Vahy -2. Bölüm-

kasif1

Well-known member
Vahy gelen Peygamberler




“Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.” (Nisa: 98/163)





“Peygamberlerin en büyük özelliklerinden biri de, Allah Teâlâ ile konuşmalarıdır.





1. Vahiy vasıtasıyla konuşma.


2. Perde arkasından konuşma.


3. Elçi (melek) vasıtasıyla konuşma.





Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), yukarıda kaydettiğimiz üç vasıta ile de İlâhî hitaba mazhar olmuştur.” (1)





“Hadislerden ve sahabelerin sözlerinden çıkarılan bilgilere göre Resulullah’a vahyin geliş şekil ve tarzları şöyledir:





1) Sadık Rüya: Vahyin ilk geliş şekli olup, Resulullah’ın uyku halinde gördüğü ve sabah aydınlığı gibi apaçık gerçekleşen rüyalarıdır.


2) Meleğin görünmeden Allah’ın sözünü Resulullah’ın kalbine düşürmesi şeklinde gelen vahiy.


3) Cebrail’in asli şekliyle görünüp ilahi emri duyurması şeklinde gelen vahiy.


4) Cebrail’in insan şeklinde görünerek getirmiş olduğu vahiy.


5) Cebrail’in görünmeden, uyanık halde bulunan Resulullah’ın kalbine ilka ettiği vahiy.


6) Resulullah uyanık iken doğrudan doğruya veya perde arkasından Allah’ın kelamını duyması şeklindeki vahiy.


7) Cebrail’in, Resulullah uykuda iken getirdiği vahiy.” (2)





“Yüce Allah Kur’ân’ı 45 âyette “Vahiy” ile adlandırmıştır.” (3)





Vahiy Kâtipleri





“Resulullah, kendisi ümmi olduğundan, risaletinin başlangıcından, vefat edinceye kadar, yazı bilen birçok sahabeye vahyi yazdırmıştır. Vahiy kâtipleri adını alan bu mübarek kişilerin sayısı kırka kadar varır.





Yazı Malzemeleri





Vahiy nazil oldukça Resulullah bunları alışılmış olan bir takım malzemeleri kullanarak yazdırırdı. O zaman yazı için yaygın malzemeler şunlardı: Hurma dalları, ince beyaz taşlar, kürek kemikleri, işlenmemiş ince deri parçaları, bez parçaları, yazı yazmaya elverişli tahta, çanak ve çömlek parçaları, Mısır papirüsünden yapılmış “Kırtas” adı verilen kâğıt, parsümen..





Vahy’e ait bazı terimler:


1) Hadarî: Resulullah’a yolculuk ve misafirlikte olmayıp, yerleşik durumda iken gelen vahydir. Vahyin çoğunluğu bu şekilde gelmiştir.


2) Seferî: Resulullah’a yolculuk veya savaşta iken inen vahiylerdir. Buna örnek: Enfal suresinin baş kısmı, Tevbe: 9/34, Hac suresinin başı, Fetih suresi.


3) Neharî: Gündüz inen âyetlerdir. Kur’an’ın büyük bölümü gündüz inmiştir.


4) Leylî: Geceleyin vahyedilen âyetlerdir. Buna örnek: Âl-i İmran suresinin son kısımları, Tebük seferinden geri kalan üç kişi hakkında inen âyetler (Tevbe: 9/117-118), Fetih suresinin baş kısmı.


5) Sayfî: Yaz mevsiminde nâzil olan âyetler. Buna örnek: Nisa suresinin son ayeti olan Kelale âyeti, Tebük gazvesi hakkında inen âyetler.


6) Şitaî: Kış mevsiminde nâzil olan âyetler. Buna örnek: İfk olayı ile ilgili âyetler (Nur: 24/11-26), Hendek savaşı ile ilgili âyetler (Ahzab: 33/9).


7) Firaşî: Resulullah yatağında iken nâzil olan âyetler.


8) Nevmî: Resulullah uykuda iken nâzil olan âyetler.


9) Ardî: Resulullah yeryüzünde iken nâzil olan âyetler. Kur’ân’ın hemen hemen hepsi bu şekilde indirilmiştir.


10) Semaî: Resulullah semada iken nâzil olan âyetler. Bakara suresinin son iki âyeti Miraç’ta iken nâzil olmuştur.” (4)





“Kur’ân’ın iki nüzûlü olduğu ortaya çıkmaktadır. Biri el-Levhu’l-Mahfuz’dan dünya semasına (Beytu’l-İzzete) inzâldir. İkincisi de oradan Cibril vasıtasıyla Hazreti Peygamberin kalbine tenzildir. Birinciye inzâl, ikinciye tenzil denir. O halde Kur’ân kadir gecesinde dünya semâsına toptan inzâl olundu. Sonra oradan da 23 sene zaman aralıklarıyla ihtiyaca binaen parça parça indirildi. İnzâl tüm olarak indirmeye, tenzil ise cüz cüz indirmeye delalet etmektedir.” (5)





“Kur'an'ı Kerim daha Mekke döneminde hukukla ilgili âyetlerle gaybî haberler ve kâinat, hayat ve insanla ilgili küllî bakışını ihtiva eden sözler gelmezden önce mûciz ve büyüleyici üslubuyla Arabların kalblerini etkilemiştir. Şayet Kur'ânî vahyin çağdaşları bizden bazılarının imkânları dâhilinde olan Kur'ân'ın ilmî ve felsefî yönüne de muttalî olma imkânları olsaydı ve tarihî hakîkatlar hakkında bir hükme varacak imkânı sağlayan kültüre sahib bulunsaydılar, bütün insaf sahipleri gibi zamanın, Kur'ân'dan birşey eksiltmekten âciz kaldığını idrak eder ve müsbet ilimlerin, Allah'ın âyetlerinin İnkişafı hizmetinde olduklarını görürlerdi. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “İleride biz o Mekke halkına, hem yeryüzü etrafında, hem bizzat nefislerinde âyetlerimizi (kudretimizin alâmetlerini) öyle göstereceğiz ki, nihayet Peygamberin söylediği şeyin hak olduğu kendilerine zahir olacaktır. Rabbinin herşeye şahid olması yetmez mi?”(Fussılet: 53)





Vahyin Resulullah’ın şahsını anlatışı, onun doğruluğuna vicdanî bir delil ise, hayatıma yemin ederim ki, nüzulünün tedrîcî oluşu da bu yüce Kitabın Alîm ve Hakîm olan Allah'ın Kelâmı olduğuna kuvvetli bir mantıkî delildir. Allah onu Resulüne hidayet, öğüt verici ve her şeyi açıklayıcı olarak indirmiştir.” (6)





Mukâtil b. Süleyman'ın Kur'ân Terimleri Sözlüğü adlı eserinde el-Vahy'in Kur'ân-ı Kerim’de beş şekilde tefsir edildiği belirtilmektedir:





1. Cebrail'in Allah'tan nebilere indirdiği vahy


2. İlham


3. Yazılı şey


4. Emr


5. Söz. (7)





“Cibril, Kur’ân vahyini sünnet vahyinden ayrı bir şekilde getiriyor, Kur’ân’ı, tâbir caizse ferman şeklinde alıp okuyor, sünnet vahyini ise, bazı pratik talimatlar tarzında bildiriyordu. Kur’ân gelmesi hâlinde, Peygamberimiz hemen kâtiplerini çağırtıp yazdırıyordu. Hâlbuki diğer sözlerini, hatta kudsî hadisleri yazdırmıyordu. Hatta sahabe, titizlik disiplinine alışıncaya kadar, risâletin başlangıcında, Kur’ân dışında söylediği sözlerin yazılmasını menetmişti.” (8)





“Hz. Peygamber’e ilk vahiyler geldikten bir müddet sonra bir süre vahiy kesilmiştir ki bu olaya fetretü’l-vahy denir. Bu hâdiseden dolayı da Resûlullah (sav) üzülmüştür. Vahyin kesilme süresi ve sebebiyle ilgili farklı ve değişik rivayetler vardır.





Buhârî’de rivayet edildiğine göre Esved b. Kays demiştir ki: Cündeb b. Süfyan’ın şöyle dediğini işittim: Resûlullah (sav) rahatsızlandı. İki üç gece kalkamadı. Bir kadın gelip Efendimiz (sav)’i -hâşâ alaya alarak- Ey Muhammed! Sahibini görmüyorum, herhalde seni terketti.” dedi. Bunun üzerine yüce Allah Duhâ sûresinin tamamını indirdi.





Müslim ve Tirmizî’nin rivâyetlerine göre de vahyin gecikmesi üzerine müşrikler: “Muhammed bırakıldı” demişler; yüce Allah da: “Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı”yı (yani Duhâ sûresinin tamamını) indirmiştir.





Vahyin kesildiği müddet hakkında; dört gün, on iki gün, on beş gün, on küsur gün, yirmi beş ve kırk gün diye değişik rivayetler vardır ki, doğrusunu Allah bilir.” (9)





“Sana Rabbinden vahyolunana uy; şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Ahzab, 2)





“Sema’dan inen yağmurlar, sel olup vadileri temizlediği gibi, Nebî Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem’e gelen vahiy ile kalpler temizlenmiştir.” (10)





DİPNOTLAR





1- Abdurrahman Çetin, Kur’an İlimleri ve Kur’an-ı Kerim Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1982.


2- Muhammed Salih el-Useymîn-Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Tefsir Usulü.


3- Salih İbrahim el-Büleyhi, Kur'ân İsimleri Antolojisi, trc. Muzaffer Marangozoğlu, Pınar Yayınları, İstanbul, 2006.


4- Muhammed Salih el-Useymîn-Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Tefsir Usulü.


5- İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.


6- Subhi es-Salih, Kur’an İlimleri, Hibaş Yayınları.


7- Mukâtil b. Süleyman el-Belhî el-Horâsânî, Kur'ân Terimleri Sözlüğü, el-Eşbâh ve’n-Nezâir Fi’l-Qur’Âni’l-Kerim.


8- Suat Yıldırım, Anahatlarıyla Kur'ân-ı Kerim ve Kur'ân İlimlerine Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2009.


9- Davut Aydüz, Duha-Nas tefsiri, Nil Yayınları.


10-İsmail Çetin, İttiba Ehli Sünnete'dir, Dilara Yayınları, Isparta, 2009.
 
Üst