Senin önünde çok korkunç üç mesele vardırki!...

topraktoprak

Well-known member
Senin önünde çok korkunç büyük mes’eleler vardır ki, insanı ihtiyâta ve ihtimâma (tedbîrli ve dikkatli olmaya) mecbûr eder.

Birisi: Ölümdür ki, bu ölüm insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılıktır.

İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.

Üçüncüsü: Ömür azdır, sefer uzundur, yol tedâriki yoktur, kuvvet ve kudret yoktur, acz-i mutlak (tam bir âcizlik) gibi elîm (acı veren) elemlere ma‘rûz kalmaktır.

Öyle ise, bu gaflet-i nisyân (unutkanlık gafleti) nedir? Devekuşu gibi başını nisyân kumuna sokarsın, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın, tâ ki Allah seni görmesin. Veya sen onu görmeyesin. Ne vakte kadar zâilât-ı fâniyeye (son bulucu fânî şeylere) ihtimâm ve bâkiyât-ı dâimeden (son bulmayan dâimî şeylerden) tegāfül (gaflet) edeceksin?

Mesnevî-i Nûriye
 

topraktoprak

Well-known member
sünnetler birer yıldız, birer lamba görevi görürüler.


REMZ

Arkadaş! Vesvese ve evham zulmetleri içinde yürürken, Resul-i Ekrem (a.s.m.)'ın sünnetleri birer yıldız,
birer lâmba vazifesini gördüklerini gördüm. Her bir sünnet veya bir hadd-i şer'î zulmetli dalâlet yollarında güneş gibi parlıyor.
O yollarda, insan zerre miskal o sünnetlerden inhiraf ve udûl ederse; şeytanlara mel'ab,
evhama merkeb, ehval ve korkulara ma'rez ve dağlar kadar ağır yüklere matiyye olacaktır.

Ve keza, o sünnetleri, sanki semadan tedelli ve tenezzül eden ipler gibi gördüm ki, onlara temessük eden yükselir,
saadetlere nail olur. Muhalefet edip de akla dayananlar ise,
uzun bir minare ile semaya çıkmak hamakatinde bulunan Firavun gibi bir firavun olur.


mesnevi-i nuriye
 
Üst