"Demek, ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yapsan..."

Huseyni

Müdavim
[BILGI]Demek, ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yapsan ve ona daim çalışsan, en ednâ bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun.

Eğer hayat-ı uhreviyeyi gaye-i maksat yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanâtın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenâb-ı Hakkın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.


Beşinci Söz
[/BILGI]


Anladıklarımızı paylaşmaya devam ediyoruz. Buyrun kardeşler.


[TAVSIYE]Aşağıdaki linklerde diğer derslerimizi bulabilirsiniz.[/TAVSIYE]


Vecize Analizi - 8 "Halbuki namazda ruhun, kalbin, aklın büyük

Vecize Analizi - 7 "Ahiret gibi dünya saadeti dahi ibadette ve


Vecize Analizi - 5 "..her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi

Vecize Analizi - 4 - "Demek iman bir mânevî tûbâ-i Cennet çekirdeğini..."

Vecize Analizi - 3 - "Bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini..."

Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..."

Vecize Analizi - 1 - "Senin nihayetsiz aczin ve fakrın..."
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Cevap: Vecize Analizi - 9 "Ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yap

Şu yakın zamanda daha iyi anladımki bizleri hayvandan ayıran kalb ruh vicdan akıl gibi melekerdir. Ben boşu boşuna yaratılmadım bir gaye bir maksat var yaratılmış olmamda. "Acaba sırf dünya içinmi yaratıldınki bütün vaktini ona sarfediyorsun "sözü bunu destekliyor .

Aklımla ilmi öğrenirken kalbim tasdik etmeli vicdanım rahat olmalı sebeler yerine getirilince Allah c c takdiri bırakmalı tevekkülle ona sığınıp verdiği hükme razı olmalı...

İtminanı kalb ile emirlerini yerine getimenin sonucu olarak Allahın nazdar kulu olmalı...
 

akna

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 9 "Ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yap

soruyu okuyunca aklıma, her okuyuşumda çok etkilendiğim bir bölüm geldi ve paylaşmak istedim
Üstad Hz. felsefe şakirdi ile Kur'an şakirdi arasında kıyaslama yaparken bakın ne diyor:


"...Amma Kur’ân’ın hâlis ve tam şakirdi ise, bir abddir.
Fakat âzam-ı mahlûkata karşı da ubudiyete tenezzül etmez ve Cennet gibi en büyük ve âzam bir menfaati gaye-i ubudiyet yapmaz bir abd-i azizdir.
Hem halim selimdir. Fakat Fâtır-ı Zülcelâlinden başkasına, izni ve emri olmadan tezellüle tenezzül etmez bir halîm-i âlihimmettir.
Hem fakirdir. Fakat onun Mâlik-i Kerîmi ona ileride iddihar ettiği mükâfatla bir fakir-i müstağnîdir.
Hem zayıftır. Fakat kudreti nihayetsiz olan Seyyidinin kuvvetine istinad eden bir zaif-i kavîdir ki, Kur’ân hakikî bir şakirdine Cennet-i ebediyeyi dahi gaye-i maksat yaptırmadığı halde,
blank.gif
1
bu zâil, fâni dünyayı ona gaye-i maksat hiç yapar mı?


İşte iki şakirdin himmetlerinin ne derece birbirinden farklı olduğunu anla." (Zühre'den)


1:Tevbe Suresi 9:72 Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 9 "Ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yap

Demek, ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yapsan ve ona daim çalışsan, en ednâ bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun.

Eğer hayat-ı uhreviyeyi gaye-i maksat yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanâtın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenâb-ı Hakkın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.

Beşinci Söz


İnsanoğlu dünyaya Rabbini tanımak, Ona ibadet etmek ve yasaklarından kaçınmak ve sakınmak için gönderilmiş. Hem ubudiyete meyilli, hem de yasak olan şeylere elini uzattığı anda vicdanı her daim alarm halindedir. Bu mahiyette bir insanın Rabbine isyanı ihtiyar etmesi halinde, fıtratına muhalif hareket ettiğinden, tam bir huzuru yakalaması düşünülemez. Üstad hazretleri bir yerde bunu şu şekilde izah ediyor.


"...hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imândadır ve imân hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır."

Onüçüncü Söz

Serçe kuşu bir hayvandır. Hayvanların insanlar gibi şuurlu bir ibadetle mükellefiyetleri yoktur. Onlar bir nevi dünyada insanların dünyalarını şenlendirmek ve onlara hizmet etmek için yaratılmışlar. Dünyanın geleceğinden endişe etmedikleri gibi, geçmişte kaybettikleri de onları etkilemez. Haliyle hayattan lezzet noktasında insandan çok çok üstündürler. İnsan ise hem hazır zamandaki elemleriyle, hem geçmişten kendine yüklenen firak ve elemlerle ve hem de istikbalin henüz vücuda gelmemiş bilinmeyenleriyle alakadardır.

Eğer Rabbinden gaflet edip, Onun rızası haricinde bir hayatı ihtiyar ederse hayattan lezzeti basit bir serçe kuşuna dahi yetişmez. Bir müdürün kendini sarhoş edip yanındaki basit bir işçinin karşısında düştüğü hazin durum ne ise insanda zeminin halifesi iken, Rabbinden gaflet edip, kendini geçici sarhoşluklara vermesi; kendine hizmet için yaratılan basit bir serçe kuşunun neferi gibi olmasına sebeptir. En üstte bir mahiyeti varken en alta düşmektir. İnsanı hem dünyada, hem ahirette mesud edecek tek şey ise verilen talimatları uygulamak, yasaklardan kaçmak, günde 5 vakit namazını kılmak, Rabbini tanımak ve Ona niyazda bulunmaktır. Ancak bu durumda kendisine hizmet için yaratılan hayvanlardan daha üstün olabilir. Ve huzuru yakalayabilir.
 
Üst