Vücuh ve nezâir

kasif1

Well-known member

Kur’ân İlimlerinde orijinal adıyla "el-Vücüh ve'n-Nezâir" olarak bilinir.


“Kur’ân-ı Kerim’de, çeşitli manalarda kullanılan müşterek lafızların mevcut olduğu müşahade edilir. Bir kelimenin bir ayette ifade ettiği mana ile yine aynı kelimenin diğer âyetlerde anlamlar aynı olmamaktadır. İşte biz buna tefsir ilminde “Vücuh” diyoruz. Bunun aksine de, yani çeşitli birçok kelimenin aynı manayı ifade etmesine “Nezâir” denir.” (1)


“Lügat ve ıstılah anlamı: Vücûh, vech kelimesinin, nezâir de nazre kelimesinin çoğuludur. Organ anlamına gelen vech kelimesi, daha ziyade herhangi bir şeyin görünümü ve başlangıcına ad olarak kullanıla gelmiştir. Mesela insanın yüzü, gündüzün başlangıcı anlamlarında Kur'ân'da kullanılmaktadır (el-Maide, 5/6; Al-i İmran, 3/72). Bununla beraber "vech” lügatte pek çok anlama gelmektedir: Yol, sebep, taraf, yön, cihet, önemli ve şerefli adam, sabah namazı, mevki, şekil, doğruluk, uygunluk, mana, nevi, vasıf, niyet, tarz, usûl.


"Nezâir" ise, yukarıda da kaydettiğimiz gibi, nazre'nin çoğulu olup lügatte, misil, benzer, eş ve denk gibi anlamlar içerir.


Vücûh ve nezâir'in ıstılâhı tariflerinde ise, daha ziyade iki tanım ağırlık arzetmektedir. Bunların birisi; aynı lafız ve harekelere sahip olan bir kelimenin Kur'ân'ın değişik yerlerinde gelmesi ve her bir yerde değişik anlam ifade etmesidir (Bkz İbnu'l-Cevzî, Nüzhetü'l-A yün, 83). İkinci tarif ise şöyledir: Ümmet lafzında olduğu gibi, çeşitli anlamlarda kullanılan müşterek bir lafza vücûh; mütevâtı lafız gibilere ise nezâir denir (Bkz., Ez-Zerkeşî, el-Burhân, I,102). Mütevâtı lafız ise şöyle tanımlanmaktadır: Aralarında ortak bir nokta bulunan ve fakat mahiyetleri farklı olan bir kelimedir. Mesela canlılık vasfında insan ve hayvanlar müşterektir. Fakat bu varlıkların mahiyetleri tamamen farklıdır. Zira biri konuşur, aklı vardır; diğeri ise konuşmaz. Bazı hayvanlar dört ayaklıdır vs. gibi (bkz. Hind Çelebi, et-Tasârîf, tahkiki, 19).” (2)


“Kur’ân’ın iyi anlaşılması ve bilinmesi için, tefsir ilminde öğrenilmesi lazım gelen mühim hususlardan biri de şüphesiz “Vücuh ve nezair”dir. İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Ali b. Ebu Talib onu, Haricilerle münakaşa ve onları ikna etmek için gönderdiğinde, ona şu hususu tenbih etmeyi ihmal etmemişti: “Onlarla münakaşa ederken delil olarak Kur’an-ı Kerim’i hüccet gösterme, çünkü onda, birçok manaları ihtiva eden, zü vücuh kelimeler vardır. Yalnız sünnet ile fikirlerini teyid et.” İşte Kur’ân’da, bir kelimenin bir kaç veya yirmiye yakın bir mana ifade etmesi, onun mu’cize oluşunun bir delilidir. Zira beşer kelamında böyle şeyler pek bulunmaz. Mukatil b. Süleyman kitabının mukaddimesinde naklettiği bir haberde “Kişi Kur’ân’daki birçok vecihleri görmedikçe hakiki bir fakih olamaz.” demektedir.


Şimdi bunlardan bazı örnekler verelim: Mesela, “El-Hüda” kelimesi ve ondan türeyen kelimelerin, Kur’ân-ı Kerim’de 17 manası olduğu görülür. Bu kelime el-beyan (2/5), ed-din (3/75), el-iman (19/76), ed-dâi (13/7, 21/73), rasuller ve kitaplar (2/38) el-ma’rife (16/16), er-reşad (1/6), Muhammed (s.a.s.) (2/159, 47/32), el-Kur’ân (53/23), et-Tevrat (40/53), el-istirca (2/157, 64/11), el-hucce (2/258), et-tevhid (28/57), es-sünne (43/22), el-islah (9/52), el-ilham (20/50), et-tevbe (7/156) gibi manalara gelmektedir. et-Tağut kelimesi de eş-şeytan, Allah’tan gayrı ibâdet edilen putlar ve Ka’b b. el-eşref mânâsındadır. Kezâ salât, rahmet, ruh ve el-kaza gibi pek çok kelime çeşitli âyetlerde, çeşitli anlamlara gelmektedir.


Keza “cehennem”, “nar”, “sakar”, “huteme”, “cahim” gibi çeşitli lafızların aynı manayı ifade etmeleri gibi daha pek çok kelimeye rastlanabilir. Bunlar da nezâire ait örnekleri teşkil eder.” (3)


Kıraatteki vücûh:


Bilindiği gibi, "vücûh" kelimesi "vech"in çoğulu olup, çok çeşitli anlamlar ifade etmektedir. Bunlar arasında özellikle tarz, usûl, üslûb ve şekil gibi anlamlar konuyu yakinen ilgilendirmektedir. Kıraatte vücûh, kıraat haberinin naklinde, râvî veya râvînin râvîsi, bir haberi hocasından değil de, bir başkasından naklediyorsa, buna vech denilmektedir.


Ayrıca, bir de okuyucunun vücûh yaptığı da söylenir. Bunun anlamı şudur: Kur'ân okuyan kârî, bazen kelimelerde tekrarlar yapar. Faraza medd-i muttasıl, munfasıl vs. gibi medlerde 2, 3, 4, 5, elif miktarı uzatarak okur. Veya nak ile okur, yahut "ra" harflerini ince ve kalın şekilde okur ki, bütün bunlar okuyuş şekilleri olup vüch diye isimlenirler. (Yazar: İslam Ansiklopedisi, 17-3-2006)” (4)


DİPNOTLAR:


1- İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.


2- Ömer Dumlu, http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=article&aid=2169


3- Cerrahoğlu, a.g.e.


4- Dumlu, a.g.m.
 
Üst