Cercis (a.s.)

Kýrýk Testi

Well-known member
Hz. Cercis’in (a.s.) Şam civarlarında ve Filistin’de yaşadığı ve Hz. İsa’dan (a.s.) sonra geldiği için, onun dininin hükümlerini devam ettirdiği rivayet edilmiştir. Günümüz Hıristiyanları tarafından St. Georges ismiyle anılan Hz. Cercis’in (a.s.) Filistin’in Remle kasabasında doğduğu ifade edilir.

Hz. Cercis’in (a.s.) yaşadığı bölge, putperestlerin elindeydi ve Dadıyan adında zalim bir hükümdarları vardı. Hz. Cercis (a.s.) idarecileri ikaz ederek, halka zulmetmelerini önlemeye çalışırdı. Bir defasında isyan ve zulmünde daha da ileri giden hükümdar, onun da puta tapmasını istedi. Hz. Cercis bunu reddedince uzun süren işkencelere maruz kaldı. Hükümdar, Hz. Cercis’i bir ağaca bağlatarak vücudunu demir taraklarla tarattı. Buna rağmen hayatta kalan Hz. Cercis’in üzerine keskin sirke ve tuz döktürdü. Büyük bir demiri önce ateşte iyice kızartıp başının üzerine koydular. Ama her defasında Cenâb-ı Hakkın bir mu’cizesi olarak tekrar eski hâline geldi. Bu âşikar mu’cizelere rağmen, hükümdar işkencelere devam etti. Büyük bir şey olmadığını görünce zindana hapsedilmesini emretti.

Hz. Cercis’e uygulanan zulümler, hayal sınırlarını zorlayan seviyelere ulaştı. Her defasında Allah onu tekrar eski haline getiriyordu. Bu gelişmeler olurken, Hz. Cercis’in peygamberliğine inananların sayısı da artıyordu. Zalim kral, bütün mü’minleri toplatıp hepsini şehid ettikten sonra Hz. Cercis’i de şehid ettirdi. Daha sonra bu kavim ateşle helâk oldu.

Üstad Bediüzzaman, dışarıdan gelen her türlü zorluklara karşı müsbet hareket etmenin önemini anlatırken Tarihçe-i Hayat’ta Hz. Cercis’in yaşadıklarını örnek verir:
“Biz, en acı vaziyet ve sıkıntılara karşı, kemâl-i sabır içinde şükür etmekle mükellefiz. Ve cildleri ve derileri soyulan Cercis aleyhisselâm gibi, binler, milyonlar hakîkat mücâhidlerinin hakaik-ı îmâniyenin kudsî hizmetinin bir nümûnesine mazhar olan Nur şâkirtlerinin çektikleri zahmetler, o eski zâtların zahmetlerine nisbeten binde bir olmaz. Ve ücret ve kazanç cihetinde, inşaallah birdirler ve beraberdirler.”

Üstad Bediüzzaman, müsbet hareket noktasında kendi hayatından örnekler verirken yine Hz. Cercis’e şöyle atıfta bulunur:
“Otuz senedir müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i İlâhiyeye karışmamak hakikati için, bana karşı yapılan muamelelere sabırla, rıza ile mukabele ettim. Cercis Aleyhisselâm gibi ve Bedir, Uhud muharebelerinde çok cefa çekenler gibi, sabır ve rıza ile karşıladım.”
 
Üst