Allah-u Teâlâ Kulu Sevdiği Zaman

zeyhak_

Well-known member
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Allah kulunu sevdiği zaman, Cibril’e seslenir:
“Al­lah filanca kulunu seviyor sende onu sev” diye buyurur. Bu­nun üzerine Cibril de onu sever ve sema ehline:
“Şüphesiz Allah filanca kulunu seviyor, sizde onu sevin” diye seslenir. Onlarda bu sefer o kulu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kalbine) bir saygı ifadesi konulur.”[1]
v Yine Buhârî’de (6040) gelen bir rivayet şöyledir:
“Allah kulunu sevdiğinde Cibril’e seslenir:
“Allah filan kulunu sevi­yor sende onu sev.” der. Cibril’de onu sever ve sema ehline:
“Allahu Teâlâ şüphesiz filan kulunu seviyor, siz de o kulunu sevin” diye seslenir. Böylece sema ehli de onu severler sonar onun için yeryüzü ehlinin (içine) bir saygı yerleştirilir.”
v Yine Buhârî (7485) lafzı şöyledir:
“Allahu Teâlâ kulunu sevdiği zaman Cibril’e:
“Muhakkak ki; Allah filan kulunu sevi­yor, sende onu sev” diye nida eder. Cibril de onu sever ve semaya seslenip:
“Muhakkak ki Allah, filan kulunu seviyor siz de onu sevin” der. Sema ehli de onu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kalbine) bir saygınlık verilir.”
v Müslim’de (2637) bundan daha tamamlayıcı bir hadis lafzı şöyledir:
“Allahu Teâlâ bir kulunu sevdiği zaman Cibril’i çağırır ve ona: “Ben filanca kulumu seviyorum onu sen de sev” diye buyurur. Cibril’de bunun üzerine hemen onu sever. Sonra sema ehline nida edip:” Allah (c.c.) filanca kulunu sevi­yor, onu siz de sevin” der. Sema ehline hemen onu severler. Sonra onu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kal­bine) bir saygınlık yerleştirilir.
Allahu Teâlâ bir kulunu sevmediği zaman ise; (yine) Cibril’i çağırır ve ona:
“Ben filanca kulumu sevmiyorum, onu sende sevme” diye buyurur. Bunun üzerine Cibril de onu sevmez ve Sema ehline nida edip:
“Allah (c.c.) filanca kulunu sevmiyor. Onu sizde sevmeyin” der. Onlar da onu sevmezler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kalbine) bir nefretlik yerleş­tirilir.”
 
Üst