Rüya ile amel edilir mi?

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Mehmet Paksu'nun yazısı...

Rüya, Kur'ân'ın sahip çıktığı bir bilinçaltı olayıdır. Kur'ân'da yedi yerde 'rü'yâ' kelimesi geçer. ¬yetlerin içinden de rüyanın anlamı ve tanımı yer alır "Allah, Resûlünün gördüğü rüyayı hak ile tasdik etti" 1 ifadesiyle, "Sen rüyanda emrolunana uydun" 2 cümlesinde 'sâdık-doğru rüya' anlatılır ve asıl rüyanın bu 'rüya' olduğu belirtilir.

Peygamberimizin de tanımıyla rüya bir müjdedir. Bazen açık, bazen de yoruma müsait bir biçimde gelecekle ilgili bazı aydınlık manzaralar çizer. Asıl olarak rüya, inanan insanın hayatındaki yerini tespit eder. Bunun için, bir mü'min gördüğü bir rüya sonucu hayatına çekidüzen verebilir, ibadet ve takvasını geliştirebilir.

Bir seferinde Abdullah bin Ömer rüyasında iki melek görür. Melekler kendisine, "Namazı da çok kılsan, ne iyi adamsın sen" derler. Gider, rüyayı kız kardeşi ve Efendimizin de hanımı olan Hz. Hafsa'ya anlatır, Hz. Hafsa da Peygamberimize arz eder.

Peygamberimiz de "Gece namazını çokça kılsa, Abdullah gerçekten salih bir kuldur" buyurarak tabir eder. Hz. Abdullah'ın talebesi olan Hz. Nâfi der ki: "Bundan sonra Abdullah gece namazlarını artırdı." Sahabilerin hayatında da bu tarzda uygulamayı görüyoruz.
Bir zât Hz. Ömer'e gelir, rüyasında ay ile güneşin birbiriyle savaştıklarını görür. Hz. Ömer, "Sen hangisiyle beraberdin?" diye sorar. Adam, "Ay ile" diye cevap verir. Hz. Ömer, "Sen mahvedilmiş âyetle (ışığı kendinden olmayan bir gökcismi ile) beraberdin; asla bir iş üstlenemezsin" der ve rüyayı gören adamın karakter yapısını dile getirir.

Bu hadisi ve rivayeti nakleden İslâm hukuku usulcüsü eş-Şâtibî şu bağlayıcı açıklamayı getirir: "Bu çeşit rüyalarla amel edilebilmesi için aranan şartların üzerinde durmak gerekir. Sadece rüya ile değil, keşif ve ilham gibi yolların dikkate alınıp onlarla amel edilebilmesi için de mutlak surette dinî bir hükme veya şer'î bir kurala ters düşmemesi gerekir. "Çünkü dinî bir kuralı ve hükmü bozan bir şey hak olan bir şey değildir. Bu açıdan rüya ya hayalî bir şeydir, ya bir vehimdir veya şeytanın bir telkinidir.

Bu rüyalar hak bir unsuru bazen içinde taşıyabilir, hiçbir şey taşımaz. "Bu durumda bu rüyaların dikkate alınması doğru olmaz. Çünkü dince belirlenen bir şeye ters düşmüş oluyor. Şöyle ki: Hz. Peygamberin getirmiş olduğu dinî hükümler geneldir, özel değildir; esasları bozulamaz. Durum böyle olunca, dinin belirlediği esaslara ters düşen her şey sakat kabul edilir.

"Bu konuya verilecek misallerden biri de İbn Rüşd'e sorulan bir sorudur. Bir hâkim, kendisine gelen bir davada, doğru sözleri ve dürüstlükleri ile bilinen iki şahidin şahitlikte bulunmasından sonra, rüyasında Hz. Peygamberin kendisine, 'Bu şahitlikte hüküm verme, çünkü o batıldır' dediğini görür. "Bu durumda ne yapacaktır? İşte böyle bir rüya dinî kurallardan birisiyle (yani adaletli şahidin şahitliği prensibine) ters düşmüş oluyor ve dinî bir hükmü yürürlükten kaldırıyor." 3

Rüyanın hayale kapısı açıktır. Çünkü öyle rüyalar vardır ki, görüntüsü hayırlı iken bazen tam tersi çıktığı için kötü rüya olarak değerlendirilir, insanı ümitsizliğe düşürür. Nice rüyalar da vardır ki, görünümü korkunç ve kötü oldukları halde yorumu güzel çıkar.

Bu açıdan sâdık rüyalar bile dinî bir meseleyi hükme bağlamaz ve bu mânâda onunla amel edilmez. Rüya tabiri için, Nesil Yayınları'nca yayınlanan Büyük Rüya Tabirleri isimli çalışmamıza bakabilirsiniz.

1 Fetih, Suresi, 48:27
2 Sâffât Suresi, 37:105.
3 Ebû İshak eş-Şâtibî, el-Muvafakat, müt: Doç. Dr. Mehmed Erdoğan, 2:264-268.
 
Üst