Öyle bir Allah'a hamd, medih ve senâlar ederiz ki,

La-Tahzen

Well-known member
ZEYLÜ'L-HUBÂB

b424.gif


Öyle bir Allah'a hamd, medih ve senâlar ederiz ki, şu âlem-i kebir Onun icadıdır. Ve insan denilen şu küçük âlem de Onun ibdâıdır. Biri inşâsı, diğeri binâsıdır. Biri san'atı, diğeri sıbgasıdır. Biri nakşı, diğeri ziynetidir. Biri rahmeti, diğeri nimetidir. Biri kudreti, diğeri hikmetidir. Biri azameti, diğeri rububiyetidir. Biri mahlûku, diğeri masnûudur. Biri mülkü, diğeri memlûküdür. Biri mescidi, diğeri abdidir. Evet, bütün bu şeyler, eczasıyla beraber Allah'ın mülkü ve malı olduğu, i'câzvâri sikke ve mühürleriyle sâbittir.

b542.gif


İ'lem eyyühe'l-aziz! Her kim kendisini Allah'a mal ederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah'a mal olmak ise, bütün eşyayı terk ve herşeyin Ondan olduğunu ve Ona rücû ettiğini bilmekle olur.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Cenab-ı Hakkın sana in'âm ettiği vücutla vücuda lâzım olan şeyler, temlik suretiyle değildir. Yani, senin mülkün ve malın olup istediğin gibi tasarruf etmek için verilmemiştir. Ancak, o gibi nimetlerde, Allah'ın rızasına muvafık tasarruf edilebilir.
Ey arz ve semanın kayyumu olan Allah'ım! Seni ve Senin bütün masnuatını ve mahlukatını şahit tutarak ilan ederiz ki, Sen, kendisinden başka hiçbir hak mabud bulunmayan Allah'sın. Sen birsin, şerikin yoktur. Günahlarımızın affı için Sana dönüyor ve istiğfar ediyoruz. Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Muhammed'in, Senin kulun ve resulün olduğuna da şehadet ediyoruz. Allah'ım, onun hürmetine nasıl münasip ve Senin rahmetine nasıl layıksa, ona ve bütün al ve ashabına öylece salat ve selam et.
Evet, bir misafir, ev sahibinin iznine ve rızasına muvafık olmayacak derecede, yemeklerde ve sair şeylerde israf edemez.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Gözleri küsuf tutmuş bazı adamlar, gözleri önünde vukua gelen gayr-ı mahdut hususî haşir ve neşirleri kör gözleriyle gördükleri halde, kıyamet-i kübrâyı ve haşr-i umumiyeyi nasıl istiğrab ediyorlar? Acaba, çiçek açıp semere veren ağaçlarda her sene îcad edilen meyvelerin haşir ve neşirlerini gördükten sonra haşr-i umumîyi istib'ad eden sıkılmaz mı?
Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. Acaba ağaç dallarından sallanan o tatlı, ballı, nazif, lâtif kudret mucizeleri, o mahlûkat-ı lâtife, evvelkisinin, yani ölüp giden semeratın aynı veya misli değil midir? Eğer insanlarda olduğu gibi o meyvelerde de vahdet-i ruhiye olmuş olsaydı, geçmiş ve gelen yeni meyveler birbirinin aynı olmaz mıydı? Fakat, ruhları olmadığı için aralarında ayniyete yakın öyle bir misliyet vardır ki, ne aynıdır ve ne de gayr keyfiyeti gösterir. Acaba semerattaki bu vaziyeti gören, haşri istib'ad edebilir mi?
Ve keza, mânevî asansörlerle lâzım olan erzak ve gıdalarını ağacın yüksek dallarına çıkartmakla, tebessümleriyle arz-ı dîdar eden dut ve kayısı gibi meyveleri kuru ve câmid bir ağaçtan ihraç ve icad etmekle o kuru ağacı acip bir vaziyete ve hayattar, antika bir şekle koyan kudret-i ezeliyeye haşr-i umumî ağır gelir mi? Hâşâ! Bu lâtif, nâzik masnûatı o kuru ağaçlardan ihraç eden kudrete hiçbir şey ağır gelmez. Bu bedihî bir meseledir. Fakat gözleri kör olanlar göremiyorlar.
(mesnevi-i nuriye)
 

Ukbaa

Well-known member
Ey arz ve semanın kayyumu olan Allah'ım!
Seni ve Senin bütün masnuatını ve mahlukatını şahit tutarak ilan ederiz ki,
Sen, kendisinden başka hiçbir hak mabud bulunmayan Allah'sın.
Sen birsin, şerikin yoktur.

Günahlarımızın affı için Sana dönüyor ve istiğfar ediyoruz.
Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Muhammed'in,
Sen'in kulun ve resulün olduğuna da şehadet ediyoruz.

Allah'ım, onun hürmetine nasıl münasip ve Senin rahmetine nasıl layıksa,
O'na ve bütün al ve ashabına öylece salat ve selam et.

Amin, Amin, Amin
Allah razı olsun kardeşim...
 
Üst