"Hür Adam" Hakkında Yorumlarınız...

Filmin notu ???

  • 1 - Hiç beðenmedim.

    Kullanılan: 2 5.4%
  • 2 - Çok az beðenilecek yeri vardý.

    Kullanılan: 4 10.8%
  • 3 - Orta derecede bir filmdi.

    Kullanılan: 7 18.9%
  • 4 - Ýyi bir filmdi.

    Kullanılan: 13 35.1%
  • 5 - Süper bir filmdi.

    Kullanılan: 11 29.7%

  • Kullanılan toplam oy
    37

Huseyni

Müdavim
Film tahmin ettiğiniz gibimiydi ?

Filmde eksik gördüğünüz neler vardı ?

Şu kısmı süperdi dediğiniz yer ?

Yönetmen, başrol oyuncuları sizce başarılı mıydı ?

Aklınızda kalanlar...

Filmin en etkileyici sahneleri vs. vs...

Yönetmen siz olsaydınız ilave edeceğiniz ne olurdu ? :)

Soruları biraz arttırdık :)


Kısacası "Hür Adam" hakkında neler söylersiniz ?
 

mübtela1

Well-known member
Her sahnesini çok beğendim, kesinlikle harikaydı. Herkes muhakkak izlemeli diye düşünüyorum özellikle ön yargısı olan, yanlış düşünen insanlar izleseler muhakkak etkilenecekler ve belki o çok doğru bildikleri yanlışlarını yıkıp, doğruları daha bir farklı görecekler...Filmde emeği geçen herkesden tüm kardeşlerimizden Allah(cc) razı olsun!! Artık cd si çıkınca alırız ve istediğimiz zamanlarda seyredebiliriz :D bu çok güzel :D
 

mübtela1

Well-known member
Filmin en etkileyici sahnesini yazmamışım "15 gündür ekmek vermediler " sahnesiydi bence, yönetmen ve oyuncu kadrosunu da çok beğendim her sahnede belki çok ufak ama çok çarpıcı yerler vardı mesela paşayla üstadın karşılaştığı sahnede üstadın bacak bacak üstüne oturuşu gibi, benim için tahminimden çok daha güzeldi.
 

meryemce

Member
ben çok beğendim. yalnız ceylan çalışkan abiyi ihsan atasoyun bir kitabından okurken orada onunla şakalaştığı bölümler yazıyordu. keşke filme birazcık da mizah katabilselerdi. çok ezilmiş gösterilmiş. ancak üstad gayet vakurdu ve "vazifelendirilmişti". biraz da güldürseydi. çünkü gayet güzel ağlattı. mürşit ağa bağ ın oyunculuğu süperdi. özellikle ağaç evde dua ederken ben çok ağladım. 15 gündür ekmek ve su vermediler sahnesinde de eşim ağlamış. mürşit ağa bağın oyunculuğu çok güzeldi. ama diğer abileri canlandıranları izlerken bi ara tiyatro seyreder gibi oldum. yapamadılar sanki. o içtenliği veremediler. içten değillerdi. rollerine tam verememişlerdi. mürşit ağa hariç. barlada deli rolünü oynayan oyuncu da çok güzel oynadı. doktor da çok güzeldi. bekçi de çok güzeldi. ama diğer abiler güzel değildi. oyuncu olmaktan öteye gidemediler. özdeşleşemediler.
filmi izlerken bi ara kendimi o mekanın içinde hissettim. mekan çekimleri çok güzeldi.
bi ara film koptu bende. gençken aniden ihtiyarlık zamanına çok çabuk geçiverdi gibi geldi bana.
bi de şırıngayla zehirlediklerinde üstadı şalı elinde sıkarak "anam anam " dedi. sonra da "davam davam" dedi. ancak barla lahikasında şöyle bir cümle geçiyor : "Çünkü, yazılan Sözler tasavvur değil, tasdiktir. Teslim değil, imandır. Marifet değil, şehadettir, şuhuddur. Taklit değil, tahkiktir. İltizam değil, iz'andır. Tasavvuf değil, hakikattir. Dâvâ değil, dâvâ içinde bürhandır. " yani diyorki dava değil dava içinde bürhandır. o sahnede "davam davam" demesi gerçek mi bilmiyorum. eğer gerçekse bir hikmeti var. ama senarist öyle yapmışsa ya da yönetmen her kimse, o sahneyi sevmedim bi tek.
film başlarken içimden şöyle dua ettim : "Allahım sen bize hidayet ver"". çokça ettim duayı. hani zemzem içmeden önce bi dua edersen olurmuş ya. bu filmi de bi başlangıç olarak gördüm ve hayatım için böyle bi dua ettim. inşallah Allah hidayet verir ve inşallah bir gün ben de içimdeki şöhretperestliğin nedenini çözdükten sonra nurları diğer insanlara anlatan bi insan olurum. inşallah yaşantımla da iyi bi müslüman olurum. Allah razı olsun yönetmenden. bu filme kimse sponsor olmamış. bütün para yönetmenden. Allah mükafatını versin. burada da bi şi söylemek istiyorum. dini medya artık lütfen korkması. bi röportajda ekrem dumanlıya kadın gazeteci diyordu ki siz cemaat gazetesi misiniz. o da hayır diyordu. değiliz diyor du. eğer değilseniz neden dini sohbete giden insanları hatırla ricayla gazetenize abone yapıyorsunuz. korkmayın deyin artık şunu deyin ki bizim tek amacımız iman. ama demiyorsunuz. şu garip yönetmene bile hiç bi dini medya yardım etmemiş. adam sadece kendi parası ile yapmış. lütfen üstadınızı örnek alın azıcık. ve inadınızı güzel şeylerde kullanın.
çok konuştum.
 

Þefkat_

Well-known member
Ben izlemedim ama tahmin edebiliyorum çok güzel olduğunu.Çünki eğer hayatını gerçekten az da olsa yansıtabildilerse eminim çok ibret olacaktır hepimize.Yönetmenide bilinçliymiş yanlış yapmamak için hayatıyla ilgili 15 tane eser okumuş.Talebelerine devamlı burası böylemiydi diye sorulmuş.
Eşimin gittiği derste bir vakıf abi anlatmış.Bu filimi yönetmeni 2000 li yıllarda yapmak istemiş fakat Üstad rüyasına girmiş "Şimdi yapma izin yok "demiş.Yönetmenin de bir röportaşında duymuştum yanlış olmasın 2001 de filmi yapmak istedim fakat nasip olmadı diyordu.
Rabbim hayırlara vesile kılsın inşaallah.
 

DAVAMÞEHADET

Well-known member
filmi izledik,maşallah çok güzel mesajlar verilmişti,üstadın yaşamı,davası çok güzel vurgulanmıştı,başrol oyuncusu iyiydi ama diğer oyuncular pek başarılı değildi.....
ama en çok eleştirdiğim noktası üstüne basa basa şeyh said isyanı demeleri ve özellikle bu isyanı(ben isyan kabul etmiyorum asla) ırkçılık olarak adlandırıp öyle lanse etmeleri çok ama çok büyük bir hataydı...doğulu ve güneydoğulu müslümanların kalbine inen bir hançer oldu adeta....
ve türk propagandası kokuyordu buram buram.....eyvallah bizler kardeşiz,asla ırkçılıktan yana değiliz,efendimiz ırkçılık yapanlara lanet etmiştir,ama kötü bir izlenim bıraktı ben doğudayım ve burdaki malesef az bilinçli insanlar çıkarken hep eleştiriyorlardı....
ayrıca başta çok kesik kesik sahnelşer vardı...
ama olsun bu ilkti,islama dair hakikate dair bir ilkti....devamı daha da agüzel olur inşallah...
 

selen can

Member
Beni etkileyen sahnesi Çoban sadığın sadakatiydi üstad barladan ayrılırken koşarak gelmesi ve üstadın ayak izinden gitmesi beni çok duygulandırdı...Üstadı zehirledikleri sahnede ayağa kalkamaması,15 gündür ekmek su vermediler cümlesi ve kapısına kilit vurulduğunda pencereden bakması,Nahiye müdürünün sarığını çıkarıp şapka giyerek Isprtaya gideceksin cümlesinden sonraki verdii cevap ta beni çok etkiledi..Ben filmi beğendim yapanlardan Allah razı olsun inşallah...
 

LamElif1

Well-known member
Henüz izlemedim ben filmi şuan ki saat itibari ile bugün izleyecem inş. :) ama kafama takılan birşey var fragmanlarda seyrederken gördüm ve burda sizlerinde yazmışınız o sahneyi.. Üstad bana 15 gün ekmek vermediler der mi :( ben bunu anlamadım onun gibi bir insanın söyleyeceği bir söz değildir bu tarihçe-i hayatında ve eserlerinde biz öyle tanıdık.. senaryoda eksikler var gibi umarım vebale girilmedi :(
 
mehmet tanrısever yapımı bir film. oğlu, tarık tanrısever de var oyuncu kadrosunda.

filmin süresi bence gereğinden fazla uzun. 160 dakika gibi bir süre. arayla birlikte 3 saate yaklaşmakta. ortada bir model var: bediüzzaman. yönetmen, teknolojinin yardımıyla izleyiciyi o atmosfere sokmaya çalışmakta, aradaki detayların atlamasıyla izleyiciyi kolayca o çemberden dışarı çıkarmaktadır.

filmde bediüzzaman rolündeki mürşit ağa bağ'ın büyük bir yük aldığının farkındayım. güçlü bir karakteri oynamak zor iş nihayetinde. 'kardaşım' deyişi hala aklımdadır. kürtçeyi kusursuz konuşamamasından dolayı çoğu kez kürtçe diyaloglar sırasında türkçe konuşması akıllara soru işareti getirmekte. tarık tanrısever, bediüzzaman'ın talebelerinden olan 'şamlı mehmet' rolünde. kusurları dışında genel itibariyle hoş bir performans sergilemekte. ama bediüzzaman'ın talebelerinin jestlerinde ve mimiklerinde doğallığı bulmak epey zor genel olarak.

barla, emirdağ, van sahnelerine yoğunlaşılmış, kastamonu sahneleri arar olunmuştur. bediüzzaman'ın 'bismillah', 'la ilahe illallah' gibi tamamlanması gereken ifadeleri tamamlamaması da ayrı bir konu olmuştur. mustafa kemal atatürk sahnesi filmin can alıcı noktası olması gerekirken, yönetmen bunu kullanmayı ne yazık ki başaramamıştır. mustafa kemal atatürk ile konuşmalar sırasında bediüzzaman'ın içinde bulunduğu disiplin ile atatürk'ün disiplini çarpışmakta, her iki konumdaki kişinin diyalogları izleyiciye bu ortamın tekdüzeliğini göstermeye yetmiştir. bediüzzaman'ın atatürk'e sırtını dönmesi de işlenmemesi gereken bir detaydı, zira ikili diyalog halindeyken birine sırt dönmek, ondan yüz çevirmek etik kurallarına aykırı bir durum. atatürk'ü canlandıran kişi de aşırı pasif bir duruş sergilemiştir. burada bediüzzaman'ın ayak ayak üstüne attığı sahne ile, mahkemedeki ayak ayak üstüne atılması postmodern bir ironiyi gözler önüne sermiştir.

mahkeme sahneleri, hapishane sahneleri olmamış. olmamış zira masraftan kaçınıldığı çok belli. dekor desen dekor değil, atmosfer desen atmosfer değil. 4 tane adam var ayrıca. bir masa var. hep oradalar. hiç dışarı çıkmıyorlar, hiç halka karışmıyorlar. onlar kim? gökten zembille mi indiler? orası havada kalmış. biliyoruz düşmanlar da kimdir, necidir, ne yaparlar? film, bir geçmiş bir ileriye yani ters düz şeklinde ilerliyor. film boyunca, kasvetli hava almış başını giderken aradaki espri olayı askıda kalmış. barla delisi, bekçi ile bu verilemiyor. bam teline dokunmaları beklenilendi. bu zaten 'duygusal' izleyiciye kolay yoldan veriliyor. daha iyisi olabilirdi, daha işlevsel ve akıcı bir temayla yol alınabilirdi.

sarık ile fötr şapkanın üst üste durması bir kaosun, bir direnişin, bir karmaşanın en güzel resmiydi.
 

Merih

Well-known member
Filmi bence en çok irdelenmesi gereken detayı Ustadın Kendisine getirilen herşeyin ücretini ödeyip alıyor olması hiçbirşeyi karşılıksız kabul etmemesi üstelik bunu yaparkende talebelerine aldığı şeyin ücretini soruyor olması Filmde bunun bu denli vurgulanması çok latif olmuş. Tabiki Afyon Müdafası Sahneleride ve Ustadın İstiklal Mahkemesinde yargılanması sahnesi de güzeldi.

Ayrıca Filmin Barla da geçiyor olması münasebetiyle O yörenin şivesinin diyaloglarda kullanmasıda oldukça hoş Cumhuriyet Rejiminin hele hele birçok şeyden bihaber insanlara aksettirilip halk arasındaki kulakdan kulağa dolaşması sahneleride oldukça güzeldi. Bu mevzu çünkü benim ezelden beri merak ettiğim birşeydi.

Fakat Eski Said Döneminin çok kısa bir zaman aralığınıa sıkıştırılarak geçiştirilip yeni Said Döneminin daha Geniş bir zaman diliminde anlatılması filmin noksanlığı bana göre Ustadın Yeni Said Dönemindeki Hayatı daha Meşakatli olduğu için ve Türkiyede Değişen Recim sonrası Devlet ve Millet arasındaki Dini Bakış arasındaki Karşıtlığın bu şekil seneryo ya dökülmesi Filme yalnızca Nur Cemaati içerisinde insanların değil de daha geniş bir çevrenin dikkatini çekeceği baz alınmış olmalı herhalde diye düşünüyorum. Umuyorum ki bu süreçden sonra gerçek manada Ustadın hayatını merak eden insanlar daha iyi irdelerler. Ayrıca Türkçe Ezan konusuna yapılan vurgu MUHTEŞEM olmuş.

Tek üzüldüğüm Nokta ise Ülkemizin bu denli kritik bir sürecinde Türk - Kürt Kelimelerinin yanyana birçok sahnede Telafuz ediliyor olması çünkü biliyorum ki Bunlar ilerleyen günlerde çok fazla speküle edilecek umarım yanılırım. Lakin Ustad gerekli Cevabı Şeyh Saidin müritlerinin kendisinden destek istemeye geldiği sahnede fazlasıyla veriyor Buda Ustad hakkında atıp tutup onun kişiliği ve düşüncelerini yanlış yöne çeken insanlara en büyük CEVAP niteliğinde olmuş.

Lakin Risalelerin kaleme alınması konusu bana biraz yapmacık geldi. Bizlerin Okuyup idrak ettiklerimiz ile bu sahneleri birbirlerine bağdaştırdığımda o sahneler biraz daha meşakkatli olmalıydı diye düşünüyorum. Ayrıca Feza Filmi tebrik etmek istediğim bir nokta varki Filmde Görsel Teknolojiyi oldukça iyi kullanmışlar.

Filmin müziği hususunda aslında bu filme has bir müzik yapılmalıydı diye düşünüyorum Hür Adam filmi ile özdeşlecek bir yapıt olabilirdi. Günümüzde Piyasa ya çıkan bir çok filmin beraberinde çıkan müzikleri artık o film üzerinden yıllar geçmiş olsa daha iyi o müzikle beraber kulağa aşina geliyor keşke böyle birşeyler yapılmış olsaydı. Aslında Filme dair değerlendirilecek çok şey var İnce detaylarda onuda ilerleyen günlerde yazarız inşallah.
 

Muvahhid1

Well-known member
canlandırma, Üstadın yaşamındaki çileli yolları ,sürgünleri,onca cefa eziyet ve yinede hakkım hepsine helal olsun demesi o vicdansızlara büyük ibrettir , hakiki mümin böyle olmalı dedirtiyor insana, daha ne denebilir ki.. Eger Risale-i Nur bir zehirse bizim bu zehirlere tonlarca,binlerce ihtiyacimiz vardir... Ne kadar doğru bir söz. mahkeme sahneleri çok iddaalı ve çok inandırıcı olmuş..maşaallah , Ustadin hayatini izleyipte etkilenmemek mumkun degil.. film bıttıkten sonra ilk bı 10 dk etkısınde kaldım diyebılırm .. :) Allah emeği geçenlerden razı olsun ..
 

leys

Yeni Üye
Hür Adam…

Gittik, seyrettik, gördük!

Şahsım namına bile büyük bir hayal kırıklığı olan filmin, hizmet-i Nuriye namına da sıkı bir darbe olduğuna şahit olduk!

Taraf olmasına lüzum yok, hatta muarız dahi olsa fakat ehl-i insaf olmak şartıyla
ve dahi Risale-i Nur’ların dahi bütününü okumasına lüzum yok, birkaç eser okusa, birkaç meseleden tam manasıyla haberdar olsa,
hususen de Tarihçe-i Hayat okumuş olsa ilmel yakin bilir ki, bu film açık ve seçik Üstad Hazretleri’nin hayatıyla imzaladığı davasına, şahsi gayretlerine ve ihlasına, muhafaza etmek için “ saçlarım adedince başım olsa feda olsun” dediği hakikat-i İslamiyeye nasıl iftira edildiğini alenen anlar.

Evet açıkça söylüyorum, “Büyük prodüksiyonların adamı” Mehmet Tanrısever ve ekibi ve dahi temsil ettikleri zihniyet Üstad Hazretlerine iftira etmişlerdir.

Bırakınız kendi yalan beyanlarını, olmayan bir şeyi varmış gibi iddia etmelerini, Üstad’ı yalanlamalarını… senaryo dahi kendi kendisini yalanlamıştır.

Risale-i Nur yalanladıklarını ispat eder, insafı olan bunu taktir eder.

Fakat sadece senaryodaki ve canlandırılışındaki abuklukları fark eden herhalde bu haklı kınamamızı tasdik eder.

Bir belgesel çekiliyor madem neden –sonuç ilişkisini net ifade etmelisiniz. Bütün bir hayatı yansıtmak elbette zordur da, en azından yansıtabildiğiniz kadarını tam bir bütünlük içinde aktarabilmelisiniz.
Üstad’ın şahsi hayatı diye bir şey söz konusu olmazken hele de –kendi nazarını kastediyorum- sizin senaryoda ifadeleriniz, aslında Risale-i Nur davasının hakikatlerini Üstad’ın hayatı etrafında izah etmek olmalıdır. Film boyunca görülen saçmalıklar bunun zıddını yaptıklarını ispat ediyor…
Üstad’ın sakal meselesine dair izahatı havada kalmış… Yanına gelen talebesi sakalını kesmek istemesine verilen cevap havada kalmış.. hakikati tam ifade etmiyor.. Üstad hakkında eleştiri meselesi olan sakal bırakmaması böyle noksan ifade edilmemeli idi. Orada fıkhi bir mesele var.
Kaldı ki, aynı talebe, Üstad’ın “bu sarık bu başla çıkar” dediği şeairin kıymetlilerinden olan, sarığını muhafaza etmesi hakkındaki müdafaasına rağmen ilerleyen sahnelerde, Üstad hazretlerinin yanına şapkasıyla geliyor ve Üstad’ın filmde en ufak bir tepkisi yok!
Sakal kesiyor diye, sakal kesmek istesin, ama sarığını muhafaza ederken yanına serpuşla gitsin de itiraz etmesin. Bu talebe en has talebelerinden üstelik de.. Yazıktır!

Risale-i Nur’un en mühim bir vazifesi de en kıymetli şeairden bir diğeri olan İslam harflerini müdafaa etmek iken ve zaten Üstad’ın bu hakikat için mücadelesi hayatının sonuna kadar devam etmişken, hatta filmde de bu ifade ediliyorken rezalet öyle bir sahnede patlak veriyor ki, talebelerine “artık Risaleleri Latin harfleriyle basalım” diyen Üstad oluyor, itiraz eden talebeleri oluyor (!) Ve hatta bu Ahmet Hüsrev Üstad oluyor ki, bu talebesine Tevafuklu Kur’an’ın yazılması vazifesini veren Üstad ve ihlası neticesinde ona nasib olan yine Hüsrev Üstad.. ve Risale-i Nur’ların tamamını yazmak yine Hüsrev Üstad’ın hattıyla ona nasib olmuş… Öyle bir rezalet ki, filmde hayatını vermek pahasına şeairin muhafazası anlatılırken birden sahne değişir, Üstad İslam harflerini feda eder, Latin hurufuna cevaz verir hatta “olur mu öyle şey Üstad’ım “ diyen talebelerine kaşlarını çatar, lafına laf söyletmez (!)
Ruz-i mahşerde Üstad şeair-i İslamiye namına yakanıza yapıştığında bakalım ettiğiniz bu haltla yine gözleriniz yaşararak övünebilecek misiniz? Sadece Üstad değil, peşinizden sürüklediğiniz gençleriniz de “bu hakikati bize niye yanlış anlattınız” deyu yakanızda bitiverecek!
Hazret-i Ali (kv) nin Latin hurufuna İslamlar içinde cevaz veren alimleri Ulema-i’s Sû’ tarifinden Pensilvanya’nın haberi olmadığını sanmıyorum! Mehmet Tanrısever filmi Pensilvanya’ya onaylatırken, herhalde bu sahne gözlerinden kaçmamıştır (!) Böylesi bir katle nasıl göz yumulur, ne namına göz yumulur, ne karşılığında göz yumulur? Vicdan bu kadar dar olmamalı….

Bu film tam bir fiyasko!

Bir belgesel böylece yarım yamalak da olmaz.. Bu tamamen senaristlerin beceriksizliği! Üstad’ın hayatında düstur edindiği hakikatler – mesela iktisat ve kanaatle hiç kimsenin zilletine girmemek gibi- öyle basit ifadesi olan bir cümle ile geçiverecek gibi kıymetsiz hakikatler değillerdir! Bir hediye kabul etmemek meselesi defalarca tekrar edildi de, bunun kaynağı olan iktisat meselesi tek cümlede işlendi. Bu katldir.

Merak ettiğim şu ki, Risale-i Nur’da film boyunca anlatılan hakikatlere dair onca güzel ifadeleri varken neden dört-beş cümleden öteye geçemedikleridir? Risale-i Nur bu kadar kısır mıdır? Yahut film sahiplerinin anlayışı bu kadar mıdır? Yok “filmi seyreden herkes anlasın” diye yapsalar, Risale-i Nur açık ifadelerden sığ değildir.. Aşina olmaya lüzum yok.. Dikkatle bakılsa kafi…

Hele Atatürk ile beraber olan sahnesi öylesine sıkıştırılmış ve yapmacık ki, hele de Türkiye’nin ve hususen de Kemalistlerin ve anti Kemalistlerin gündemine bu cihetten düşen bir diyalog öylesine gereksiz ki, Üstad’ın buna da ihtiyacı mı var ki.. Bu bir hakikatse de böyle iki arada bir derede ifade edilmesi ve bu tepkiyi alacağı bilinerek hazırlanması hiç hoş değildi.. Üstad şahısların ne zaman derdine düşmüş? Şahıslardan yana hiç yakınmayan Üstad basit bir muhbire neden bu görüşmeyi anlatmayı lüzumlu görsün? Başka bir şekilde anlatma yolu bulamamışlar mı?

Hakikatleri hayır anlatamadılar da, bir belgesel olabilmesi için hayatın her safhası da işlenmeli… Ben maalesef bunu da göremedim. Noksan bir belgesel nasıl belgesel olur bilemedim. Üstad’ın bir mezarı bile yokken, Isparta’dan bir mezar taşını göstermeleri de ayrı bir abukluk… Herkes de bilir ki, Üstad’ın mezarı bilinmez. Malumatı olan da hususi şahıslardır.. Cenab-ı Hakkın tasarrufunda belki bilirler.. Ama herhalde bunu ilan etmezler!

Neden noksan diyorum.. Zira filmi Üstad’a dair bir bilgisi olmayan, Risale-i Nur’dan da haberi olmayan birisi izlese –ki, bizim yanımızda misafirimiz vardı ve böyle idi- tüm bu çelişkileri hiç akıl yürütmeden rahatlıkla fark edecek… Zerre şüphe yok buna!

4 milyon TL sarf edilmiş bir filmin sinema kalitesi açısından da zayıflığını izleyenler taktir edeceklerdir. Tek beğendiğim sahne filmin giriş kısmında Üstad’ın çocukluğunda Kur’an okurken önüne düşen çınar yaprağının sahnesi… Kalitesi seçilen tek sahne.. en azından bir hakikatin de zıddı değil! Buradan ötesi Üstad’ın hayatını karalayan, Nur hizmetinin temellerini sarsan yalanlamalar ve iftiralara giden sahnelerle dolu!

Şimdi onların da filmin giriş kısmında arkalarına aldıkları cümleleri biz yüzlerine okuyoruz:
“Lafız mananın tabiatı müsaade ettiği ölçüde süslenmeli... Şekil, muhtevaya göre resmedilmeli; resmedilirken de mealin izni alınmalı...Üslubun parlak ve revnakadar olmasına önem verilmeli, fakat gaye ve maksat da asla ihmal edilmemelidir...Hayal geniş bir hareket alanıyla desteklenmeli, ancak hakikat da hiçbir zaman incitilmemelidir."

Manayı bozdunuz.. Lafzı konduramadınız!
Şekillendirdikleriniz, muhtevayı bozdu!
İzin aldığınız makamlar meali bozdular!
Gayeniz ve maksadınız maksatlı! Üslubunuz bozuk!
Hayaliniz hakikate erişemedi bile…. Hakikat nasılsa size erişecek!
 

Tambur

Well-known member
Ben,Hür adam filminin fragmanlarını izlediğimde güzel olacağı kanaatine varmıştım.Maalesef,büyük bir hayal kırıklığına uğradım.Filmin giriş kısımları filmden çok bana bir çizgi film havasını anımsattı.Hele Üstadın cezaevinde fareleri beslemesi yeşil yol filminden etkilenilmiş gibiydi.Yahu,illa bizim fimlerimizde hep bir deli olmak zorunda mı?Burada o deli karekteriyle bi mizah yakalamaya çalışılmış ama ben bu düşünceyi doğru ve başarılı bulmadım.O deli dizide de deliydi çünki,tanıdık bi rolu karşımıza çıkarmışlar bana yapmacık geldi.Daha farklı oyuncular oynayabilirdi.Bazı anlar kendimi Tek Türkiye dizisinin içinde bulmuşum gibi hissettim.Üstadın talebeleri fötr şapka takmış mı bunu merak ettim mesela.Hem üstadı çok daha cesur biri olarak öğrendim ben burda çok cesur bi said nursi izlenimi göremedim.Hımmm....Duygusal anlamda ise bikaç bölüm oldukça etkiliydi.
 

LamElif1

Well-known member
Ben,Hür adam filminin fragmanlarını izlediğimde güzel olacağı kanaatine varmıştım.Maalesef,büyük bir hayal kırıklığına uğradım.Filmin giriş kısımları filmden çok bana bir çizgi film havasını anımsattı.Hele Üstadın cezaevinde fareleri beslemesi yeşil yol filminden etkilenilmiş gibiydi.Yahu,illa bizim fimlerimizde hep bir deli olmak zorunda mı?Burada o deli karekteriyle bi mizah yakalamaya çalışılmış ama ben bu düşünceyi doğru ve başarılı bulmadım.O deli dizide de deliydi çünki,tanıdık bi rolu karşımıza çıkarmışlar bana yapmacık geldi.Daha farklı oyuncular oynayabilirdi.Bazı anlar kendimi Tek Türkiye dizisinin içinde bulmuşum gibi hissettim.Üstadın talebeleri fötr şapka takmış mı bunu merak ettim mesela.Hem üstadı çok daha cesur biri olarak öğrendim ben burda çok cesur bi said nursi izlenimi göremedim.Hımmm....Duygusal anlamda ise bikaç bölüm oldukça etkiliydi.

Kesinlikle katılıyorum bende dün akşam seyrettim ve tam bir hayal kırıklığı.. Adı "Hür Adam" ama mesaj verme kaygıları ile tutsak edilmiş çarpıtılmış bir film :( üzüldüm..
 
Üst