Şirket-i manevi (Manevi Ortaklık) ABDULLAH AYMAZ Bediüzzaman Hazre

harp

Well-known member
Şirket-i manevi (Manevi Ortaklık)

ABDULLAH AYMAZ
Bediüzzaman Hazretleri İhlâs Risalesi'nde şirketleşmenin önemini anlattıktan sonra hayır hizmetlerinde ise bunun çok daha ehemmiyetli olduğunu söylüyor ve bu hususta şu misalleri veriyor:

"Bu ortaklık düsturu uhrevî amellere girse, zararsız, büyük menfaate vesiledir. Çünkü bütün emvâl (ve kazançlar) o ortaklığa dâhil olan her bir ferdin eline tamamen geçmesinin sırrını taşıyor. Çünkü, nasıl ki, dört beş adamdan –iştirak niyetiyle– biri gazyağı, biri fitil, biri lâmba, biri şişe, biri kibrit getirip lâmbayı yaktılar. Her biri tam bir lâmbaya mâlik oluyor. O iştirak edenlerin her birinin bir duvarda büyük bir aynası varsa, her birinin noksansız, parçalanmadan birer lâmba, oda ile beraber aynasına girer. Aynen öyle de, uhrevî emvâlde ihlâs sırrı ile iştirak ve kardeşlik sırrı ile tesa'nüd ve ittihad sırrı ile teşrik-i mesâî, o amellerin ortaklığından hâsıl olan umum yekûn ve umum nur, her birinin amel defterine tastamam gireceği ehl-i hakikat arasında müşâhede edilmiştir ve vâkidir ve rahmetin genişliğinin ve İlâhî keremin gereğidir. (...) Ehl-i sanat, sanatın neticesini ziyâde kazanmak için sanat (iş, üretim) ortaklığı cihetinde mühim bir servet elde ediyorlar. Hatta dikiş iğneleri yapan on adam, ayrı ayrı yapmaya çalışmışlar. O ferdî çalışmanın her gün de yalnız 3(üç) iğne, o ferdî sanatın meyvesi olmuş. Sonra teşrik-i mesâî (çalışma ve işbirliği) düsturu ile on adam birleşmişler. Biri demir getirip, biri ocak yandırıp, biri delik açar, biri ocağa sokar, biri ucunu sivriltir ve benzeri şekilde... herbirisi iğne yapmak sanatında yalnız cüz'î bir işle meşgul olup, meşgul olduğu hizmet basit olduğundan vakit zayi olmayıp, o hizmette meleke kazanarak, gayet süratle işini görmüş. Sonra o teşrik-i mesâî ve iş bölümü düsturu ile olan san'atın meyve ve neticesini taksim etmişler. Her birisine, bir günde,
3(üç) iğneye bedel 300(üç yüz)iğne düştüğünü görmüşler. Bu hâdise, ehl-i dünyanın sanatkârları arasında, onları teşrik-i mesâiye sevk etmek için dillerinde destan olmuştur.

İşte, ey kardeşlerim! Madem dünyevî işlerde, kesif maddelerde böyle ittihad, ittifak ile neticeler, böyle büyük yekûn faydalar verir. Acaba, uhrevî, nûrânî ve bölünüp parçalanmaya muhtaç olmayarak ve fazl-ı İlâhî ile her birisinin aynasına umum nur inikas edip yansımak ve her biri umumun kazandığı misil sevaba mâlik olmak, ne kadar büyük bir kâr olduğunu kıyas edebilirsiniz. Bu büyük kâr, rekabetle ve ihlâssızlık ile kaçırılmaz!" (Yirmi Birinci Lem'a, İhlâs Risalesi)

Bir grup arkadaş bu meseleyi müzâkere ederken İngiltere'de bulunan arkadaşımız Dr. Seyfullah, cebinden 20 Pounds(Sterlin) çıkarıp üzerindeki Adam Smith'in (1725-1790) resmini ve hemen öndeki sanayii simgeleyen bir fabrika içinde çalışan insanların tasvirinin altındaki "Dikiş iğnesinin fabrikasyon üretimindeki iş bölümü ve bunun neticesinde imalattaki büyük artış" yazısını gösterdi. Böylece Üstad Bediüzzaman'ın anlattığı dikiş iğnesi meselesinin Avrupa'da seri üretimdeki müthiş hızın ve büyük maddi kazancın temelindeki dinamiği anlatmış oldu.
Bu mesele, maddi ortaklıklardaki işbölümünü anlatmakla birlikte aslında yapılacak hayırlı işlerde ve hizmetlerde de ne kadar mühim olduğunu gözler önüne seriyor. Zaten İslamiyette, tek başınıza kıldığınız namazla, câmide cemaatle kıldığınız namaz arasındaki muazzam sevap farkı da her şeyi net olarak ortaya koyuyor. Evet 27 kat daha fazla sevabı, cemaat ile kılınan namaz kazandırıyor.

İnsan, tek başına yaptığı ibadet ve hayırlarla ne kadar sevap kazanabilir? Halbuki şirket-i maneviyede bir hayrın sadece bir ucundan gücün nisbetinde tutmakla koskocaman bir hayrı, tek başına yapmış gibi çok büyük bir ahiret serveti sevap kazanmış olacaksınız. Ayrıca bu çeşit sevapların koruma altında olduğunu da unutmayalım.
 
Üst