Çocuklara Ramazan nasıl anlatılmalı???

Uhuvvet

New member
s.a kardeşler çocuklara Ramazanla ilgili sizce neler anlatılmalı, ramazan onlara nasıl anlatılmalı,ramazanla ilgili bildiğiniz hikayeleri yada bulduğunuz hikaye yada çocuklar için faydalı olabileceğiniz yazı linklerini eklerseniz
sevinirim.ALLAH c.c şimdiden razı olsun.
 

ARİF

Well-known member
biraz uzun ve güzel bir yazı:işte bilal tırnakçıdan ramazanda çocuk olmak adlı yazı ne kadarda sorunuzu tam yanıtlamasada okumaya değer güzel bir yazı
şunuda ilave etmeliyim anlatmanın en güzel yanı yaşamaktır temsil tebliğin önündedir ramazanı çocuklara güzel yaşayarak anlatabiliriz acizane ben böyle düşünüyorum neyse uzatmayayım yazıyı yazıp bitireyim inş.

Ramazan'da Çocuk Olmak

( bilal tırnakçı )Saat gece yarısını geçtiği zamanlarda, sokağın köşesindeki davul sesiyle başlar ilk sahur. Olanca gücüyle gerilmiş deriyi çomakla buluşturur davulcu. Bildiği popüler şarkı ve türkülerdir çınlattığı. Notaya bağlı kalmaksızın, ritmi yakalama telaşındadır. Birde ve en önemlisi herkes duymalıdır bu sesi. Ama davulcunun tüm çabasına rağmen duymamaktır çocuklar. Çünkü “ramazanda çocuk olmak” bunu gerektirir. Uykunun en derin yerinde şafkatli bir elin dürtmesi seni. Sıcacık bir sesin “Hadi yavrum kalk sahur oldu” demesidir. Ramazanda çocuk olmak. Kimbilir hangi oyuna ara vermektir, hangi oyuncağı oracıkta bırakmaktır rüyalar aleminde de olsa.
Gözlerini ovalayarak kalkamamaktır ramazanda çocuk olmak. Ama yinede direnmektir uykuya. Çoğu zaman yüzünü bile yıkamadan oturmaktır sofraya. Ne yediğini nasıl yediğini bilmeden atıştırmak ve tekrar soğumadan yatağın, el yordamıyla bulmaktır. Ama havası vardır ertesi gün, ne kadar zor olsa da dün geceki sahur. Mahalledeki çocuklar arasında bir itibar meselesidir. Oruç olan delikanlı gibi durmaktır onların arasında.
Tatlı hatıralardır ramazanda çocuk olmak. Bütün ilmihal kitaplarının dışında, “tekne orucu” diye bir şeyin olmasıdır hayatında. Direğe bağlanan oruçlardır. Gazete kağıdının üzerine konabilen oruçlarının olmasıdır, öğlen yemeğini atıştırırken. Sonra bırakılan yerden yada bağlanan direkten alabilmen ve kaldığın yerden devam edebilmendir ramazanda çocuk olmak.
Ağlamaktır ramazanda çocuk olmak. “Anne neden çöpe attın orucumu” diyerek. Öğlen yemeğini yerken gazetenin üzerine koyduğun oruç hala gazetenin üzerindedir senin için, ama annen o gazeteyi buruşturup çöpe atmıştır. O zar zor sahurda biriktirdiğin en değerli varlığının çöpe gittiğini görünce çığlık çığlığa ağlamaktır ramazanda çocuk olmak. Ama her şeye rağmen çöpten alabilmektir orucunu. Gazeteyi açıp orucuna kavuşmak tatlı bir gülümsemeyle kaldığın yerden devam edebilmektir. Ramazanda çocuk olmak, sadece çocuk olmaktır çocukca durabilmektir hayatın karşısında.
Akşamı iple çekmektir her şeye rağmen, ve akşam herkesten önce oturmaktır iftar sofrasına. Elinde kaşık çatal herkesten çok önce beklemektir hocanın vereceği “Allahuekber” sesini. Eğer fazla acıkmamışsan enerjiksen ve sokaktaysan üç beş kafadar bir araya gelmek.
-“Patt” diye bağırmaktır. Böyle yaparak iftar topunun taklidini yapmış oluyorsun aslında. Ama bunu senden ve etrafındaki arkadaşlarından başka kimse bilmeyecektir. Senin niyetin aslında bu sesle insanları vaktin geldiğine inandırmaktır. Ama kimse bu sesi duymamıştır. Duysa bile o sese inanacak kadar inancı zayıf değildir. Ama sen inanmaya devam edecek ve her fırsatta bu numarayı deneyeceksindir. Ama ramazanda çocuk olmak zaten bunun böyle olduğuna inanmaktır.
Ve teravihlerin olmasıdır ramazanda çocuk olmak. En çocuksu yanlarının orda saklı olmasıdır.
Teravih namazında ön saftaki arkadaşına “ şiit lan nuri” diyebilmektir. Ön saftaki arkadaşının çorabını herkes secdedeyken çekebilmektir. Hoca “…veleddallin” dediğinde hep bir ağızdan olanca gücünle “ AMİN” diye bağırmaktır.
Aralarda bir yerde “tısss” deyip kikirdemek, ve ne kadar çocuk varsa camide onları bu sesin tılsımına çağırmaktır. Sonra otomatik komut almışcasına kikirdemeye devam etmektir. Namazın neresinde olursa olsun bir kahramanın çıkıp selam verildikten sonra o kocaman elini ensenle buluşturması, “şırank” sesini camide herkesin duymasıdır. Ama yılmamaktır “ramazanda çocuk olmak”. Bir sonraki dört rekat arasında yine gülümseyebilmektir. Hemde enseye tokat atan adamın koltuğunun altında. Çünki o kahraman amca, seni çekip almıştır çocuk korosunun arasından, “gel bakıyım kerata” deyip. Ama orası her ne kadar güvenli bir bölge olsa da, caminin o güzelim havası her yerde aynıdır. O muhabbet sinmiştir her anına. Hangi noktada olursa olsun sen çocuksun, hangi safta bulunursan bulun sen yine ramazanda çocuktursun.
Bazen zar zorda olsa oruç tutmaktır, babaanne yada dedenin sırtında akşamı etmektir. Üç kuruşa satmaktır sonra orucunu. Bir öpücüktür bu alışverişin protokolü ve sen karşılığında dedenden dünyaları almıştırsın. Bu bazen bi ayakkabı, bazen bir oyuncak bazen üç beş kuruş paradır. Ama iyi bir alışveriştir nihayetinde. Ayrıca o iftarın bir başka olmasıdır. İyi iş yapmış bir tüccar gibi durmaktır sofrada, ramazanda çocuk olmak.
Teravih sonraları sokaklarda olmaktır ramazanda çocuk olmak. Takkenin hafif yana kayması. Hakkahalarla gülebilmektir. Birbirini çimdiklemek. Yalandan öksürmek. İçindeki çocuğun “ramazan yüzünü” ortaya çıkarmaktır. Bayrama yaklaşan günlerde yani arefede mahallenin çocuk korusunu toplayıp etrafına. Tanıdık tanımadık demeden çalmaktır kapıları ve bağırmaktır avazının çıktığınca.
- “Memecimin giliği, amin amin kırk gilik” Gülen yüzler görmek karşında ve avuç dolusu şekerlinin olmasıdır. Ve naylon poşetler dolusu şekerle ve birazda harçlıkla, ganimetine kavuşan komutan gibi karşılamaktır bayramları, ramazanda çocuk olmak.
Onsuz olmaz, o olmadan asla olmaz. Çocuk cıvıltıları ve kıkırdıları olmadan kılınacak namazın tutulacak orucun tadı da olmaz. Onlar olmayınca "ramazanlarda çocuk olmaz". O çocuklar olmayınca yarınlarda ramazanlarda olmaz…
 

mihrimah

Well-known member
s.a kardeşler çocuklara Ramazanla ilgili sizce neler anlatılmalı, ramazan onlara nasıl anlatılmalı,ramazanla ilgili bildiğiniz hikayeleri yada bulduğunuz hikaye yada çocuklar için faydalı olabileceğiniz yazı linklerini eklerseniz






sevinirim.ALLAH c.c şimdiden razı olsun.

Arif Abininde dediği gibi En güzel anlatım hal dilidir.Bİr şeyleri beyinlerine yerleştirmek istiyorsanız hal dilinizi konuşturmalısınız. Çünkü çocuklar söyledikleriniz çok yaptıklarınıza bakarlar. Ayrıca soruları var ise uslub çok önemlidir. Efendimiz(sav) hayatına baktığımız zaman çocuğa bir şeyi ikaz ederken dahi hikayeleştirip söylermiş. 2003 yılında zaman Gazatesi bu konuya dair aşağıdaki yazıyı beyan etmişti...

Çocuklara Ramazan’ın farkını hissettirin

Hiç olmazsa ilk günde imkanlarınızı zorlayıp orucunuzu evinizde ailenizle birlikte açmaya çalışın! Çocuklar Ramazan'ın farkını hissetsin!

Teravihe çocuğunuzla gidin

Elinden tuttuğunuz çocuğunuzla birlikte teravih namazına gidin. Namazdan sonra, önce çocuğunuza küçük; ama onun hoşuna gidecek bir hediye verin. Sonra yanınıza aldığınız çikolata ya da şekerleri teravihe gelen diğer çocuklara dağıtarak onlara Ramazan’ın rahmet yüzünü bir kere daha gösterin.

Ekonomik durumunuz iyiyse bunu sık sık yaparak camiye gelen çocukları sevindirin.

Çocukları camiden kovmayın

Teravihtesiniz, huşu ile namazınızı kılıyorsunuz. Çevrenizde yüzlerindeki rahmetten izlerle muzipçe dolaşan hatta safların arasında koşuşan çocuklar var. Halden anlamayan bazı nadanların onların koşuşturmasından rahatsız oldukları belli.
Çocuklara kızarak sert sert bakışları ile onları azarlayanların aksine, siz nazarınıza rahmeti yerleştirin ve kendilerinden hoşnut olduğunuzu izhar edin. Namazdan sonra da karşılaştığınız çocuğun başını okşayıp onu tebrik ederek “Allah ibadetinizi kabul etsin” deyin.

Çocukların dinî eğitiminde bu ay bir fırsattır

Eğitim, büyüklerin kendilerini takip eden nesli her yönden geliştirmek, çelişki ve tutarsızlıklardan kurtarmak, ahenkli davranış ve olgunlaşmış şahsiyete ulaştırmak için gösterdiği çabalar bütünüdür. Eğitim için müsait ortamın, heyecanın, motivasyonun ve uygulama yapma imkânının bulunması şarttır. Çocuklara İslâmi eğitimin kazandırılmasının en müsait ortamlarından biri de Ramazan ayıdır.
Heyecan, eğitimi hem kolaylaştıran hem de zorlaştıran bir husustur. Bu itibarla heyecanın eğitime verdiği olumlu ve olumsuz olmak üzere iki yönlü etkisi vardır. Öğrenilecek şeyle aynı yönde olan heyecanlar eğitimi kolaylaştırır; fakat öğrenilecek şeyle zıt yönde olan heyecanlar eğitimi zorlaştırır. Meselâ Ramazan ayının heyecanı, İslâmi terbiyeyi kolaylaştırarak İslâm eğitimine olumlu bir katkıda bulunur. Bunun yanında İslâm örf, âdet ve ahlakıyla uzaktan yakından hiç alâkası olmayan bazı bayramların heyecanı ise çocukların İslâmi terbiyeyi kazanmalarına engel olur. Heyecanın en büyük neticesi motivasyonu ortaya çıkarmasıdır. Kısaca motivasyon, öğrenilecek şeye karşı iradeli olarak ilgi ve merak duymaktır. Herhangi bir şeye ilgi ve merak duymadan onu öğrenmek mümkün değildir. Bu sebeple ilgisizlik ve dikkatsizlik, öğrenme ve anlamaya engel olan kalbe çekilmiş bir perdedir. Artık bugün çocuğa motivasyon kazandırılmadan eğitim ve öğretim yapılamayacağı bütün dünya eğitimcileri ve pedagogları tarafından kabul edilmiş bir husustur. Bunun yanında halkımız arasında "Merak ilmin hocasıdır" sözü yıllardır kullanılmış ve adeta atasözü haline gelmiştir.
En büyük muallim ve terbiye edici olan Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz (sas) de, bir şeyler anlatmak istediğinde ashabının ilgi ve merakını uyandırarak motivasyonunu artırırdı. Bütün bunlardan da anlaşılıyor ki, Müslüman anne–babanın yapacağı ilk iş, çocukta harekete geçirici güç olan ilgi ve merakı temin etmektir. Bu sebeple dikkati toplamak için mübarek Ramazan ayı, oruç, teravih namazı, imsak ve sahur gibi çeşitli motiflerden faydalanmak lazımdır.

Çocuklar sizi namaz kılarken görsün
Bugün bir başlangıç yapın. 1,5-2 yaşından büyük çocuğunuz varsa onların bulunduğu bir ortamda namaz kılın. Onlar sizlerin önlerinize gelsin, sırtınıza çıksın. Onlara müdahale etmeyin. Peygamberimiz de bu şekilde davranmıştı.
Çocuklarınız sizi namaz kılarken görsün. Bu onun zihnine yerleşecek ve ileride evde sizin yaptıklarınız adına çok önemli bir hatıra olarak kalacaktır. Mümkünse namazlarınızı evde eşlerinizle birlikte cemaat yaparak kılın. Böylece namazınızın yirmi yedi kat daha fazla sevap getireceğini Efendimiz (sas) haber veriyor.
 

ARİF

Well-known member
Arif Abininde dediği gibi En güzel anlatım hal dilidir.Bİr şeyleri beyinlerine yerleştirmek istiyorsanız hal dilinizi konuşturmalısınız. Çünkü çocuklar söyledikleriniz çok yaptıklarınıza bakarlar. Ayrıca soruları var ise uslub çok önemlidir. Efendimiz(sav) hayatına baktığımız zaman çocuğa bir şeyi ikaz ederken dahi hikayeleştirip söylermiş. 2003 yılında zaman Gazatesi bu konuya dair aşağıdaki yazıyı beyan etmişti...

Çocuklara Ramazan’ın farkını hissettirin

Hiç olmazsa ilk günde imkanlarınızı zorlayıp orucunuzu evinizde ailenizle birlikte açmaya çalışın! Çocuklar Ramazan'ın farkını hissetsin!

Teravihe çocuğunuzla gidin

Elinden tuttuğunuz çocuğunuzla birlikte teravih namazına gidin. Namazdan sonra, önce çocuğunuza küçük; ama onun hoşuna gidecek bir hediye verin. Sonra yanınıza aldığınız çikolata ya da şekerleri teravihe gelen diğer çocuklara dağıtarak onlara Ramazan’ın rahmet yüzünü bir kere daha gösterin.

Ekonomik durumunuz iyiyse bunu sık sık yaparak camiye gelen çocukları sevindirin.

Çocukları camiden kovmayın

Teravihtesiniz, huşu ile namazınızı kılıyorsunuz. Çevrenizde yüzlerindeki rahmetten izlerle muzipçe dolaşan hatta safların arasında koşuşan çocuklar var. Halden anlamayan bazı nadanların onların koşuşturmasından rahatsız oldukları belli.
Çocuklara kızarak sert sert bakışları ile onları azarlayanların aksine, siz nazarınıza rahmeti yerleştirin ve kendilerinden hoşnut olduğunuzu izhar edin. Namazdan sonra da karşılaştığınız çocuğun başını okşayıp onu tebrik ederek “Allah ibadetinizi kabul etsin” deyin.

Çocukların dinî eğitiminde bu ay bir fırsattır

Eğitim, büyüklerin kendilerini takip eden nesli her yönden geliştirmek, çelişki ve tutarsızlıklardan kurtarmak, ahenkli davranış ve olgunlaşmış şahsiyete ulaştırmak için gösterdiği çabalar bütünüdür. Eğitim için müsait ortamın, heyecanın, motivasyonun ve uygulama yapma imkânının bulunması şarttır. Çocuklara İslâmi eğitimin kazandırılmasının en müsait ortamlarından biri de Ramazan ayıdır.
Heyecan, eğitimi hem kolaylaştıran hem de zorlaştıran bir husustur. Bu itibarla heyecanın eğitime verdiği olumlu ve olumsuz olmak üzere iki yönlü etkisi vardır. Öğrenilecek şeyle aynı yönde olan heyecanlar eğitimi kolaylaştırır; fakat öğrenilecek şeyle zıt yönde olan heyecanlar eğitimi zorlaştırır. Meselâ Ramazan ayının heyecanı, İslâmi terbiyeyi kolaylaştırarak İslâm eğitimine olumlu bir katkıda bulunur. Bunun yanında İslâm örf, âdet ve ahlakıyla uzaktan yakından hiç alâkası olmayan bazı bayramların heyecanı ise çocukların İslâmi terbiyeyi kazanmalarına engel olur. Heyecanın en büyük neticesi motivasyonu ortaya çıkarmasıdır. Kısaca motivasyon, öğrenilecek şeye karşı iradeli olarak ilgi ve merak duymaktır. Herhangi bir şeye ilgi ve merak duymadan onu öğrenmek mümkün değildir. Bu sebeple ilgisizlik ve dikkatsizlik, öğrenme ve anlamaya engel olan kalbe çekilmiş bir perdedir. Artık bugün çocuğa motivasyon kazandırılmadan eğitim ve öğretim yapılamayacağı bütün dünya eğitimcileri ve pedagogları tarafından kabul edilmiş bir husustur. Bunun yanında halkımız arasında "Merak ilmin hocasıdır" sözü yıllardır kullanılmış ve adeta atasözü haline gelmiştir.
En büyük muallim ve terbiye edici olan Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz (sas) de, bir şeyler anlatmak istediğinde ashabının ilgi ve merakını uyandırarak motivasyonunu artırırdı. Bütün bunlardan da anlaşılıyor ki, Müslüman anne–babanın yapacağı ilk iş, çocukta harekete geçirici güç olan ilgi ve merakı temin etmektir. Bu sebeple dikkati toplamak için mübarek Ramazan ayı, oruç, teravih namazı, imsak ve sahur gibi çeşitli motiflerden faydalanmak lazımdır.

Çocuklar sizi namaz kılarken görsün
Bugün bir başlangıç yapın. 1,5-2 yaşından büyük çocuğunuz varsa onların bulunduğu bir ortamda namaz kılın. Onlar sizlerin önlerinize gelsin, sırtınıza çıksın. Onlara müdahale etmeyin. Peygamberimiz de bu şekilde davranmıştı.
Çocuklarınız sizi namaz kılarken görsün. Bu onun zihnine yerleşecek ve ileride evde sizin yaptıklarınız adına çok önemli bir hatıra olarak kalacaktır. Mümkünse namazlarınızı evde eşlerinizle birlikte cemaat yaparak kılın. Böylece namazınızın yirmi yedi kat daha fazla sevap getireceğini Efendimiz (sas) haber veriyor.

Maşallah barekallah Allah razı olsun çalışmışsınız, gayretinizi rabbim en makbul kabullerle kabul buyursun inş.birde konuyu okurken aklıma gelen bir anımızı anlatayım istedim ramazanın 27. gecesi kadir gecesiydi ilgilenilen bir abinin evine gitmiştik tam namaza durulacak ev sahibi ortalarda yok evin çocuğuna kıbleyi soruyorlar bilmiyorum diyor bende daha basit olsun diye baban namazı netarafa doğru kılıyor diye sordum çocuk babam namaz kılmıyorki cevabını vermişti.siz namaz kılmassanız çocuk namazıda kıbleyide bilmez ramazanı yaşamassanız ramazanıda bilmez bilsede önemsemez.
rabbim önce kendi nefsimizde tam manasıyla hakkını verebilen idrak sahibi kullarından etsin sonrada çoluk çocuğumuza ve çevremize yararlı örnek bir kul eylesin amin...
 
Üst