topraktoprak
Well-known member
Senin önünde çok korkunç büyük mes’eleler vardır ki, insanı ihtiyâta ve ihtimâma (tedbîrli ve dikkatli olmaya) mecbûr eder.
Birisi: Ölümdür ki, bu ölüm insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılıktır.
İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.
Üçüncüsü: Ömür azdır, sefer uzundur, yol tedâriki yoktur, kuvvet ve kudret yoktur, acz-i mutlak (tam bir âcizlik) gibi elîm (acı veren) elemlere ma‘rûz kalmaktır.
Öyle ise, bu gaflet-i nisyân (unutkanlık gafleti) nedir? Devekuşu gibi başını nisyân kumuna sokarsın, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın, tâ ki Allah seni görmesin. Veya sen onu görmeyesin. Ne vakte kadar zâilât-ı fâniyeye (son bulucu fânî şeylere) ihtimâm ve bâkiyât-ı dâimeden (son bulmayan dâimî şeylerden) tegāfül (gaflet) edeceksin?
Mesnevî-i Nûriye
Birisi: Ölümdür ki, bu ölüm insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılıktır.
İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.
Üçüncüsü: Ömür azdır, sefer uzundur, yol tedâriki yoktur, kuvvet ve kudret yoktur, acz-i mutlak (tam bir âcizlik) gibi elîm (acı veren) elemlere ma‘rûz kalmaktır.
Öyle ise, bu gaflet-i nisyân (unutkanlık gafleti) nedir? Devekuşu gibi başını nisyân kumuna sokarsın, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın, tâ ki Allah seni görmesin. Veya sen onu görmeyesin. Ne vakte kadar zâilât-ı fâniyeye (son bulucu fânî şeylere) ihtimâm ve bâkiyât-ı dâimeden (son bulmayan dâimî şeylerden) tegāfül (gaflet) edeceksin?
Mesnevî-i Nûriye