Türbede dua, türbeye dua

mihrimah

Well-known member
Dikkatli bir okuyuş tarzı, başlığa çektiğim iki kelimelik iki cümle arasındaki farkı fark ettirecektir. Türbede insanın dua etmesi, Rabb-i Rahim'ine dua dua yalvarması ile türbede cesedi/bedeni bulunan Zata dua etmesi yani onu haşa! Rab menzilesine koyup dileğini ondan istemesi arasında dağlar kadar fark vardır.
İsterseniz önce türbeden başlayalım; türbe yaşadıkları zaman diliminde, gerek Allah ile olan münasebetleri, gerekse halk ile olan ilişkileri itibarıyla herkesin takdirini kazanmış kişilerin mezarlarına verilen isimdir. Onlara duyulan hürmeti ve medyuniyeti ifade, gelecek nesillere bunların hatırasını yâd ettirme, Allah ile olan derin münasebetlerinden dolayı onların huzurunda yapılacak duanın kabul olacağı inancı gibi sebeplerle bu kişilerin mezarları koruma altına alınmıştır. Her ülkenin sahip olduğu sanat anlayışı koruma altına alınan bu mezarlarda farklı iç ve dış mimarî tarzıyla karşımıza çıkmıştır. Türbe işte bu mimarî yapıya verilen isimdir.
Pekala halk inancına göre Rabb katında farklı derecesi, mekânı, makamı olduğuna inanılan bu zatların cesetlerinin bulunduğu bu mekânlarda dua etmek yasak mıdır? Net cevap; tek kelime ile hayır. Buraları ziyaret edip onların hatıralarını yâd etmek, Müslümanlara, topluma, insanlığa sağladığı yararlılıkları hatırlamak yanlış mıdır? El-cevap; hayır. Pekala her iki soruda dile getirilen şeyler insana sevap kazandırır mı? Cevap; evet, kazandırır. Yeter ki bu ziyaret ve dua esnasında İslam'ın cevaz vermediği inanca sahip olunmasın, yanlış uygulamalar içine girilmesin.
Bu zaviyeden bakıldığında bugün genelde İslam dünyası, özelde ise kendi ülkemizde türbe ziyaretlerinde İslam'ın tevhid akidesini merkeze alan kurallarına tam anlamıyla riayet edilmediği söylenebilir. Evlenecek kızların/ erkeklerin ya da anne-babaların koca/damat; karı/gelin isteklerinden, hastaların şifa arzularına kadar türbelerde bizzat fani bedenleri toprak altında olan zattan talep ettikleri vâkidir. Bu inanca ve tatbikata cevaz vermek imkânsızdır. Bütün fukahaya göre günahtır. Hatta bazılarına göre şirktir. Bizim başlangıçta 'türbeye dua' dediğimiz husus da budur.
Türbede duaya gelince; orada Allah'a dua etmek, duaların kabulü adına O Zat veya Zatları vesile ittihaz etmenin hiçbir mahzuru yoktur. Kör oluşundan şikayetle gözlerinin açılması için dua isteyen birisini Efendimiz (sas) "Allah'ım! Peygamberin olan rahmet Peygamberi Muhammed ile Sana yönelir ve Senden dilekte bulunurum. Yâ Muhammed! Ben senin ile Rabb'ime gözüm açılsın diye yöneliyorum Allah'ım!" duasını öğretmiştir ki bu açıkça vesile ittihazına cevazın delilidir. Hakeza, Hz. Ömer'in, yağmur duasında Efendimiz'in (sas) amcasının oğlu İ. Abbas'ı ellerinden tutup "Hz. Peygamber'in amcasının oğlu hürmetine" demesi de ayrı bir delildir. Dolayısıyla türbelerde yapılan dualar Türkçemizde yaygın olan tabirle "bunların yüzü suyu hürmetine Rabb'im dualarımı kabul eyle" manasını taşır. Yeter ki duanın Allah'a yapıldığı itikadı tam olsun. Şimdi bazı insanlar bu noktada kıvamı tutturamıyor, istikameti koruyamıyor diye türbede duaya hurafe, şirk deyip bütün bütün karşı çıkma çok büyük bir hayır kapısını kapatma demektir. Evet, tevhid akidesi korunmalıdır. Zira tevhid bizim gibi bir Müslüman için olmazsa olmaz değere sahiptir. Varlık gayemizdir. Onu korumak hepimizin bir numaralı vazifesi, vecibesidir. Ama türbeye dua ifratını reddederken, başka bir tefrit içine girilmemelidir. Bilgisizliklerinden, şuursuzluklarından dolayı bu insanları şirk ile itham etmemeli, ellerinden tutup doğruyu, güzeli, gerçeği göstermelidir. Son söz, soruya cevap; türbelerde dua etme toplumdan kökü kazınması gereken hurafe değildir; ama türbeye dua etme İslam'ın cevaz vermediği büyük bir yanlıştır.

ZAMAN
 
Üst