Cevap: Arkadaşlar izah edebilir misiniz?
"İKİNCİ VECİH: Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder,kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder, vazife-i hayatiyeyi yapar.Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider."
Yeknesak: Monoton, sıradan, hep aynı şekilde devam eden gibi anlamları var.
Hayrı mahz olan vücud: Mutlak hayır olan varlık (İman ve ibadetler misal verilebilir.)
Şerri mahz olan adem: Mutlak kötü olan yokluk (Küfür ve dalalette buna en güzel örnektir.)
Hayatımızda hiç bir problemimizin, sıkıntının olmadığını düşünelim. Herşeyimiz dört dörtlük, evimiz, barkımız, işimiz, sağlığımız vs. mevcut. Muhtaç olduğumuz birşey yok. Ömrümüzün bu şekilde devam ettiğini düşünürsek, Allaha olan yakınlığımız ne derece olurdu ? Tabi bu kesinlik ifade eden bi örnek değil. Herkesi bağlamaz. Elbetteki zengin, varlıklı ve Allahını dinini iyi bilen insanlar vardır. Lakin genele baktığımızda zenginlik, herşeyin sıradanlaşmış olması, herhangi bir sıkıntıya maruz kalmadan geçirilen hayatların Allahı unutmaya yüz tuttuğu da bir gerçektir. Çünkü herşey zıddı ile bilinir kaidesince insan muhtaç olmadığı bir şeyi isteme gereğini duymaz. Fakirliğe düşmezse, Allahın Ganiyy ismine iltica edip el açmaz. Sağlığını kaybetmezse, Allahın Şafi ismine sığınmaz. Allahın tüm isimleri insanda tecelli etmesi bakımından insan Onun isimlerine bir merkezdir. İnsanın halden hale yuvarlanması gerekir ki o isimler o insanda tecelli edebilsin. Yani insan düştüğü her durumda Onun isimlerine sığınacak bir halde olsun. Bu da durağanlıktan, monotonluktan ziyade hareketi, değişikliği, musibetleri, hastalıkları ve insanın kendi acizliğini ve fakirliğini anlıyacabileceği halleri ister. Mesela hiç çaresi olmayan, bulunmayan bir hastalığa hangi doktor, hangi en yakın dost ve hangi mal, mülk, şöhret şifa bulabilir ? İşte insanın bu dereceye geldikten sonra ister istemez sığınacağı tek yer herşeye gücü yeten Allahtır.
Monoton hayat insanı gaflete düşürür, Allahı unutturur. Haliylede Allahı unutturan herşey karanlığa, imansızlığa ve yokluğa, ademe gider. Bu da şerri mahzdır. Musibetler ve hastalıklar ise insanın acziyetini ve fakrını anlamasına en büyük vesilelerdendir ki Allaha yakınlaştırır, kemale gider, günahlarından arındırır, olgunlaştırır. Musibetler bir nevi insana acizliğini, fakirliğini, sandığı kadar güçlü ve iradeli olmadığını hatırlatmaya ve Allahı hatırlamasına bir ihtar niteliğindedir. Bu da hayrı mahzdır. Zahiren dünyası mahvolsa da ahireti gül gülistan olacağından hayrın ta kendisidir. Hatta dünyada dahi elemleri içinde Allaha dayanmanın verdiği güvenle manen huzur bulur.