Musluman kadın,duygusal bır kısılık gostermez

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Duygusallık, din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda olumsuz bir tavır olarak algılanmaz. Hatta duygusallığın aslında her insanın karakterinde az çok olması gereken önemli bir özellik olduğuna inanılır. Bu düşünceye göre duygusallığın neden olduğu tavırlar, yaşanması gereken insani duygulardır.

Bu nedenle duygusallıktan kaynaklanan 'alınma, yakınma, darılma, ağlama, içine kapanma, durgunluk, kıskançlık, kızgınlık' gibi tavır bozukluklarının, 'insanın içinden gelen duygular' olduğunu öne sürerek olabildiğince teşvik ederler.


Oysa bu düşünce tümüyle yanlıştır. Özellikle de cahiliye toplumlarında yaşanan kadın karakterinde görülen duygusallık, insanın zayıf bir kişilik göstermesine neden olur.

Kişi olaylar karşısında duygularının kendisini yönlendirdiği şekilde hareket ettiği için akılcılıktan büyük ölçüde uzaklaşır. Mantıklı ve doğru düşünemeyecek, isabetli çıkarımlar yapamayacak hale gelir.



Müslüman kadın, tüm hayatını ve kişiliğini Kuran'a göre belirlemesi sebebiyle, nefsin bu özelliği ve ona karşı nasıl bir mücadele verilmesi gerektiği konusunda en doğru bilgilere sahiptir.

Duygusallığın, insanın aklını perdelediğini, doğru düşünebilmesini, gerçekleri olduğu gibi görebilmesini engellediğini, insanı zayıf, dirençsiz ve güçsüz hale getirdiğini bilir.



Ayrıca cahiliye ahlakının getirdiği kadın karakteriyle özdeşleşen duygulanmak, üzüntüye kapılmak, ağlamak, söylenmek, öfkelenmek, kıskançlığa kapılmak, içine kapanmak gibi tavırların, iman sahibi bir insanın karakteriyle bağdaşmayacak özellikler olduğunun da şuurundadır.



Çünkü tüm bu tavırlar, ALLAH'ın beğenmediği ve sakınılması gereken davranışlardır.

Bu olumsuz tavırların her biri, insanın temeldeki bazı inanç bozukluklarından ve birtakım gerçeklerin yeteri kadar şuuruna varamamış olmasından kaynaklanmaktadır.



Kolaylıkla hüzne kapılan, ağlayan, öfkesine yenik düşen, kıskançlığa kapılan, durgunlaşıp sessizleşen, içlerine kapanan insanlar, ALLAH'ın gücünün, herşeyi hayır, hikmet ve adaletle yarattığının, istediği an istediği herşeyi gerçekleştirebileceğinin, insanların dualarına karşılık vereceğinin bilincinde değillerdir.



Olaylar karşısındaki tüm üzüntüleri, öfkeleri, kıskançlıkları hep bu bakış açısındaki yanlışlıklardan ve inanç bozukluklarından kaynaklanmaktadır.



ALLAH'a gönülden bir bağlılık, içten bir teslimiyet, her olayın ALLAH'ın kontrolünde olduğunu bilerek, herşeyi hayır gözüyle değerlendirmek, insanın duygularına kapılıp olumsuz tavırlarda bulunmasını engeller.

Müslüman bir kadın ALLAH'a olan güçlü sevgisi ve derin ALLAH korkusu nedeniyle duygusallığın neden olduğu tüm tavır bozukluklarından titizlikle sakınır.

Müslüman kadın, ALLAH'ın "Ve onlar:"Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir." (Furkan Suresi, 74) ayetiyle bildirdiği şekilde, tüm tavırlarıyla, kişiliğiyle, yüksek ahlakıyla insanlara örnek olmayı hedefleyen bir insandır. Bu da ona hiçbir olay karşısında yıkılmayan güçlü bir kişilik kazandırır.


Mümin kadınlar, özellikle kadın ahlakında yaygın olarak görülen bu tavırdan sakınıp güçlü bir kişilik sergilemenin, bu karakteri benimseyen kadınlar için güzel bir örnek olacağını bilir, bu şuur ve sorumluluk bilinciyle hareket ederler.

ALLAH'ın "... Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Haşr Suresi, 9) ayetiyle bildirdiği gibi, nefislerini kötülüklerden arındırdıkları için dünyada ve ahirette nimete, huzura kavuşur ve mutluluğu en güzel şekilde yaşarlar.

Duygusallığın insanlara yaşattığı tüm sıkıntılardan, üzüntülerden uzak kalmış olurlar.


selam ve dua ile
 

LamElif1

Well-known member
İçeriği duygusal davrananın "imanını" bile sorgulayan bu yazı beni çok şaşırttı Abdullah kardeş.. Sizin tespitleriniz midir bunlar kaynak belirtilmemiş? Şimdi banada bu ne duygusal yaklaşımdır diye eleştirilerinize de aldırmayarak hayret ve teessüflerimi bildiriyorum..

"alınma, yakınma, darılma, ağlama, içine kapanma, durgunluk, kıskançlık, kızgınlık' gibi tavır bozukluklarının.." bunlar insanın fıtratında olan duygulardır tavır bozukluğu ancak bu duygularla kişinin kendine ve çevresine zarar verdiği durumda mevzu bahis olabilir. Ağlamak kadar insani bir davranış göremiyorum ben yada değer verdiği kişiyi sahiplenmesinden kaynaklanan kıskançlık kadar..
 

LamElif1

Well-known member
Hz. AİŞE' nin Kıskançlığı,
[FONT=trebuchet, trebuchet ms][/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms]Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Hatice validemizi çok severlerdi.
[/FONT]

[FONT=trebuchet, trebuchet ms]Hatta Hz. Hatice yaşlı olduğu halde, hayatta olduğu müddetçe başka kadınla evlenmemişlerdir. Risaletpenah efendimiz Hatice annemizin ismini çok zikreder, onun büyüklüğünden sık sık misaller verirdi. Bir gün yine Hz. Hatice'den bahsediyorlardı. Hz. Aişe validemiz de oradaydı. [/FONT]

[FONT=trebuchet, trebuchet ms]Hadiseyi Aişe Radıyallahü anha validemiz şöyle anlatıyor: [/FONT]

[FONT=trebuchet, trebuchet ms]"Resülüllah yine Hz. Hatice'den bahsetti ... Bu bahis benim da­marıma dokunmuştu. "O yaşlı bir kadındı, şimdi Allah (c.c.) sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir." dedim. Hz. Resüli Ekrem (s.a.v.) bu sözü benden duyunca çok kederlendi, üzüldü. Hatta kızmıştı. .. Kızgınlığından tüyleri diken diken olmuştu. Buyurdular ki: "Vallahi öyle değil! Ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım... O bana inanmış bir ha­tundu. O iman ettiği zaman halk tamamen kafirdi. O beni kabul edip, teşvik etti. Kendi malı-serveti ile bana yardımda bulundu. Diğer karılarımdan hiç çocuğum olmadığı halde Hak Teala bana ondan evlat nasip" bu­yurdular. [/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms]Hz. Aişe (r.a.) devamla "O günden sonra, bir daha Hz. Hatice hakkında konuşmayacağıma dair kendi kendime kati karar verdim" buyurdular. [/FONT]

[FONT=trebuchet, trebuchet ms].[/FONT][FONT=trebuchet, trebuchet ms] [/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms][/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms].[/FONT][FONT=trebuchet, trebuchet ms] [/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms][/FONT]
[FONT=trebuchet, trebuchet ms]Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri[/FONT][FONT=trebuchet, trebuchet ms] [/FONT]
 

Nikap

Active member
Kur’an bize akıl ile duygu, iman ile akletme, inanç ile tahkik arasında bir denge olduğunu söylüyor. Bu dengeyi kurduğumuz zaman hem akıl dünyamız, hem duygu iklimimiz sağlam bir zemine oturur...İnşaallah..
 
Üst