Büyüden kurtulmak için hocaya mı gitmeli?

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Mehmet PAKSU'nun yazısı...

Büyü "hoca"lara giderek mi çözülür?

Hocam, büyüye kesinlikle inanıyorum ve dinimizce yasaklanmış olduğunu da biliyorum, ama buna nasıl tedbir alınacağına dair her kafadan bir ses çıkıyor. Benim amcam kendisine büyü yapıldığına inanıyor ve bu durumdan kurtulabilmek için çare arıyor. Dini konularda bilgisi az olduğu için, kim ne derse inanıyor. Çeşitli hocalara gidip epey de paralar harcıyor, ama henüz bir çaresini bulmuş değil. Hocam ne tavsiye edersiniz?
Gerçekten bu işler hocalarla mı halledilir, kişinin kendisinin dua etmesi ile mi hallolur? Yardımcı olursanız çok sevinirim. (Volkan Öztürk)

Sihir ve büyü vardır ve gerçektir. Hz. Nuh'tan itibaren bir yerleşim merkezi ve çeşitli medeniyetlerin kurulduğu bir yer olan Babil'de; halk tarihi seyr içinde bazı saplantılara kapılırdı. Kur'ân'ı anlattığına göre, Hz. Süleyman zamanında da birtakım kimseler ilham yoluyla Hârut ve Mârut isimli iki melekten bazı gizli bilgiler öğrendiler Melekler bu insanlara bu bilgileri verirken sıkı sıkıya tembih ediyorlar, "Biz ancak sizi denemek için gönderildik.

Sakın sihir yapıp da kâfir olmayın" demeden kimseye en küçük bir şey öğretmiyorlardı. Ancak insanlar bu uyarılara aldırmadan öğrendikleri bu bilgileri sihir ve büyüde kullanmaya başladılar. Onlardan başkaları öğrendi, böylece sihir/büyü her tarafı sarıp sarmaladı. Elmalı Hamdi Yazır'ın anlatımına göre, bilgi hayırlı işlerde kullanılırsa zehirden ilâç yapılır, kötüye kullanıldığında da ilâçtan zehir elde edilir. Fakat bilgiler ne kadar sihirde/büyüde kullanılsa da Kur'ân'a göre, "O sihri yapanlar, Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar böylece kendilerine fayda veren şeyleri değil de, zarar verecek şeyleri öğrendiler."

Bu âyetin tefsirinde anlatıldığı üzere, sihir/büyü yaparak karı-kocanın arasını ayıranlar, bu kadar sağlam bir sevgi bağını kıranlar, bir topluma daha ne kötülükler yapmazlar ki? Zaten sihir ve büyünün en büyük etkisi ruh üzerindedir.

Fikirleri bozar, kalpleri çeler, ahlâkı perişan eder, toplumun altını üstüne getirir. Fakat büyücüler ne kadar zararlı şey yapsalar da, Allah'ın izni olmadıkça kimseye bir zarar veremezler. Çünkü gerçek etki, ne sihirde, ne sihirbazda, ne tabiatta, ne ruhta, ne yerde, ne gökte, ne şeytanda, ne de melektedir. Asıl tesir gücü, Allah'a aittir. Fayda ve zarar denilen şey de, ancak Allah'ın izniyle meydana gelir.

Birisinin bize büyü yaptığından şüphelenince, her şeyden önce bir endişeye düşmemeli, moralimizi bozmamalı ve ümitsizlik içine girmemelidir. Özellikle her şeyi büyüden bilme gibi bir yanlışa da kapılmamalıdır. Çünkü bütün olayın dizgini ve idaresi Allah'ın elindedir. Bunun için tek çare, doğrudan doğruya Allah'a sığınmalı, Ondan yardım istemelidir.

"Büyücü Hocalar"a gidip de onlardan bir şey beklemek, bir çareden öte çaresizliktir, dermandan ziyade derdine dert katmaktır. Çünkü işin istismarcısı ve "tüccarı" olan bu kişiler, insanın moralini bozmaktan başka bir şey yapmazlar. Varsa bir rahatsızlık veya psikiyatrik bir hal, inançlı, uzman bir doktora başvurmalı, tedaviyi ihmal etmemeli; elimizi de sürekli duaya açık tutmalıdır. Özellikle Peygamberimizin (a.s.m.) bizzat okuduğu ve tavsiye ettiği Felak ve Nâs Sureleriyle birlikte, Âyetü'l-Kürsî gibi duaları manevi bir siper ve koruyucu olarak görmelidir.


Bugün
 
Üst