Sözler-2- özet

FaKiR

Meþveret Bþk.
SÖZLER-2



1038.jpg


· “Anlaşılmaz bir kitap, muallimsiz olsa, manasız bir kağıttan ibaret kalır.”sh:122

· Evrendeki bütün mevcudat Kudret kalemiyle Kader satırları üzerine yazılmış ve bizi tefekküre davet eden birer ilahi mektuptur.sh:124

· Namaz ubudiyetin hülasası..sh:125

· “Ebedi ve Sermedi olan bir cemalin seyirci müştakı ve ayinedar aşıkı elbette baki kalıp ebede gidecektir.”sh:126

· Hayatın sırr-ı hakikati şudur ki, Tecelli-i Ehadiyete, cilve-i samediyete ayineliktir.sh:129

· “Dinsiz felsefe hakikatsız bir safsatadır ve kainata bir tahkirdir.”sh:132

· İlhamın dereceleri

1- Melaikenin büyüklerine gelen ilham

2- Velilere gelen ilham

3- Meleklerin avam kısmına gelen ilham

4- Avam-ı nasa gelen ilham

5- Hayvanlara gelen ilham sh:134

· “Şakk-i Kamer nasıl bir mucize-i risalettir; nübüvvetini cin ve inse gösterdi. Öyle de Mirac dahi bir mucize-i ubudiyettir; Habibiyetini ervah ve melaikeye gösterdi.”sh: 136

· Modern bilim evrende olan intizama lakayd ve ülfet nazarıyla bakıyor. Ancak intizamdan çıkmış, mesela iki başlı bir insan dikkatleri çekiyor. Halbuki Kur’an mevcudat üzerindeki adiyat perdesini keskin üslubuyla kırıyor. Her şeydeki hikmete ve harikuladeliğe dikkat çekiyor.sh:137

· “Şiirin şe’ni küçük ve sönük hakikatlari büyük ve parlak hayallerle süslendirip beğendirmek ister.” sh:138

· Kur’an ayetlerinin zevkine erebilmek için nüzul ettiği zamanın çevre ve insanların anlayışlarını iyice bilmek şart.sh:139

· “Beyanat-ı Kuraniyye beşerin ilmi cüzisine, bahusus bir ümminin ilmine müstenid olamaz. Belki bir ilmi muhita istinad ediyor. Ve cem-i eşyayı birden görebilir, ezel ebed ortasında bütün hakaiki bir anda müşahede eder bir zatın kelamıdır. sh:141

· Ehl-i iman vefat ettiğinde berzah aleminde sevdiği dost ve ahbabıyla sohbet edebilecek.sh:142

· Fısk ve sefahatte boğulup gidenler berzah aleminde bir nevi hücre hapsine mahkum olacak.tabii ki azablı bir çeşidine.sh:142

· Kabir ve ölüm hakikatı ehl-i dünya ve sefahati tedirgin ettiğinden gayr-i meşru eğlencelerle aklı uyuşturmaya çalışıyorlar. Çünkü “ pek kalın gaflet sersemliği muvakkaten hissettirmez.”sh:143

· “Dünyanın lezzetini,zevkini,saadetini,rahatını isterseniz meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz.”sh.144

· “Eğer mazi yani geçmiş zamanın hadisatının sinema ile hal-i hazırda gösterdikleri gibi istikbaldeki ahval dahi mesela elli sene sonraki halleri bir sinema ile gösterilse idi, ehl-i sefahat şimdi güldüklerine yüz binlerle nefret edip ağlayacaktılar.”sh:144

· “Dünya ve ahirette ebedi ve daimi süruru isteyen iman dairesindeki terbiye-i Muhammediyeyi(asm) kendine rehber etmek gerektir.”sh:144

· İsyan ve günahlar insanın İslamiyeti yaşamasına mani oluyor,imanın kişide istenilen tesiri yapmasını engelliyor.sh:145

· “Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve layık değildir.”sh:147

· “Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler.his ve heves ise kördür.Akıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzete tercih eder.”sh:148

· Üstad Sovyet rejimi için şöyle diyor: “Şimalde koca bir devlet gençlik hevesatını elde ederek bu asrı fırtınalarıyla sarsıyor.”sh:148

· “Evet o şirin,güzel gençlik nimetine istikametle ,taatle şükretse hem ziyadeleşir,hem bakileşir,hem lezzetlenir.Yoksa hem belalı olur,hem elemli,gamlı kabuslu olup gider.”sh:149

· Hapiste namaz kılmak şartıyla bir saat, bir gün ibadet hükmünde.sh:149

· “Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatları dairesinde bulunur.”sh:150

· “Bazen ağır şerait alında düşman karşısında bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçebilir.”sh:150

· Üstad Afyon hapsi ile ilgili olarak “Birkaç gün zarfında maddi-manevi sıkıntılı hastalıklı musibetimde” tabirini kullanıyor.sh.151

· “Hakikat ve maslahat sulhtur.”sh:152

· Üstada göre şakirdler kendi aralarında bütün küsmekleri birakmaya “hem maslahat,hem istirahat-i şahsiye ve umumiye ,hem nur dairesindeki uhuvvet iktiza ediyor.”sh:152-153

· İkinci dünya savaşı “eşedd-i zulüm

eşedd-i istibdat

ve merhametsiz tahribata sebeb olmuş.sh:154

· İkinci dünya savaşı dünyanın geçiciliğini ve medeniyet fantezilerinin aldatıcı ve uyutucu olduğunu herkese göstermiş.sh:154

· “Dünyevi siyaset oyunları gaflet ve dalaletin ruhu en boğucu ve insanı gafletle aldatıcı en geniş perdesidir.”sh:154

· “Risale-i nur: Hem aklı

Hem kalbi

Hem duyguları tam aydınlatacak ve yaralarını tedavi edecek bir Kur’ani ilaçtır.”sh:155

· Risale-i nurun Kur’an’dan başka bir mehaz ve mercii yok.sh:155

· Üstada göre tabiat,dalaletin en sert kuvvetli kalesidir.sh:155

· Üstad kainatı bir eczaneye

bir fabrikaya

bir depo ve iaşe ambarına

bir orduya

bir elektrik fabrikasına

bir kitaba benzetiliyor.sh:156-158

· “Onu(Allah’ı) tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır.Onu unutan saraylarda dahi olsa zindandır,bedbahttır.”sh:159

· “Emr ve iradenin bir arşı olan hava”sh:160

· Üstad hadis için “Kur’an’ın tefsir-i hakikisi” tabirini kullanıyor.sh:163

· “Güya her bir bahar bir tek çiçek gibi gayet muntazam ve mevzun olarak zemin yüzüne bir cemil ve celil’in eliyle takılıp koparılıyor,konup kaldırılıyor.”sh:164

· Levh-i mahfuz: kader kaleminin bir sahifesi.sh:164

· Tabiat: levh-i mahfuzun bir cilve-i aksi

Fihriste-i sanat-ı rabbaniye

Nakş-i sanat

Kitabet-i fıtriyye

Münfail bir misdar-ı hikmet.sh:164

· “Zat-ı zülcelal her şeye ilim ve kudreti ile nihayetsiz yakın ve hazır ve nazır eşya ondan gayet uzak olduğuna hem o derece külfetsiz,mualecesiz,suhuletle işleri yapar ki,yalnız mahz-ı emrin sürat ve suhuletiyle icad eder gibi anlaşıldığına hem hiçbir şey cüzi külli,küçük-büyük daire-i kudretinden harice çıkmadığına ve kibriyası ihata ettiğine şuhud derecesinde bir yakin-i imani ile iman ederiz.”sh:166

· “Bazen cüzi bir ihmal,büyük bir cinayete sebeb olabilir.”sh:167

· “Bir şeyin vücudu,bütün şerait ve esbabın vücuduna mütevakkıf olduğu halde o şeyin ademi,intifası tek bir şartın intifası ile ve tek bir cüzün ademiyle netice itibari ile münadim olur.”sh:167-168

· “Hüsn elbette bir aşık ister.Taam ise aç olan verilir.”</B>sh:176

· “Bir kısım ecsam-ı seyyare; seyyarattan tut ta katarata kadar,bir kısım melaikenin merkebleridir.”sh:176

· Bir kısım hayvanlar bazı ervahın binekleri ve seyyareleri hükmünde. sh:177

· Üstada göre,ağırlıklarını bırakan,yani cesedin ağırlığından sıyrılıp hiffet bulan peygamberler,veliler ve ölüler semaya yükselebilir.sh:177

· Bazı insanlar cesed-i misal (enerji beden) perispirileriyle semada gezebilirler.sh:177

· Melaikenin fıtratları safi kendileri masum makamları sabittir.sh:177

· “Zeminde ezdad içtima etmiş, eşrar ahyara karışmış, içlerinde münakaşat başlamış, o sebepten ihtilafa ve ızdırabat düşmüş ve ondan imtihanat ve musabakat teklif edilmiş ve ondan terakkiyat ve tedenniyat çıkmış.”sh:177

· “Beşer, şecere-i hilkatin en son cüzü meyvesidir.”sh:177

· Üstad; Kur’an için şöyle diyor:”Heyhat binler, berahin-i kat’iyenin mıhlarıyla Arş-i azama çakılan bu muazzam pırlantayı hangi el bütün o mıhları söküp o direkleri kesip, onu düşürebilir.”sh:184

· “Tebei, sathi bir nazarla bakılsa , gayet muhal bir şey mümkün görülebilir.”sh.188

· “Kabul etmemek başkadır, inkar etmek başkadır.”sh:188

· “İsm-i Nur çok müşkülatımızı halletmiş.”sh:193

· Üstad temsilerle hakikatleri anlatma yolu için: “Akla vâzıh kalbe nurani olacak temsil yolu.”sh:193

· “Temsil İ’caz-ı Kur’an’ın en parlak bir ayinesi olduğundan.”sh:193

· “Nasıl cismaniyata taam ve su gibi şeyler ayine olur öyle de, ruhaniyata dahi hava ve esir ve alem-i misalin bazı mevcudatı ayine hükmünde ve berk ve hayal suretinde bir vasıta-i seyr ve seyahat suretine geçerler.”sh:193

· Üstad, namazdaki her bir tekbir için şöyle diyor:”Her bir Allahü Ekber bir basamak-ı miraciyeyi kat'ına işarettir.”sh:199

· “Hacc-ı Şerif bil’asale herkes için bir mertebe-i külliyede bir ubudiyyettir.”sh:199

· Üstad Hazretlerinin izahına göre Cenab-ı Hak ehl-i imana eser-i rahmeti olarak yaşlılık vaktinde “dünyadan nefret ve alem-i bekaya geçmek için eser-i rahmet olarak iştiyak-engiz bir halet verir.”sh:203

· “Mevt idâm değil, tebdil-i mekandır. Kabir ise, zulümatlı bir kabir ağzı değil, nuraniyetli alemlerin kapısıdır. Dünya ise , bütün şa’şasıyla ahirete nispeten bir zindan hükmündedir.

· “Evet, her kim ki, rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serap hükmünde olan cüz’i ihtiyarına itimad etmez, rahmeti bırakıp ona müracat etmez.”sh:122

· “Eyvah, aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik.O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet şu güzeran-ı hayat bir uykudur. Bir rüya gibi uçar gider.”sh:212

· “Derakab zeval ile acılanan mülakatlar, keder ve meraka değmez. İştiyaka hiç layık değildir. Çünkü zeval-i lezzet elem olduğu gibi zeval-i lezzetin tasavvuru dahi elemdir. Bütün mecazi aşıkların divanları yani aşk nameleri olan manzum kitapları şu tasavvur-u zevalden gelen elemden bir feryaddır. Her birinin bütün divan-ı eşarının ruhunu eğer sıksan elemkerane bir feryad damlar.”sh:215

· “Nimet içinde inam görünür; Rahmanın iltifatı hissedilir. Nimetten inama geçsen, Mün’imi bulursun.”sh:216-217

· Üstadımız Eski Said’den Yeni Said’e Yuşa Tepesinde dönüyor.sh:219

· Üstad’ın okuduğu evraddan biri de Şeyh Abdülkadir Geylani’nin Esma-i Hüsna manzumesi.sh:221

· Üstad Abdülkadir Geylani’nin manzumesi için “O kudsi üstadımın mübarek Münacaat-ı Esmaiyyesi”sh:221

· “Şehbaz-i kalender: Meşhur bir kahramandır ki, Şeyh Geylani’nin irşadıyla, dergah-i ilahiye iltica edip, mertebe-i velayete çıkmıştır.”sh:225

· “Şehnaz-i Çelkezi kırk örme saç ile meşhur bir dünya güzelidir.”sh:225

· “Hem deme ki “halk içinde ben intihab edildim. Bu meyveler benim ile gösteriliyor. Demek bir meziyetim var.” Hayır, haşa. Belki herkesten evvel sana verildi. Çünkü, herkesten ziyade, sen müflis ve müteellim olduğundan en evvel senin eline verildi.”sh:231

· “Kainattaki her şey ya bizzat güzeldir. Ona hüsnü bizzat denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir. Ki ona hüsn-ü bilgayr denilir.”sh:231

· “Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok manevi çiçeklerin inkişafı vardır.sh:231

· Hayatta karşımıza çıkan değişimler, musibetleri bizim tohum hükmündeki kabiliyetlerimizi inkişaf ettiren bir yağmur hükmünde.sh:232

· “Eşyanın insana aid gayesi bir ise, Saniinin esmasına aid binlerdir.sh:232

· “İnsan ise, şecere-i hilkatin zişuur meyvesidir.”sh:232-233

· Resulullah’ın(asm) manevi şahsiyet-i maneviyesi;

Sath-ı arz bir mescid

Mekke bir mihrab

Medine bir minber

Allah Resulü(sav) bütün ehl-i imana imam

bütün insanlara hatip

bütün enbiyaya reis

bütün evliyaya seyyid

bütün enbiya ve evliyadan mürekkeb

bir halka-i zikrin serzakiri. sh:235

· En ziyade insanı harekete geçiren şey meraktır.sh:238

· “İşte şu asr-ı saadeti görmeyenlere Ceziret-ül Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler. Yüz sene çalışsınlar O zatın o zamana nispeten bir senede yaptığının yüzde birisini acaba yapabilirler mi?”sh:238

· “Kur’an-ı Hakim, şu kainattan bahsediyor ta, zatı ve sıfat ve Esma-i İlahiyi bildirsin. Yani bu kitab-ı kainatın maanisini anlattırıp, ta Halikını tanıttırsın.Demek mevcudata kendileri için değil, belki mucidleri için bakıyor.”sh:243

· “Kur’an’ı Hakim’de çok hadisat-ı cüziye vardır ki, herbirisinin arkasında bir düstur-u külli saklanmış ve bir kanunu umumi ucu olarak gösteriliyor.”sh:246

· Kur’an’ı Hakimde bazı hadisat-ı tarihiye suretinde zikredilen cüz’i hadiseler külli düsturların uçlarıdır.”sh:247

· Dağların aslı hilkaten bir madde-i incimad etmiş taşlar olduğu fennen sabittir.sh:251

· Üstad’ın izahatına göre Kur’an yaş ve kuru her şeyi içine almış.”Evet her şey içinde bulunur. Fakat herkes her şeyi içinde göremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazen çekirdekleri, bazen nüveleri, bazen icmalleri, bazen düsturları, ya sarahaten ya işareten, ya remzen, ya ibhamen, ya ihtar tarzında bulunurlar”sh:252

· “Manevi kemalat gibi maddi kemalat ve harikaları dahi en evvel mucize eli nev-i beşere hediye etmiştir.”sh:254

· “Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın en parlak ayetleri olan Mucizat-ı enbiya ayetleri, birer hikaye-i tarihiye olarak değil, belki onlar çok maaniyi irşadiyeyi tazammun ediyorlar.”sh:254

· “Uzak mesafelerden eşyayı, aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür.”sh:257

· “Yerin insandan sonra en zişuur sekenesi olan cin, insana hizmetkar olabilir. Onlarla temas edilebilir.”sh:258

· Üstad şu andaki cinlerle uğraşan ve medyumluk ve ruh çağırma için şöyle diyor:

“Fakat şimdiki gibi, bazen kendisine emvat namına veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-i musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tilsimat-i Kur’aniye ile onları teşhir etmektedir, şerlerinden kurtulmaktır.”sh:258

· “Kur’an’ın vazife-i asliyesi daire-i Rububiyetin kemalat ve şuunatını ve daire-i ubudiyyetin vezaif ve ahvalini talim etmektedir.”sh:258

· “Nefsini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez.”sh:262

· Ruhun teneffüsü namazla mümkün.sh:263

· Sabır 3 nevi:

1- İbadet ve taatte, Allah’ın emrettiklerini işlemede sabır.

2- Musibetlerde gösterilecek sabır

3- Allah’ın yasaklarını yapmamakta nefs ve şeytana karşı gösterilecek sabır.sh:264

· “Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun?”sh:264

· “Vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil, belki bir hakiki bir insan gibi, hakiki bir hayat-ı daime için say’etmektir.”sh:264

· “Namazı kaybeden ne kadar büyük bir hasaret eder.”sh:265

· “Ey nefis! Bil ki dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise, senin elinde senet yok ki ona maliksin. Öyle ise hakiki ömrünü bulunduğun gün bil. Laakal günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi, hakiki istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviyye olan bir mescide veya bir seccadeye at.”sh:266

· “Her yeni gün sana, hem herkese yeni bir alemin kapısıdır.”sh:266

· “Şu vesvese öyle bir şeydir ki, cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.”sh:267

· “Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi tahayyül-ü şetm dahi şetm değildir.”sh:267

· “Hariçte uzaklık sebebi olan zıddiyet ise hayalde sebeb-i kurbiyettir”.sh:268

· “Mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet Velcemaat”sh:269

· “Madem bir harf katibini göstermek sizin olmaz. Sanatlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bir nakşı nakşeden nakkaş kendi kitabıyla ve nakışıyla bilinmesin”sh:276

· Üstadın enfes bir tespiti: Kör tesadüf

Sağır tabiat

Şuursuz sebepler.sh:278

· Tevhid iki kısımdır;

1- Zahiri: Tek bir biçimde bütün her şeyin Allahu Teala tarafından yaratıldığını, onun mülkü olduğunu bilmek.

2- Hakiki Tevhid; Her bir zerrede Vahdaniyet ve tevhid mühürlerini ve nakışlarını okumak. Tahkiki bir tevhid anlayışı, murakabe , tefekkür neticesi oluşan tevhid düşüncesi.sh:285

· “Esbab bir perdedir. Çünkü izzet ve azamet öyle ister. Fakat iş gören Kudret-i samedaniyedir. Çünkü tevhid ve celal öyle ister.”sh:285

· “Temsil, derin mânâları fehme yaklaştırdığı için.”sh:87

· “Her bir zihayatta bir sikke-i ehadiyyet bir turra-i samediyyet vardır.”sh:290

· “Evet zeminin diriltilmesinde , Üçyüzbin haşrin numunelerini birkaç gün zarfında yapan, gösteren Kudret-i Fatıraya elbette insanin haşri ona göre kolay gelir.”sh:292

· “Kasd, şuur ve iradeyi gösteren bir perde-i Hikmet umum kainatı kaplamış ve o perdeyi hikmet üstünde lütuf ve tezyin ve tahsin ve ihsanı gösteren bir perdeyi inayet serilmiştir.”sh:294

· “İnsan nur-u imân ile âlâ-yı illiyyine çıkar. Cennete layık bir kıymet alır. Ve Zulmet-i küfür ile esfel-i sâfiline düşer. Cehenneme ehil olacak vaziyete girer.”sh:302

· “İmân bir intisaptır.”sh:302

· “İnsan, imân ile insanda tezahür eden sanat-ı ilahiyye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibarıyla bir kıymet alır.”sh:302

· İnsan Esma-i hüsnanın bütününe mazhar.sh:303

· “İmân hem nurdur, hem kuvvettir.Evet Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir. Ve imânın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından kurtulabilir.”sh:305

· İmân tevhidi

Tevhid teslimi

Teslim tevekkülü

Tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.”sh:305

· Tevekkül; “Esbabı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek, esbaba teşebbüs ise bir nevi dua-yı fiili telakki ederek, müsebbebat yalnız Cenab-ı Haktan istemek ve neticelerini ondan bilmek ve ona minnettar olmaktan ibarettir.”sh:306

· İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder, o halde insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır. Küfür insanı gayet aciz, canavar bir hayvan eder.”sh:306

· Hayvanların hareketleri fıtri fiil-i kulluklarıdır. İnsanın kulluğu ise ihtiyarıdır.sh:307

· “İnsanın vazife-i fıtriyesi taallümle tekemmüldür, dua ile ubudiyyettir.”sh:307

· İnsan acz ve fakr kanaatlarıyla kulluğunun zirvelerine uçabilir.sh:307

· “İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.”sh:307

· “Mahiyet ve istidat cihetiyle her şey ilme bağlıdır.”sh:307

· “Bütün ulum-u hakikiyenin esası ve mâdeni ve nuru ve ruhu Marifetullahtır.”sh:307

· “Dua ise esas-ı ubudiyyettir.”sh:307

· “İnsan bütün zihayat alemi içinde nazik, nâzenin, nazdar bir çocuk hükmündedir.”sh:307-308

· “Beliyyelerin istilası ve muzır şeylerin tasallutu bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile, niyaz ile Kadir-i Mutlâkının dergahına iltica eder.”sh:309

· “Ubudiyyet ise halisen livechillah olmalı.”sh:309

· İstidat, fıtrı ihtiyaç ve zorda kalmak makbul 3 nevi duadır.sh:309

· Esbaba teşebbüs, esbabın toplanması fiili dua örneğidir.sh:310

· “Çift sürmek hazine-i rahmet kapısını çalmaktır.”sh:310

· “Cehenneme girmek ceza-yı ameldir, ayn-ı adildir. Fakat, cennete girmek mahz-ı fazldır.”sh:313

· “Nefis müptela olduğu adetleri zor terkedebilir”sh:318

· “Demek şu meşhud saltanat-i insaniyet ve terakkiyat-i beşeriyye ve kemalat-i medeniyet celb ile degil, belki ona onun zâfi için teşhir edilmiş, onun aczi için ona muavenet edilmiş, onun fakrı için ona ilham edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş.”sh:320

· Fırtınalı bir denizde Esma-i Hüsnadan Celil, Aziz ve Cebbar isimleri tecelli ediyor.sh:334

· Zelzelede de Celil, Aziz, Cebbar isimleri tecelli ediyor.sh:334

· Üstada göre kediler çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan çok şefkat ve merhamete muhtaçtır.sh:334

· “Kainat azim bir musika-i zikriyyedir”.sh:334

· “Kainatın tenevvüünü ve melaikenin ihtilaf-ı ibadatını intaç eden tenevvü-ü esma, insanların dahi bir derece tenevvüne sebep olmuştur.”sh:334

· Hz. İsa’da Kadir ismini tecellisi galip.sh:334

· Ehl-i aşk Vedud isminin mazharı.sh:334

· Ehl-i tefekkür Hakim ismine mazhar.”sh:334

· Enbiyanın ayrı ayrı şeriatleri

Evliyanın değişik değişik tarikatleri

Asfiyanın muhtelif meşrebleri

Kainatta farklı farklı esma-i hüsnanın tecellisinden..sh:334

· Üstad Hz. Resullulah(sav) için şöyle diyor: “Nev-i insanin medar-i fahri ve elhâk en hakiki insan-i Kamil olan Muhammed-i Arabi(asm).sh:335

· “İnsan ise, ihsan edene perestij eder.”sh:339

· Üstad 1930’larda Ayda hayat ve ışık olmadığını söylüyor.sh:339

· “Hakikat-ı Haşir ve kıyamet ism-i azamın ve bazı esmanın derece-i azamının mazharıdır. Kimin nazarı oraya çıkmazsa taklide mecburdur. Kimin fikri oraya yetişirse, Haşir ve Kıyameti, gece ve gündüz, kış ve bahar derecesinde görür, itminan-ı kalb ile kabul eder.”sh:340

· “Marifetullah’ta derecat-ı arifin çok tefavüt ediyor.”sh:341

· Dünya imtihanında Cenab-ı Hak akla kapı açıyor, ihtiyarı elden almıyor.sh:341

· Asr-ı saadette Müslüman olan Yahudi ve Nasara uleması eski malumatlarıyla Müslüman oldu. Ve onların eski bilgileri İslam’a karıştı. Ve İslam’ın malı zannedildi.sh:341

· Bazı râvilerin bazı söz veya hadisten çıkardıkları manalar metn-i ehadise girmesi ve onların vakaya mutabık çıkmaması bazı hadislere ilişilmesine sebep olmuş.sh:342

· “Beynennas iştihar bulmuş, bazı hikayeler bulunuyor ki, durub-u emsal hükmüne geçer. Hakiki manasına bakılmaz. Ne maksat için sevk edilir, ona bakılır.”sh:342

· “Yirmi sene müphem bir ömür, bin sene muayyen bir ömre müreccahtır.”sh:343

· “Her zaman, her asır kuvve-i maneviyenin takviyesine medar olacak ve yeisten kurtaracak Mehdi manasına muhtaçtır.”sh:344

· Kur’an’ın harflerinin sayısı: 300.620 harftir.sh:347

· “Şu alemin mikyasıyla alem-i ebedinin şeyleri tartılmaz.”sh:348

· “Sevab-ı âmâl o aleme baktığı için dünyevi nazarımız ona dar geliyor.”sh:348

· “Bazen olur ki, bir tek kelime, bir tek tesbih öyle bir saadet hazinesini açar ki altmış sene hizmetle o açılmamış.”sh:349

· “Hem ism-i azama mazhar olan Resul-i Ekrem(asm) bir ayette mazhar olduğu feyz-i ilahi belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir.sh:314(Yeni Asya nüshası)

· Semere-i alem olan insan.”sh:316

· “Muhabbet şu kainatın bir sebeb-i vücududur, hem şu kainatın rabıtasıdır, hem şu kainatın nurudur, hem hayatidir.sh:322

· “İnsan kainatın en câmi bir meyvesi olduğu için kainatı istila edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine derc edilmiştir.”sh:322

· “Fıtrat fıtri ve layık olmayan şeyi reddeder,atar.”sh:322

· “Bütün validelerin şefkatleri rahmet-i ilahiyenin bir lem’asidir.”sh:322

· “Havfullahta bir azim lezzet vardır.”sh:322

· “Nefsindeki eneyi yırt hüveyi göster.”sh:322

· “Kainata dağınık bütün muhabbetlerim Onun esma ve sıfatına karşı verilmiş bir muhabbettir; sen sui istimal etmişsin, cezasını da çekiyorsun.”sh:323

· “Yerinde sarf olunmayan bir muhabbeti gayr-i meşruanın cezası merhametsiz bir musibettir.”sh:323

· “Ubudiyet bir mukaddeme-i mükafatı lahika değil belki netice-i nimet-i sabıkadır.”sh:324

· “Her şey nur-u Ahmedi (asm) ile alakâdardır.”sh:325

· “Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevi istersen ve adeti ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen sünnet-i seniyyeye ittiba et.”sh:326

· “Şeriat ve sünnet-i seniyyenin ahkamlari içinde cilveleri intişar eden Esma-i Hüsna.”sh:326

· Üstad 25. sözün ihtarında mühim bir hususa parmak basıyor. Bir meselede inkarcıların şüphelerini yazarak cevap vermek çoğu zaman yanlış oluyor “bulantı” veriyor. Onun yerine meselenin künhüne inerek ilmi kaidelerle “şüpheleri zikredilmeden” cevap vermek daha iyi.sh:328

· Kur’an nuzulüyle fuseha-yı Araba meydan okudu. Ve bir benzerini getirmelerini istedi. Onlar ise ona karşı sözle mücadele edemedikleri için silaha başvurdular.sh:333

· Sefahate sarf edenlere sadaka vermek doğru olmaz.sh:335

· Üstad Nuh Tufanının umumi olduğu görüşünde.sh:340

· Kur’an’ın tekrarla okunduğu, hatm edildiği halde usandırmaması ve kolayca ezberlenebilmesi mucizevi cihetlerindendir.sh:343

· Üstâd Mutezile mezhebi için “Aklı hâkim yapan mütehakkim mutezile” tabirini kullanıyor.sh:351

· “Ayetlerin çoğu, her birisi birer küçük sure, surelerin çoğu, her birisi birer küçük Kur’an’dır.”sh:362

· “Kur’an Fatiha’da Fatiha dahi Besmelede münderic olduğuna ehl-i keşif müttefiktirler.”sh:362

· “Üstad, keşfi hakikatleri takviye ve teyid sadedinde zikrediyor. Yoksa bizzat delil olarak sunmuyor. Mesela Kur’an’in Fatiha’da dercinde ehl-i keşfin ittifakını zikrettikten sonra şöyle diyor: “Şu hakikate burhan ise ehl-i tahkikin icmaidir.”sh:362

· “Ayat-ı Kur’aniyede öyle bir câmiiyet var ki her derde deva, her hacete gıda olabilir. Evet öyle olmak gelir. Çünkü dâima terakkiyâtta kat-ı meratib eden bütün tabakat-ı ehl-i kemalin rehber-i mutlakı elbette şu hâsiyete malik olması elzemdir.sh:362

· Üstad Hz. Adem’e eşyanın isimlerinin tâlimi meselesine şöyle bir yorum getiriyor. “Sahs-i Adem’e talim-i esma ünvaniyla nev-i ben-i Adem’e ilham olunan bütün ulum ve fununun tâlimini ifade eder.”sh:365

· Üstad Yahudilerin yeryüzünün her tarafında ifsad komiteleri kurduklarını ve birçok ihtilalde parmaklarının olduklarını söylüyor.sh:366

· Yahudi kavmi yaşama arzusu ve ölüm korkusu en fazla olan millet.sh:366

· Üstad’a göre insanın hakikatlere ulaşamamasının en mühim sebebi çevresinde olan olayları olağan olarak görmesi, adiyât olarak bakması.sh:367

· “En pest bir halinde en yüksek tavrı takınanların her hâleti taklitçiliğini gösterir.”sh:368

· Üstad, Nebi (asm)’ın ümmiliğini “kıraatsiz, kitabetsiz” olarak, yani okur yazar olmamakla yorumluyor.”sh:368

· Üstad, Muhyiddin-i Arabi’nin Rum suresinde pek çok ihbarat-ı gaybiyeyi bulunduğunu belirtiyor.sh:369

· “İmam Rabbani sureleri başındaki mukatta-i huruf çok muamelet-i gaybiyenin işaretlerini ve ihbaratını görmüştür.”sh:369

· Üstad’a göre 20. asır “en ziyade kendine güvenen ve Kur’an’a karşı kulağını kapayan” bir zaman.sh:371

· Kur’andaki “ey ehl-i kitap” en ziyade asrımıza ve asrımızdaki ehl-i mektebe bakıyor.sh:371

· “Hazır medeniyet insanlığın %20’sine görünüşte bir mutluluk verip %80’ini rahatsızlığa, sefalete atmış.sh:372

· “Kur’an düsturları kanunları ezelden geldiğinden ebede gidecektir. Medeniyet kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkum değildir; daima geçtir, tazedir.”sh:372

· “Gölgeli, gölgesiz suretler ya bir zulm-ü mütehaccir

veya bir riya-yı mütecessid

veya bir hevess-i mütecessimdir ki;

beşeri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kamçılayıp sevk eder.”sh:374

· “Aile hayatı kadın- erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki, açıklık- saçıklık samimi hürmet ve muhabbeti izale edip ailevi hayatı zehirlemiştir.”sh:374

· Açık- saçık resimler ve filmler vs. ahlakı fena halde sarsıyor ve ruhun sukutuna sebep oluyor.sh:374

· Açık- saçık resim ve görüntülere bakmak “derinden derine, hissiyat-ı ulviye-yi insaniyyeyi sarsar ve tahrip eder.”sh:374

· Üstad’a göre neşe iki kısım

1- Nefsi neşe; Heva ve heveslere hitap eden neşe “Tiyatrocu, sinemacı, romancı medeniyetin edebiyatının şenidir.”

2- Ulvi neşe; Hayvani ve nefsani olmayan, latifeli bir neşe hâli…sh:375

· “Çoklar var ki, büyüklerine ve mürşidlerine itimad edip tembellik ederler. Hatta, bâzen “Namazımız kilinmiş” der, bir kısım Aleviler gibi”sh:377

· Kur’an bir defada, bir sebeple bir sualin cevabı olarak, bir muhataba bir maksatla inmiş gibidir.sh:378

· Üstad’a göre bir söz kuvvetini dört şeyden alır: söyleyen, mütekellim,muhatab, maksad ve makam .sh:418

· “Kader ve cüz-i ihtiyari, islamiyetin ve imânın nihayet hududunu gösteren hâli ve vicdani bir imânın cüzlerindendir. Yoksa ilmi ve nazari değillerdir.”sh:449

· “Kader, nefsi gururdan ve cüz-i ihtiyari adem-i mesuliyetten kurtarmak içindir ki, misal-i imâniyeye girmişler.”sh:449

· “Kisb-i şer şerdir, halk-i şer şer degildir.”sh:450

· “Kader, ilm-i ilahinin bir nevidir.”sh:452

· “Kader ilim nevindendir. İlim maluma tabidir.”sh:452

· “Ezel, mazi ve hal ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir ayine-misaldir.”sh:452

· “Kader, ilm-i ezeliden olduğu için ilm-i ezeli, hadisin tabiriyle manzara-i âlâdan, ezelden ebede kadar herşey olmuş ve olacak, birden tutar,ihata eder makam-ı âlâdadır.”sh:453

· “Dua ve tevekkül meyelan-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi istiğfar ve tevbe dahi meyelan-ı şerri keser, tecavuzatını kırar.”sh:434

· “Her bir tohum ve çekirdekler ”Kaf-nun” tezgahından çıkan birer latif sandukçadır.”sh:455

· Kader bir ölçü, bir plan, bir takdir, bir program demektir.sh:455

· “Madem en basit ve en aşağı derece-i hayat olan nebatat hayati bu derece kaderin mizanına tâbidir; elbette en yüksek derece-i hayat olan hayat-i insaniyye bütün teferruatıyla kaderin, mikyasıyla çizilmiştir ve kalemiyle yazıyor.”sh:456

· “Kadere imân o kadar lezzetli saadettir ki, tarif edilmez.”sh:457

· “Vücud, hayr-ı mahz,adem şerr-i mahz olduğuna, mehasin ve kemalatın vücuda rücuu ve bütün mâasi ve mesâib ve nekâisin esası adem olduğu delildir.”sh:458

· “Hayat, esmâ-î hüsnânın nukuşunu gösterir.”sh:458

· Üstad hak tarikatlar için şöyle diyor: “Bütün Hâk tarikler Kur’an’dan alınmıştır. Fakat tarikatlerin bazısı bazısından daha kısa, daha selametli, daha umumiyetli oluyor.”sh462

· Üstad acz yolunun aşk yolundan daha “selametli” olduğu görüşünde.sh:462

· İnsan Rabbine karşı aczini hissettiği ölçüde kullukta derinleşirler.sh:462

· Üstad meşrebinin temel özelliklerini şöyle sıralıyor:

1. İttiba-i sünnet

2. Ferâizi işlemek

3. Kebairi terk

4. Namazı tadil-i erkanla kılmak

5. Namaz sonrası tesbihatı yapmak.sh:462

· Üstad geleneksel ulemanın aksine olarak içtihad kapısının açık olduğunu ama bu meselenin zamana bağlı olduğunu anlatıyor.sh:463

· Üstad 1930’lu yılları şöyle tarih ediyor:

a- Münkerat zamanı

b- Adat-ı ecânibin istilası anı

c- Bidaların kesreti vakti

d- Dalaletin tahribatı hengamı.sh:462

Salih Okur
 
Üst