Evin Direği Fedâkâr Hanımlar

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Tek_gul_1038.jpg



Müslüman bir hanım, ailesinin muhabbet ve fedakarlık nişanesidir.O, kendisini adeta yuvasına, kocasına ve çocularına vakfetmiştir.Onların sevinç ve mutlulukları, rahat ve kuzurları, kendisini de bahtiyar eder.
Kadınların evinin işlerini göremesi, beylerinin rızasını gözetere onların meşru her isteklerine canla başla riayet etmesi, çocuklarının eğitim ve terbiyelerini gözetmesi, onları yuvayı kuran dişi kuş haline getirmiştir.
Peygamber Efendimiz devrinde itibaren ashab-ı kiramın hanımları, ev işlerini çekidüzene koyduktan sonra zaman zaman beylerinin işlerine bile yardımcı olmuşlardır.Mesala Ashab-ı kiramın ve Ehl-i Beyt’in gözbebeklerleri mesabesinde olan Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali, örnek bir yuva kurmuşlar ve ellerinden geldiği nisbette birbirlerine yardımcı olmuşlardır.

Peygamber Efendimiz,elinde büyümüş olan bu iki genci, yine kendi elleriyle nikahlamış. Onlara ev işlerinde görev taksimi yapmış, evin dış işlerini Hazret-i Ali’ye, iç işlerini de Hazret-i Fatıma’ya tevdi etmiştir. Daha sonra da kızına hitaben şöyle buyurmuştur:
”-Kızım Fatıma!…Sen Ali’ye câriye ol ki. o da sana köle olsun.”
Hazret-i FAtıma, bu tavsiyelere uyarak kocasının gücünün üstünde hiçbir masraf çıkarmamış ve daima elindekiyle yetinmeyi bilmiştir.


İbadet dışındaki vakitlerini ev işlerine ve çocuklarının terbiyesine ayırmıştır. Evin ihtiyacı olan suyu, kuyudan çekip omzunda taşımıştı. Bütün aile fertlerinin elbiselerini bizzat kendi elleriyle biçip dikmiş, el değirmeninde kendi buğdayını kendisi öğütmüştü.
Hatta bu çileli iş sebebiyle elleri nasırlaştığında, muhterem babası Peygamber Efendimiz’e müraacat ederek kendisine bir yardımcı tayin etmesini istemiştir.
Allah Rasülü -sallahu aleyhi ve sellem-, ciğerparesi Fatıma haline acımış, ama Medine’de ihtiyaç sahibi bu kadar insan varken kendisine özel bir muamele edip yardımcı olmak üzere köle veya cariye tahsis etmesinin adalete uygun olmayacağını söylemiştir. Onu teselli etmiş ve :
”-Kızım Fatıma, senden daha muhtaçları var. Dünya acılarını, âhiret tadı için iç.” buyurmuşlardır.
* * *
Yine Hazret-i Esma -radıyallahu anhâ-; kocası Hazret-i Zübeyr -radıyallahu anh-’ın işlerinde yardımcı olur, atının bütün hizmetlerini görür, başının üzerinde tohum ve hurmaçekirdeği taşırdı.
Müslüman hanım, ev, ve ailesi için nasıl fedâkârâne bir şekilde hizmet etmeyi bir vazife saıyorsa, vicdan sahibi müslüman kocalar da güçleri nisbetinde hanımlarına yardımcı olmalı, onların yüklerini hafifletmelidirler.


Nitekim Peygambe Efendimiz, kendi söküğünü kendi yamamış, ayakkabılarını tamir etmiş,hayvanların sütünü sağmış ve mümküm mertebe kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayarak başa birisine yük olmamaya çalışmıştır.
Âile içerisinde çocukların bakım, terbiye ve büyütülmesi, hem erkeğin, hem de hanımın ortak mesuliyetidir. Bu sebeple hanımların bunaldığı veya yorulduğu zamanlarda, erkekler de eşlerine yardımcı olmalıdırlar.
Velhâsıl, müslüman bir yuvada herkes birbirini gözetip kolamalı,destek ve yardımcı olmalıdır. Fertlerden birinin daimi fedâkârlık ve hizmeti, Allah katında boşa gitmezse de, bir kuş tek kanatta uçamazi İki taraf fa güçleri ve imkanları nisbetinde Allah için birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Huzur ve mutluluun yolu, bundan geçer.
Cenâb-ı Hak, bu güzide annelerimizi şefaatlerine lâyık eylesin.Âmin..


Gülay Atasoy
 
Üst