Meleklerin kanadı var mı?

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Mehmet Paksu

“Durup dururken bu konu da nereden çıktı? Yazacak başka mesele mi kalmadı?” diyeniniz olacaktır belki…
“Meleklerin kanadından bize ne? Bunu öğrenmek bize ne kazandıracak, Türkiye’nin hangi meselesini halledecek?” diye garipseyenler de çıkacaktır.

Fakat bu seferki soru bir sipariş türünden…
Konuyu Hürriyet’in “şöhretli” yazarı merak etmiş, yazmamı istemiş, hatta “rica” bile etmiş.
Üstelik “İlahiyatçılar nelerle uğraşıyor, dini mesele diye neler yazılıyor?” tarzında bir yaklaşım sergileyerek…
Mesele şöyle gelişti. Geçtiğimiz Perşembe günü “Cennette hangi dil konuşulacak” diye bir okuyucumdan gelen soruya cevap vermiştim.
Yazıyı önce Hürriyet, internet sitesine taşıdı, ertesi gün Vatan okuyucusuna duyurdu. Her iki gazetede yazı hakkında olur olmaz yüzlerce yorum yapıldı.

Bu arada Hürriyet yazarı “meleklerin kanadı”ndan söz edince, ben bunu ciddiye aldım!
Her şeyden önce konunun medyatik bir yönü olmadığı gibi, dile dolanır tarafı hiç yoktur ve olamaz.
Konu Kur’ân içerikli ve Kur’ân boyutlu bir özelliğe sahip. Bir vesileyle Kur’ân’a ait bir meseleden söz ediyorsa, inanan bir insan için o mesele küçük değil, büyüktür, basit değil, önemlidir. Hele hele alaya alınır hiçbir yönü yoktur.

Çünkü meleklere iman etmek imanın esaslarından biridir. Bu açıdan imana ait en küçük bir mesele dahi inanan herkesi ilgilendirdiği için hayatîdir ve ciddidir.


***


Kur’ân, meleklerin bütün yönlerini, görevlerini, insanlıkla, kâinatla ve kâinat ötesi bütün ilişkilerini anlatır.
Çünkü yeryüzünde ve gayb âlemlerindeki bütün işleri Yüce Allah meleklerine yaptırır, her konuda melekleri çalıştırır.
Melekler aldıkları emri en hızlı biçimde, anında yaparlar, hemen yerine getirirler. Bunun için çok güçlü ve kuvvetli bir bünyeye sahiptirler.

Hatta mesela Hz. Cebrail gibi bir meleğin bir anda yüzlerce yerde olabilecek kadar bir özelliği vardır. Bu yönüyle melekler çok yönlü, geniş kapsamlı nurlu varlıklardır.
Fâtır Suresinin ilk âyeti meleklerin kanadını anlatırken bu noktaya işaret ediyor. Âyetin meali şöyle:
“Hamd bütünüyle o Allah’a aittir ki, gökleri ve yeri yoktan yaratmış, melekleri de ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapmıştır. O, yarattığı şeyi dilediği gibi arttırır. Zira Allah’ın her şeye gücü yeter.”


***


Kur’ân’ın anlattığı “kanat” kilise figürlerinde, Batılı ressamların tablolarında veya çizgi filmlerde resmedilen bir genç kıza ve kız çocuğuna takılan kanatlar değildir.
Âyette “cenah” kelimesinin çoğulu olarak geçer “ecniha” kanat anlamına geliyorsa da, bu bizim bildiğimiz veya hayal ettiğimiz kelebek/kuş kanadı, uçak kanadı gibi bir şey olmasının imkânı ve ihtimali yoktur.

Çünkü melekler yaratılış ve yapı bakımından ne insana benzerler, ne de maddi, görünen, bilinen ve hayal edilen bir varlığa...
Melekler nurdan yaratıldıkları için nasıl ve nice olduklarını, şekil/şemailini sadece Allah bilir. Kur’ân’ın anlattığı kadarıyla meleklerin, yaptıkları göreve göre iki, üç, dört ve daha fazla kanat sahibi olduklarıdır.

Hatta Buharî ve Müslim gibi Kur’ân’dan sonra İslam’ın iki önemli hadis kaynaklarında, meleklerin büyüklerinden olan Cebrail’in altı yüz kanadının varlığından söz edilir. Hz. Peygamber Miraca çıktığında Cebrail’i kendi şekli ve suretiyle iki defa altı yüz kanatlı olarak gördüğünü bildirir. (Buharî, Tefsir 53:1;Müslim, iman:280)

Yine hadis kitaplarında Allah’ı zikreden insanların çevresini meleklerin kanatlarıyla kuşattıkları, ilme çalışanların ayaklarının altına, onlara bir saygı olarak ayaklarının altına kanatlarını serdikleri anlatılır.
Meseleye müstehzi bir anlayışla değil de, bu cephesiyle bakıldığında konuya değer veren her insanın ilgi alanında önemli bir yer tutacaktır.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
ALLAH razı olsun
çocuklaraın hatta büyüklerin bile cevaplamada zorlandıkları bir konu.

Aslında gayb alemindeki hiç birşey bizim tasavvur ettiğimiz gibi değil bu yüzden bilir bilmez yorum yapmak yerine işi ehline bırakmak gerek.
 
Üst