Allah Şeytan'ı neden yarattı?!

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ

Şeytan sürekli bizi yoldan çıkarmak için uğraşıyor. Allah şeytanı yaratmasaydı biz günah işlemezdik, günahkar olmazdık.

Şeytan şerli bir varlık olduğuna göre Allah şeytanı niçin yaratmış? Önce bir kuralı hatırlayalım: Şerri yaratmak şer olmadığı gibi, çirkini yaratmak da çirkin olmaz. Bunun için asıl şer olan, şerri işlemektir. Günah olan, kötülüğü ve çirkinliği yapmaktır.

Çünkü hayrı yaratan Allah olduğu gibi, şerri yaratan da Allah'tır; şerri işleyen ve yapan ise insandır. Şerrin ve çirkinliğin arka cephesini görmeden, hemen ilk anda yaratılmasını şer kabul etmek, insanı çok yanlış bir yola götürür. Mesela, x insanın hoşuna gidecek bir şey gerçekte onun aleyhine olabildiği gibi, ilk bakışta aleyhinde ve za≠rarına olabilecek bir şey de lehinde olabilir. Kur'ân-ı Kerim bu konuya şöyle işaret eder: "Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. Bazen de sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz."1
İnsan her haliyle hep imtihan içindedir. İyi hali de imtihandır, kötü hali de imtihandır. Şer gibi gördüğü meselelerde de imtihana tabidir, hayırlı işlerde de imtihanla yüz yüzedir. "Sizi denemek için hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Sonunda ise Bize döndürüleceksiniz" konunun temeline işaret ediyor. Bu meseleyi açacak birkaç misal: Meselâ, ateşin sayılamayacak kadar çok faydası var. Ateş bütünüyle hayır ve güzeldir.

Çünkü ateş hayatın devamını sağlayan nimetlerden biridir. Mutfağımızda gördüğü işlerden, ısınmamızı sağlayan özelliğine varıncaya kadar ateş nimetlerin merkezidir. Bugün medeniyet, teknoloji, sanayi ve maddi gelişimin hemen hepsi ateş sayesinde ayakta duruyor, ilerliyor. Ateşin bu kadar faydasını bilen, gören ve yaşayan hiç kimse ateşi şer ve kötü olarak değerlendirebilir mi?

Fakat zamanında tedbirini almayan bir insan ateşten zarar görse, evinde veya işyerinde çıkan yangından dolayı bazı şeylerini kaybetse, "Ateşin yaratılması şerdir, ateşin varlığı zararlıdır" diyebilir mi? Diyemez. "Çünkü, ateş yalnız onu yakmak için yaratılmamıştır, belki o, kendi hatasıyla yemeğini pişiren ateşi kullanmasını bilemedi, o hizmetkârını kendine düşman etti."

Bu misal, elektrik için geçerli olduğu gibi, uçak, tren ve otomobil gibi insanlığın hizmetinde çalışan nimetler için de geçerlidir. Bu nimetlerden milyonlarca insan istifade eder, hayatını sürdürür. Ancak dikkatsizlik ve tedbirsizlik yüzünden bazı insanlar bunlardan zarar görebilir. Kaza olur, can ve mal kaybına uğrar. Bir kısım insanların zarar görmesi, bu nimetlerin kötü ve şer olduğunu gösterebilir mi?

Demek ki, kâinattaki şerlerin, belâların, musibetlerin ve zararlı şeylerin yaratılması şer ve çirkin değildir; ortaya çıkan neticeleri açısından hayırdır, iyidir. Öyle ise şeytanın yaratılması şer ve kötü değildir. Çünkü Cenab-ı Hak birçok önemli neticeleri hesap ederek şeytanı yaratmıştır. Birincisi ve en önemlisi: İnsanlar, şeytana uymayarak onu kendi mutlulukları için kullanabilirler.

Şeytanı düşman bilerek Allah'a dost olabilirler, Allah'ın en çok sevdiği kulu olabilirler. Cennete ve ebedî saadet nimetine erebilirler. Bunun için insan, şeytanın kendine ilişmesiyle manevi bir yarışa çıkar, şeytana karşı mücadele eder ve sonunda manen ilerler, yüce bir mertebeye erer. İşte böyle bir neticeye sebep olduğu için şeytanın yaratılması hayırdır ve bu yönüyle güzeldir.

1. Bakara Suresi, 2:216
2. Enbiya Suresi, 21:35
3. M. Paksu. Vesvese, Sebepleri ve Kurtuluş Yolları, s.143.

 

Garib

Well-known member
Şeytanların yaratılarak insanlığa musallat edilmeleri ve binlerce insanın bu sebeple doğru yoldan saparak cehenneme gitmeleri zâhiren çok çirkin görünüyor. Hakîkatte ise Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı her şey güzeldir, hayırdır, rahmettir. Çünkü yaratılan her şey, her hadise ya bizzat güzeldir; çiçekler ve masum hayvanlar gibi… Veya neticeleri cihetiyle güzeldir.

Meselâ, atmaca kuşunun serçelere musallat edilmeleri zâhiren çok çirkin görünür. Fakat serçe kuşlarındaki uçma kabiliyeti ancak böyle bir vesîle ile ortaya çıkabilir.

Hem meselâ, hastalıklar, musîbetler insanlığa musallat edilmeseydi insanoğlu bugünkü teknoloji nîmetine hiçbir zaman ulaşamayacaktı.

İşte bu misaller gibi şeytanın yaratılarak insanlığa musallat edilmesi insandaki binlerle kabiliyetin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bazı kimseler şeytana aldanarak cehenneme gitmesinler diye şeytanlar yaratılmasaydı insanlığın yıldızları, rehberleri hükmündeki cevherler ortaya çıkmayacaktı. Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, “Ara sıra vücuda gelen cüz’î şerler yüzünden küllî hayırlar terk edilmez. Eğer terk edilse daha büyük bir şer olur.”

Hem ‘adet çokluğu’ demek olan ‘kemmiyyet’, ‘keyfiyet’e yani kıymete nispeten ehemmiyetsizdir. Mesela bir tavus kuşunun altına 100 yumurta konulup kuluçkaya yatırılır. İhtimâl ki yumurtaların 90’ı bozulsa 10’u tavus kuşu olsa, bu 10 kuş bozulan 90 yumurtanın zararını hiçe indirir. Hem mesela ekilen bin tohumdan 10 tanesi ağaç olsa, bozulan dokuz yüz doksan tohumunun zararını hiçe indirir. Aynı zamanda bir sınıfta imtihan edilmeksizin herkese iyi puan verilse o sınıftaki öğrencilerin kabiliyetleri gelişemeyecekti.


İşte şeytanların vesveseleri ile insanlara musallat edilmeleri; başta Resûlullah (asm), yüz yirmi dört bin peygamberin ve yüz yirmi dört milyon evliyanın doğmasına vesile olmuştur. Bu öyle bir kârdır ki tembellikleri ve isyanlarıyla cehenneme giden yüz milyonların zararını hiçe indirir. Tohum içinde saklı olan kabiliyetlerin ortaya çıkabilmesi nasıl bir mücâhede ile (toprak altına girip zahmetlerle kabuğunu terk etmek ile ) oluyor.

Öyle de insandaki binlerle kabiliyetler şeytanla mücahede ve sabır ile ancak ortaya çıkabilir. Eğer şeytanlarla mücâhede olmasaydı hiçbir zaman insandaki binlerle kabiliyet inkişaf edemeyecekti. İnsanlık on binlerle peygamber, milyonlarla evliya, had ve hesaba gelmez âlimler gibi meyveler veremeyecekti. Hz. Ebû Bekirler ile Ebû Cehiller bir seviyede kalacaktı.
İsmail ALINMAZ
 
Üst