Tarihçe-i Hayatı Üstad'ın hangi talebeleri yazmış?

memluk

Hatim Sorumlusu
Tarihçe-i Hayatı Üstad'ın hangi talebeleri yazmış? Ve onların yazdığı ilk Tarihçe-i Hayat bayağı kapsamlıymış, acaba bugün o Tarihçe-i Hayat mevcut mu?


Tarihçei Hayat risalesi henüz Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken onun nazarından geçirilerek külliyatla birlikte bastırılmıştır. İlk başlarda üstadın başından geçen bazı kerametvari menkıbeler ve medhiyyeleri üstadın kendisi bu eserden çıkarmış. Bu menkıbelerin tarihçe-i hayat kitabında olmasını istemediğinden kendisinin arzuladığı hale getirilerek eser bastırılmıştır.

Hazret-i Üstâd, eserlerindeki vak’aları, tarihçesine belki me’haz olsun diye değil, fakat bilâhare bazı müfterî, zâlim insanların yalan dolanlarına, yaygaralarına karşı hayatının bilinmesini arzu etmiştir. şöyle ki;

Evvelâ: Biraderzâdesi merhum Abdurrahman’ın kaleme alıp 1919 senesinde İstanbul Necm i İstikbal matbaasında tab’ettirdiği tarihçe, doğumundan Rus esaretinden firar edip İstanbul’a gelişine ve Dar ül Hikmet il İslâmiye â’zâlığına tayin edilişine kadardır. Ayrıca Merhum Abdurrahman Efendi “Lemaat” kitabının arkasında çok kısa bir makale şeklinde, sadece Dar ül Hikmet’te a’zâlığı sırasındaki hayatının tercümesini kaydetmiş; Bunun yanında “İşarat ül İ’caz” tefsirini ve sonra Onuncu Söz’ü(3) ilk olarak tab’eden talebesi meşhur Müküslü merhum Hamza Efendi’nin kaleme aldığı kısacık bir biyoğrafi de mevcuttur.

Bu üç parça kısacık hal tercümesinden sonra, 1944 senesinde Üstâd ve Nûr talebeleri Denizli hapishanesinde iken, talebelerin boş kalmamaları için hayatının yazılmasını ve yazılış şeklini ta’rif eden bir mektupla bildirmiştir. Mektup aynen şöyledir.

“Azîz sıddık kardeşlerim!
Hiç münasebet yokken, birden bire hatıra geldi ki: Husrev ve küçük Husrev Feyzi gibi bir kısım kardeşlerimiz, kalemleri her vakit Risale i Nûr’u yazmak vazifeleriyle ülfet ve ünsiyet ettiklerinden, burada vazifesizlikten sıkılmamak için; Eski Said’in Tarihçe i Hayatı, hem Eskişehir mahkemesinde hem bu hadisede ziyade medâr ı nazar olmasından, Yeni Said’in 20 senelik hayatının yarısı Isparta’da geçen kısmı, büyük Husrev ve rüfakasının.. ve Kastamonu hayatı küçük Husrev ve arkadaşlarının muavenetiyle sonra tanzim edilmek üzere notalar tarzında yazılsın. Risale i Nûr’un bir nevi Tarihçe i Hayatı yazılmış olur. Hem fikri eğlendiren bir meşgale olur, diye tahattur ettim. Sizin reyinize havaledir. Eğer Hizb i Nûrî elimize geçse, ben de Husrevler gibi onun tercümesiyle vazifedar olurum İnşaallah.”(4)

Said i Nûrsi:

İşte Üstâd’ın hayatının bu döneminde tarihçesinin yazılmasının mebde’i böyle bir ihtara binâen başlamış oluyordu. Hazret i Üstâd’ın bu arzusunun, Denizli hapsinde bir çalışmaya mebde’ olup olmadığını bilmiyoruz. Çünki, bu mektuptan başka elimizde bir vesika yoktur. Fakat az bir müddet sonra, Denizli hapishanesinin bir meyvesi olan “Meyve Risalesi” te’lif edilmekle, bütün Nûr talebeleri onunla ve Üstâd’ın müdafaalarıyla meşgul olduklarını ve bunları çoğaltarak, hem hapishane dahilinde hem haricinde neşr ettiklerini görüyoruz.

Denizli hapsinden beraet ederek çıktıktan ve mecburî iskânla Emirdağı’nda ikamet ettirildikten sonra, Üstâd Hazretleri’nin hapisteki ihtarlı arzusunu ve mektupla iş’ar buyurdukları emri talebelerine tekraren hatırlatmak istediğini görüyoruz. Aynen şöyle:

“Salisen: Hapishanede Husrev ve Feyzi’ye demiştim; “Isparta’da geçen, Risale i Nûr noktasından tarihçe i hayatı Husrev yazsın, Kastamonu’daki hayatımı Feyzi yazsın. Ta Risale i Nûr’un bir nevi tarihçesi olsun” diye tensib etmiştim. şimdi İhtiyarlar Risalesi’nin ricaları içinde, Onbeşinci Rica, Isparta ve Eskişehir hayatı.. ve Onaltıncı Rica “Kastamonu ve Denizli imtihanlarının mahiyetlerini göstermek için muhtasar bir fihriste, mücmel bazı esasları yazmak niyet ettim. Ta Husrev ve Feyzi’ye esas olsun. O iki ehemmiyetli Ricaları onlar(5) yazsınlar.”

Said i Nûrsi (6)

İşte birinci Emirdağ hayatının ilk yılında yazılan bu ikinci emirnâme üzerine, Isparta cenâhının, yani Tarihçe i Hayat’ın birinci bölümü ile vazifelendirilen Husrev ağabey ve arkadaşlarının, Risale i Nûr’un sair mühim neşriyatıyla meşgul oldukları için, tarihçe mevzûunda herhangi bir faaliyetleri görülmemiştir. İkinci cenâh olan Kastamonulu Feyzi Efendi ve Taşköprülü Sadık Bey’in bu işe ciddiyet ve titizlikle el attıklarını, bilhassa kahraman Sadık Bey’in bu işi tamamen yüklendiğini görmekteyiz. Sadık Bey(7) Üstâd’ına bu konuda sualler soruyor ve mektuplar yazıyordu. Sadık Bey’in, Tarihçe i Hayat’ın terkibi hususunda Hazret i Üstâddan sorduğu sualler ve Üstâd’ın verdiği cevapların bir kısmı şöyledir:

“... Üstâdımız efendimiz tensib buyururlarsa, Risale i Nûr’un şahs ı ma’nevîsi tarafından, ne derece ağır ve elîm şerâit i hayatiye altında bir mücahede i kübrâ ile meydana geldiğini, müştaklarına ve gelecekteki Risale i Nûr talebelerine hem bir menakıb, hem bir rehber ve nümûne ve hem de bir düstur u mücahede i diniye i İslâmiye olmak ve bir araya toplayarak bir risale olması için, fikr i âcizânemi Hazret i Üstâdımın afuvlarına iltica ederek arz ederim.

1. Merhum ve mağfur Abdurrahman Efendi hazretlerinin neşir buyurdukları Üstâdımız efendimizin tarihçe i hayatları,
2. İki Mekteb i Musibetin şahadetnâmesi,
3. İhtiyarlar Risalesi’nin Üstâdımızın tensibiyle buyuracakları ricalar,
4. Eski Said’in Yeni Said’e inkılabı
5. Üstâdımızın Ankara’ya teşrifleri ve Meclis’e hitabeleri ve Reis i Cumhur’la münâkaşaları,
6. Isparta mektuplarından Risale i Nûr’un Menâkıbına ait parçalar veya tamamı,
7. Eskişehir mahkemesi müdafaanâmesi ve hapishanesi mektuplarından parçalar veya tamamı,
8. Üstâdımızın Kastamonu’ya teşrifleri ve Kastamonu mektuplarından parçalar veya tamamı,
9. Denizli mahkemesi müdafaanamesi ve hapishane mektuplarından parçalar veya tamamı,
10. Emirdağ mektuplarından parçalar veya tamamı,
11. Umum lâhikada, taharriyât ve ta’kibâtlara ve Risale i Nûr’a ait ikramat ı İlahiyye’nin beyânları gibi, gerek Risale i Nûr’un ve gerekse şahs ı maneviyesinin tarihçe i hayatını açıklayan mektubat ve fıkralar,
12. Mehmed Feyzi Efendi kardeşimizin yazdığı yazı(8) ve merhum ve mağfur Hasan Feyzi Efendi kardeşimizin Risale i Nûr ve şahs ı manevisi hakkında yazdığı medhiyye ve daha bendenizin bilemediğim ve görüp okuyamadığım Risale i Nûr’un şahs ı manevisinin hayatına dair yazıların sıra ve seyr itibariyle yazılacak yerlere, efendimizin işaret buyurarak bunların bir küll halinde toplanmasına ve Üstâdımızın tetkiklerinden sonra, gerek makina veyahut matbaa ile intişar ve teksirine; ve mukaddes Risalenin (Yani, tarihçe i hayat kitabının) daha tafsilatlı olması için, Üstâdımız efendimizin bu hususta işarat ve emirlerine intizardayım...

“Taşköprülü fakir, hakir, imdad-ı maneviyelerine, çok muhtaç talebeniz M. Sadık (9)”

Bediüzzamanın talebelerinden A. Kadir Badıllı'nın sonradan kaleme aldığı "Mufassa Tarihçe-i Hayat" adlı eseri bir cihetten "Tarihçe"nin daha kapsamlı bir şekli görünümündedir.
 
Üst