AĞlayarak GÜlen Hz. Fatıma Anamız...

CeMre1

Well-known member
Hazreti Aişe validemiz anlatıyor:
Bir gün Resûlüllah'ın vefatlarından önce, yanlarında oturmakta idikHazreti Fâtıma çıkageldi Çok dikkat ettim Onun her hareketi, babasının aynıydı Yemesi, içmesi, oturup kalkması hep Resûlüllah'a benzerdi


Zatı Saadetleri:

— Hoş geldin kızım, gel otur! buyurarak sağ tarafına oturttu Sonra Resûlüllah, Fâtıma'nın kulağına eğilerek bir şeyler söyledi Fâtıma, ağlamaya başlamıştı Biraz sonra tekrar bir şey söyleyince, bu sefer de Fâtıma gülmeye başladı Ben hayrette kalmıştım

Meseleyi Fâtıma'dan sordum:

— Ağlamakla, gülümsemek ikisi bir anda nasıl oldu bu? Bunların ikisi bir anda olamazlar Sebebini bana söyler misiniz? dedim Hz Fâtıma, bana:

— Bu babama ait bir sırdır Benim de babamın sırrını başkasına açmağa hakkım yoktur, diye cevap verdi

Fakat aradan zaman geçi** Resûlüllah vefat ettikten sonra tekrar sordum Fâtıma (ra) cevap verdi:

— Babam artık vefat etmiştir Bunun için de meseleyi anlatmamda artık beis yoktur, dedi ve Resûlüllah'ın şöyle buyurduğunu anlattı:

Kızım, Cebrail aleyhisselâm her sene bir kere Kur'ân-ı Kerîm'i hatmederdi, bu sene iki kere hatmetti Ben de bundan anladım ki, benim fani âlemden göçme zamanım yaklaşmıştır, buyurunca ben ağlamağa başladım Benim ağladığımı gören babam, bu sefer yine kulağıma gizlice:

— «Kızım, ehli beytimden bana ilk kavuşacak sensin» buyurunca gülmeğe başladım Sonra da bana:

— «Bütün dünya hatunlarının hanımefendisi sen olacaksın» buyurdu, işte beni sevindiren, babama ilk önce benim kavuşacağım haberi idi»

Hakikaten Peygamber Efendimizden sonra irtihal'dan beka eyleyen ilk ehli beyt Hazreti Fâtıma validemiz olmuştur

Hazreti Peygamberimiz vefat etmişti Esha** defin işini tamamladıktan sonra Hazreti Fâtıma validemizi, teselli etmek gayesiyle ziyaretine gelmişlerdi Eshabın içerisinde Enes (radıyallahu anh) de vardı

Hazreti Fâtıma, Hazreti Enes'e:

— Siz Resûlüllah'ı definden mi geliyorsunuz? diye sordu Onlar:

— Evet! dediler

Hazreti Fâtıma kendisini ziyarete gelen eshaba:

— Sizin kalbiniz Resûlüllah'ı toprağın altına koyup gömmeye nasıl müsaade etti, dedi

 
Üst