıkları tamamlandı. Düğün yapıldı. Bu mesut evlilik Hicret’in 3. yılında gerçekleşti. Böylece Hz. Osman ikinci defa Peygamberimize damat olma şerefini kazanıyordu. Bundan böyle “Zinnûreyn [İki Nur Sahibi]” unvanıyla çağırılacaktı.

Hz. Osman ile Ümmü Gülsüm (r.anha) altı yıl birlikte mesut bir hayat yaşadılar. Fakat Ümmü Gülsüm de (r.anha) yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak Hicret’in 9. yılında vefat etti. Cenaze namazını Peygamberimiz (a.s.m.) kıldırdı. Ümmü Gülsüm’ün vefatı, Peygamberimizi de, Hz. Osman’ı da mahzun etti.

Bu arada Resûlullah (a.s.m.), “Şayet 10 kızım olsaydı, hepsini teker teker Osman’a nikâhlardım!” buyurarak ona olan sevgisini ifade etti. Bu söz Hz. Osman için büyük bir teselli oldu.[1]


______________________________________
[1]Tabakât, 8: 38; Müstedrek, 4: 49.

Yazar:
Sahabeler Ansiklopedisi
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
225842_10150590879640646_384891720645_18561725_3480741_n.jpg


Rukiyye (r.anha)


Rukiyye (r.anha), Peygamberimizin kızlarının ikincisiydi. Peygamberimiz 33 yaşındayken dünyaya geldi. Küçük yaşta Müslüman oldu. Peygamberimiz onu hayâ ve edep incisi Hz. Osman’la evlendirdi.

Mekke’de müşriklerin işkenceleri dayanılmaz bir hâl alınca Hz. Osman hanımıyla birlikte Habeşistan’a hicret etti.

Onların hicretleri Peygamberimizi çok duygulandırdı. Yolcu ederken, “Lût’tan sonra ailesini alıp Allah yolunda hicret edenlerin ilki Osman’dır.” buyurdu.

Rukiyye (r.anha) bir yandan sevgili babasından ayrıldığına, bir yandan da vatanından uzak düştüğüne çok üzülüyordu. Bu arada bir erkek çocukları dünyaya geldi. İsmini “Abdullah” koydular. Bu sevimli yavru, biraz da olsa üzüntülerini unutturuyordu.

Hz. Osman ile Rukiyye validemiz bir müddet Habeşistan’da kaldıktan sonra Peygamberimizin ayrılığına daha fazla dayanamadılar. Orada karşılaşacakları işkenceleri peşinen kabul ederek Mekke’ye geri döndüler.

Medine’ye hicret izni çıkınca da oraya hicret ettiler. Böylece Allah yolunda “iki hicret” sevabı birden kazandılar.

Medine’de günler huzur içerisinde geçiyordu. Artık İslam Devleti kurulmuş, düşmanlarına karşı koyacak güce erişmişti. Bu arada Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Abdullah altı yaşına gelmişti.

Sağa sola neşe saçıyordu. Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hüseyin’i sevdiği gibi Abdullah’ı da seviyor, kızının evini eskisinden daha sık ziyaret ediyordu.

Fakat bir gün hiç beklenmedik bir şey oldu: Bir horoz Abdullah’ı gagalayarak yüzünü gözünü yaraladı.

Bu sebeple hastalanan Abdullah kurtulamayarak vefat etti. Cenaze namazını Peygamberimiz kıldırdı. Defnedildikten sonra da mezar taşını dikti.

Bu arada gözlerinden akan yaşlar mübarek sakalını ıslatıyordu. Ağlamasının sebebini soranlara,

“Yüce Allah, kullarından merhametli ve yufka yürekli olanlara merhamet eder.”

cevabını verdi. Rukiyye’nin Abdullah’tan başka çocuğu olmadı.

Rukiyye (r.anha), Bedir Savaşı hazırlığı sırasında rahatsızlandı. Hastalığı ciddi olduğu için, Peygamberimiz, Hz. Osman’a “orduya katılmaması”nı emretti. Bu sebeple Hz. Osman çok arzu etmesine rağmen Bedir Savaşı’na katılamadı.

Medine’de kalarak hanımının iyileşmesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Fakat Hz. Rukiye, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefat etti. Cenazesini Resûlullah’ın dadısı Ümmü Eymen (r.anha) yıkadı.

Bedir zaferinin müjdesi geldiğinde o defnediliyordu. Biraz sonra Peygamberimiz (a.s.m.) geldi. Sevgili kızının kabrinin başında durdu. Dua ve niyazda bulundu.[1]


____________________________________
[1]Tabakât, 8: 36; Müstedrek, 4: 46.

Yazar:
Sahabeler Ansiklopedisi
 
Üst