Ey sevgili

kasif1

Well-known member


ey sevgili …
hz.muhammed mustafa (s.a.v)

seviyoruz seni sevgili, hicret eder gibi seviyoruz, biz seni sümeyyeler gibi sevemesekte, bilaller gibi göğsümüzde taşlar yeşertemesekte seviyoruz seni sevgili. Uhudda sana ok isabet etmesin diye önünde duvar olan sahaben gibi olamasakta.. Seni onlar gibi sevemesekte aynı sevdayla seni sevdik, aynı sevdayla güllere senin kokunu verdiği için hayran olduk, aynı sevdayla güllere bakınca kendimizden geçtik.. Hep aynı sevdayla yaşadık sevgili, seni göremesekte gül efendim seni görme umuduyla yaşadık, hep içimizdeydin sen sevgili, hiç çıkmadın ki bu sevda hiç yüreklerimizden çıkmadı onun içindir ki güle senin kokun verildiği için aşık olduk… sevginin uğramadığı düşler ülkemizde seviyoruz seni, karanlıklarda aydınlığını görerek seviyoruz. Seviyoruz sevgili bizler seni göremedik ey sevgili senin sünnetini bildik ve senin sünnetinde bulduk seni sevgili, güllerde bulduk, bize bıraktıklarında bulduk seni ve senin o yüce sevdanı… seviyoruz seni sevgili, senin bizi sevdiğin gibi, allah’ın rasulü olduğun halde gecelerce ağlayıp secdelerden kalkmadığın ümmetim diye gözyaşı akıttığın sevdayla seviyoruz seni sevgili.. Ey sevgili bizler aşk limanında yitiğini arayan sevdalılar gibi seviyoruz seni, seviyoruz düşler, ülkesinin çıkmaz sokaklarında avuçlarımızdaki yüreklerimizle ve düşlerimizi bir zümrüdü ankanın kanatlarına veriyoruz... ötelerdeki sevgiliye ulaştırması için

ey sevgili, ey güzeller güzeli, ey gül efendim.. Selam olsun sana, selam olsun geceye ve aya, selam olsun gecenin karanlığına, selam olsun geceyi kuşatana, selam olsun ömrünce ümmetim ümmetim diye gözyaşı akıtan rasüle… ey sevgili, biz seni seviyoruz ve hep seveceğiz, taki bu dünyadan göç müjdesi gelene kadar. Gelene kadar o kutlu müjde sevdalı gözlerle bakacağız her gül görüşümüzde, o sevdayla bekleyeceğiz o günü sevgili… yolculuk sürecek sevgili... Nefes alıp verdiğimiz sürece, söyleyecek sözümüz hep olacak..

Ey sevgili, biz seni leylası için dağları aşan mecnun gibi sevemesekte, sevemesekte ferhat gibi delemesekte dağları ey sevgili , biz seni aşk ile sevdik, bildik ki aşk sendedir. Biz güllere aşık olduk sen yokken. Biliyorduk ki gül senden almıştı kokusunu ve senin vuslatını senin kokunu güllerde bulduk sevgili. Biz gülü gül diye sevmedik sevgili. Biz gülde bulduk senin aşkını vuslatını, kokunu güllere verene şükrettik ve gülü sevdik sevgili. Bizler düşler ülkesinden sesleniyoruz sana sevgili, düşler ülkesinin çıkmaz sokaklarından sesleniyoruz ve sevgini yeşertiyoruz bu sokaklarda... Sensiz senin sevdanla… seviyoruz seni sevgili, derbeder yüreklerimizle seviyoruz. Bi-çare olmuş yüreklerle seviyoruz. çölleşmiş kalplerimizle seviyoruz seni sevgili. Yeşertemediğimiz sevdamızla, sevdanla seviyoruz.. Seviyoruz seni ey sevgili, bülbülün gülü sevdiği gibi... Bizde senin bülbülün olmak istiyoruz sevgili ebedi aşkı bulmak için... Seviyoruz seni ey sevgili, yıpranmış vakitlerde yıpranmayan tek gül olduğun için... Seviyoruz seni ey sevgili, seviyoruz seni... Seviyoruz seni ey sevgili, çöl sıcağındaki bir kevser şelalesi gibi... Seviyoruz seni ey sevgili, göz yaşlarımızla suladığımız güllerle seviyoruz seni... Seviyoruz seni ey sevgili, sana aşık sana meftun olan aciz yüreklerimizle seviyoruz... Seviyoruz seni ey sevgili...

Birgün geldi, insanlık ağacı da olgunluğa erdi ve en mükemmel meyvesini verdi. Kâinata muhammed aleyhisselâm doğdu. Kâinatın en mükemmel meyvesi olan insanlık âleminin bütün mükemmelliklerini tek başına kendisinde toplayan, tek başıyla bir kâinat olan en mükemmel varlıktı o.

Onun gelişiyle kâinat olgunluğa erdi. çünkü kâinat olgunluğa ersin diye yaratılmıştı. Bir düşünün, “onsuz bir dünya neye yarardı?” diye.

O zaman anlarsınız kâinatın onun için yaratıldığını.


ey allahın rasulü!..
Sen yoktun...hz adem'deydi nurun. önce cenneti, sonra yeryüzünü şereflendirdin. Adem nuruna affedildi
arafat bu affa şahitti.

Sen yoktun nuh'un gemisindeydi nurun...dalgalar yeryüzünü boğarken toprağın bağrındaki su gökyüzüyle buluşurken ve bu bir ilahi azap derken, allah nurunu taşıdı binbir sebeble tufan,nurunu selamladı edeple...

Sen yoktun...hz.ismail'in alnındaydı nurun. Ibrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden "rabbimiz" dedi, " onlara kendi içlerinden senin ayetlerini okuyacak kitap ve hikmeti öğretecek onlara, onları temizleyecek bir elçi gönder ";
amin dedi on sekiz bin alem nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak amin dedi ismail. Hira nur dağı amin diyerek ayağa kalktı medine'den adı uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.

Sen yoktun sultanım... Hz.isa ahmed diye muştuladı seni alemlerin efendisi diye sana seslendi " artık ben sizinle çok söyleşmem "dedi havarilerine çünkü bu alemin reisi geliyor...bekleyin ahmed geliyor kainata rahmet geliyor...havarilerin yüzünü okşayan,ölüleri dirilten bir nefes oldun.
Ama sen yoktun. Sen yoktun....hz.abdullahın alnındaydı nurun başı eğik gezerdi mazlum put eyle göklerden seni sorardı varaka seni arardı sema'da anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler. Ağlayarak süslediler ölüme!...ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.

Sen yoktun sultanım... Canlı canlı toprağa gömülmenin adı idi dayıya gitmek, anne yüreğinin çıldırtan çaresizliği idi, ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi. En son çocuk atılırken çukura, annesinin suretinde bir melek tuttu onu ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi melekler süslüyordu hira'yı, efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur efendisine hazırlanıyordu mekke alemlerin efendisine hazırlanıyordu. Kainatın gözü hz.amine'deydi toprak yalvarıyordu rabbine...gel diye ağlıyordu mazlumlar
gözleri sema'da

ve bir gelişin vardı ya resülallah bir inişin vardı yeryüzüne ve cebrail ardında yalın kılıç melekler bir inişin vardı yeryüzüne yetimler en huzurlu geceyi geçirdiler belki de...doya doya. Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini herşey sus pus olmuştu. Hadi diyordu yıldızlar, hadi diyordu ay, kainat bir isim duymak istiyordu ve bir ses yükseldi aminenin evinden muhammed...

Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini muhammed... Seni yaratan allah'a kurbanız ey dürr-i yekta... Sana o adı veren rahmana kurbanız.
Artık sen vardın...
Susuz topraklara rahmet indi seninle annenden sonra , anne halime sevndi seninle yağmura mı ihtiyaç var?... Kaldırırdın şehadet parmağını... Yağmuru salsın allah sonra tut ağacın yaprağını köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün allah. Yeter ki sen iste sen iste ya resülallah deki; ben kimim?...
Dağlar,taşlar dile gelsin... Dilsiz çocuklar ellerinden tutup "ente resülallah" desin.
Sen vardın... Bedir kardı, uhud dardı, hendek yardı, yiğitlerin vardı. ölmek için yarışan yiğitlerin. Hele bir enes'in vardı ya resülallah. Uhud'da öldüğünü duyunca arkadaşlarına; " niye burada oturuyorsunuz ? " diye sordu... Onlarda ;" allah'ın resül-ü öldürülmüş.! " deyince... " peki o öldükten sonra yaşayıpda ne yapacaksınız, kalkın ve o'nun gibi ölün." demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü. Hem de ne şehit ey nebi... Vücudu yaralardan tanınmaz halde idi. Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...

Mus’ab bin umeyer'in vardı senin... Uhud'da sancağını taşıyan, öyle bir aşkla sana bağlıydı ki!... Allah o gün meleklerini mus’ab'ın suretinde indirdi.
Ebu hureyre'n vardı...acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı, sen anlardın. " ya ebahir!..gel " derdi.

Ve sen gittin... Bir gidişle gittin. Ardında hüznün kaldı, hasretin kaldı göklerde, bilal ezan okuyamaz oldu ne zaman teşebbüs etse. " muhammed resülallah " demeye... Dizinin üstüne çöker kendinden geçerdi. Sonra günler ay, aylar yıl oldu. Asırlar oldu...sensizliğe açtık gözlerimizi ama sen bırakmazsın bizi!...

Sen varsın... Ey şehitlerin sultanı sen varsın. Bir şehit bile ölmezken sana nasıl yok deriz. Ebu talip şam'a giderken, devesinin önüne geçip; " beni burada kime bırakıp da gidiyorsun " demiştin " ne anam var ne babam..." ebu talip bırakmamıştı bu yüzden. Sensizliğin ızdırabı ile inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya resülallah.bırakma bizi ki ; allah " sen onların içindeyken onlara azap edecek değiliz." buyuruyor. Bırakma bizi !...
Hayatı seninle öğretti rahman, kulluğu seninle tanıdık, duayı senden öğrendik sevgili, hz.ömer umre için senden izin isteyince, kardeşcik dedin ona; " duanda bana da yer ayırır mısın ? " bizler ömer değiliz ama bütün dualarımız senin için.
Ey rabbimiz!...resülünü anışımızdan haberdar et...
O'na binler salat,binler selam... Habibine makam-ı mahmud-u ver... O'na vesile-i lütfet... O'nu refik-i ala'ya yükselt....
Bizi de affet... O'nun hatırına affet... Zatının hatırına affet...
Ne olur affet bizi... Bizi affet....
 
Üst