dini ögrenmede nasıl bir yol takip edilmeli

ziyakarababa

Well-known member
Soru:
Dinimi öğrenmede nasıl bir yöntem takip etmeliyim. Bilgi kaynaklarına ulaşmada en isabetli yol nedir?
Cevap:
İslam’ın iki büyük kaynağı vardır. Birincisi Kur’an, ikincisi de Kur’an açıklaması mahiyetindeki Sünnet; diğer bir ifadeyle “Canlı Kur’an” konumundaki Peygamberimizin bütün hayatı. Bu iki kaynağın ilk yorumcuları Peygamberimizin arkadaşları olan sahabe efendilerimizdir. Bütün yorumlarıyla beraber iki büyük kaynağı bize aktaran kitaplar Sahabeden sonra yazılmaya başlamış ve bugünlere kadar gelmiştir. Kur’an’ın, Sünnet’in ve Sahabe’nin en çok üzerinde durduğu husus imandır. İman, bir Müslümanın en başta ele alması ve detaylı bir şekilde bilmesi gereken husustur. İmandan sonra ibadet gelir, sonra da ahlâkî konular. İman-ibadet-ahlâk sıralaması önemli bir konudur ve bunlar kök gövde ve dallarıyla beraber bir ağaca benzetilebilir. İman köktür, onsuz ne gövde olur ne de dallar. İbadet kökün üzerinde büyüyen ve köke bağlı olan gövdedir. Gövdesiz ağacın bir manası olmayacağı gibi ibadetsiz bir iman bilgisi de bir mana ifade etmez. İmanla insan kurtulur ama ibadetsiz imanın zamanla kuruyup sönmesi kuvvetle muhtemeldir. Ahlaka gelince o da ağacın dalları gibi din ağacının bir neticesi olan ve o ağacı süsleyen unsurdur. İşte dini öğrenmede bu sıralamaya riayet edilebilir/edilmelidir.
Burada şu hususu da hatırlatmak gerekir. İnsan bir taraftan imanî mevzuları öğrenip hazmederken bir taraftan da elden geldiğince ibadetleri öğrenip yapmalı, ahlakî konulara girip onları da uygulamalıdır. Çünkü din bir bütündür ve ancak bütün olarak yaşanınca netice elde edilir. Dolayısıyla iman-ibadet-ahlak üçlüsünü her zaman iç içe mevzular, birbirinden ayrılmaz konular olarak görmeliyiz. Bununla beraber, dinin bir sistem halinde öğrenilip şuurlu bir şekilde yaşanması, hazmedilerek hayatımıza mâledilmesi ve başkalarına anlatılırken de şuurlu anlatılması, büyük yanlışlıklara düşülmemesi adına bu sıralamanın büyük bir ehemmiyeti vardır. İman içimizde yerleşmemişse namazı gerektiği gibi kılmayabiliriz, yarım yamalak kılarak geçiştirebiliriz. İbadetlerimizi yerinde getirmediğimiz halde bir yardımlaşma bir sözünde durma ahlâkını her şeymiş gibi kabul ederek bunları Allah’ın yapılmasını en çok istediği ibadetlerin önüne geçirme yanlışlığına düşebiliriz. Böyle bir fikrî kayma yaşamamak için hem kendimiz hem de muhataplarımız adına bahsettiğimiz sıralamayı hep aklımızda tutmamız gerekir.
Bilgi kaynaklarına ulaşmaya gelince, 14 asırdan bu yana dinimiz hakkında yazılan binlerce kitap var. Bunların en doğru ve güvenilir olanları elbette “ehl-i sünnet ve cemaat” dediğimiz sahabe anlayışına ve onları takip edenlerin çizgisine uygun olarak yazılanlarıdır. Bu eserler de, tarihten bu yana tanınmış kaynaklardır ve biraz kitap karıştıran hemen herkes az çok bilir. Dil farkı ve zaman yetersizliğinden dolayı bunların bir kısmına doğrudan ulaşmamız mümkün değil. Ulaşabildiklerimizin hepsini okumamız, okuduklarımızın hepsini anlamamız, anladıklarımızın hepsini de doğru anlamamız mümkün olmayacağından dolayı, seçici olmakta fayda var. Seçici olalım ama neyi nasıl seçelim diyebilirsiniz. İşte burada, inancıyla, dini yaşamasıyla kendilerine güvendiğimiz etrafımızdaki emin insanlar devreye girer. Onlara sormak lazım.

alinti
 
Üst