Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Kýrýk Testi

Well-known member
"Turnam" türküsü

Mehmet Gürırmak kendi ifade ve üslûbuyla "Turnam" türküsü meselesini şöyle anlatmaktadır.

"Üstad, 'Muhammed, yavrum, bir nat-ı şerif söyler misin?' dedi.

"Söylerim efendim' dedim. Yahu! Birçok destan, naat biliyorum. Geliyor da aklıma, Turnam türküsü geliyor, başka birşey gelmiyor. O kadar araştırıyorum, imkân yok. Koca evliyanın yanında Turnam türküsünden başka birşey gelmiyor. Ben Turnam türküsüne başladım.

"Bir beyit bitince, 'Fesübhanallah Muhammed, sen ne yapıyorsun? Bu, avam kısmının türküsü' dedi.

"Ne olursa olsun Efendim, neyse cezam çekeceğim, bunu illâ çağıracağım' dedim.

"Fesübhanallah' dedi. Boyuna "Fesübhanallah' çekiyor. Bir taraftan korkuyorum, öfkelenirse diye. Ama sesim de inadına daha fazla çıkıyor, dağ, taş inliyor. O devamlı "Fesübhanallah' çekiyor. 'Hiç böyle başıma gelmedi' diyor. Nihayet bitti. Ben hâlâ korkuyorum.

"Bir an sonra gülümseyerek, 'Muhammed, bana hakkını helal et' dedi.

"Ben de 'Hay hay, ne hakkı bu? Yerden göğe helâl olsun' dedim.

"Üstad, 'Öyle bir ilham geldi ki, sakın çocuğa dokunma, biz ona nat-ı şerif sevabı yazıyoruz; ne çağırırsa çağırsın dendi, beni şaşırttın sen' dedi.

"Hayret ediyorum. Bilerek değil, elimde olmadan, o kadar nat-ı şerif bildiğim halde "Turnam' türküsünden başka aklıma gelmiyordu.


İşlek”


“Üstadımız, Barla civarında fazla merkep kullandığı için, ‘Bunlara eşek demeyin, hayvana hakaret oluyor. İşlek deyin, çünkü bunlar çok çalışkan hayvanlardır’ derdi.

Bayram Yüksel


"Nine ihtiyardır"

Bahar günü arabayla kır gezintisi yaparken otlayan koyunların, kuzuların yanından geçerken. Üstad, "Ceylân, sana bir koyun alacağım, bir de nine alacağım. Nine koyunu sağar, sen de sütünü içersin" deyince, Ceylân "Nine ihtiyardır, bu işleri yapamaz Üstadım" diye cevap vermiş

Barla'nın Çam dağlarında yabani ve iri bir sivrisinek Ceylân'ın eline konmuş emerken, Çalışkan elindeki makasla sineğin ayağını kesmek istemiş, Üstad ise "Keçeli ne yapıyorsun?" deyince Ceylân Çalışkan, "Kısas yapıyorum Üstadım" demiş. Üstad ise "O seni hacamat yapıyor" diye mukabele etmiş.



"Zekeriya'nın dolmuşu

"Bir gün babasının yazdığı hasret ve şikâyet mektupları üzerine Zekeriya Kitapçı, Abdullah Yeğin'e hitaben Emirdağ'a, Üstada gelmesi için mektup yazmış.

Bunun üzerine Yeğin Urfa'dan kalkıp, Emirdağ'a, Üstadın yanına gelmiş. Üstad hiddet edip, böyle durup dururken niçin geldiğini sorarak hiddet etmiş. Zekeriya Kitapçı'nın mektubu üzerine bu işin olduğunu anlayan Ceylân Çalışkan, zekâsından fışkıran cevabını hemen vermiş: "Zekeriya'nın dolmuşuna binmiş. Üstadım."

 

Kýrýk Testi

Well-known member
Bu olayı Abdullah Yeğin Ağabey,Oflu bir hocadan naklen anlatıyor:

Bediüzzaman Hazretleri,İstanbuldan doğuya doğru yaptığı deniz seyahati sırasında Of limanına da uğrar.Bu arada bir Medresenin müderrisi Üstada adını sorar.O da şöyle zarif bir beyt ile ismini bildirir.

'Kes,''müderris'' ayağın,hem ''mûid''in başını
Koy ayağın baş yerine,tâ bilesin adımı.

Bu beytin açıklaması ise şöyledir:

'' Müderris kelimesinin ayağı olan,müder kısmı ile,mûid kelimesinin başındaki mû harfini kes.Sonra,müderris kelimesinden arta kalan sin harfini baş tarafa al.

Mûid kelimesinin başındaki mu yerine koy,benim ismim meydana çıkar.Yani,Said.''

Belâgat,yâni,mukteza-yı hâle mutabakat,Üstadımızın şîârıdır.
 
Üst